Fotoğraf: Burcu Yıldırım/EvrenselCumhurbaşkanı Erdoğan, bir gece yarısı kararıyla, 2011 yılında büyük övgülerle imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi.
Böylece Türkiye, adını kendi şehrinden alan ve “ilk imzacısı” olma “onuru”nu taşıdığı bir uluslararası sözleşmeden çekilerek, gelişmeleri yakından izleyen her aklı başında insanda hayretler uyandıracak bir adım atmış oldu.
Çünkü bir ülkenin temsilcilerinin, böyle bir sözleşmeden gece yarısı kararı ile, kaçarcasına çekilmesi için çok önemli, o ülke için, en azından yönetimi için hayati önemde nedenlerin olması beklenir.
Oysa İstanbul Sözleşmesi, 10 yıl önce imzalanmıştı ve sözleşmenin uygulanması için uluslararası çevrelerde bir baskı da yoktu.
TARİKATLAR-CEMAATLER VE CİHATİST ODAKLARIN TALEBİYDİ
Ama ne var ki, geçen yıl ilkbaharda birden tek adam yönetiminin aklına; “Ayasofya’nın ibadete açılması” ve “İstanbul Sözleşmesi”nden çekilme geldi! En azından öyle görüldü.
Ama daha yakından bakıldığında anlaşıldı ki, her iki girişim de bir fantezi, öylesine akla geldiği için “Hadi yapalım da namımız yürüsün” denilerek alınmış tutumlar değildi.
Tersine bu iki adım da, tek adam yönetiminin geldiği yerde, eriyen tabanının çekirdeğini oluşturan cemaat-tarikat çevreleriyle, Orta Çağcı İslamist-cihatist odaklarla ittifakını yenileyip sağlamlaştırmanın bir adımıydı. Çünkü, sonraki adımları, bu en gerici güçlerin yakın desteğiyle atabilecekti!
“Ayasofya’nın ibadete açılması”nda çok bir sorun yaşanmasa da, AKP’li vekillerin, önce geçtiğimiz yazın başında, sonra da sonbaharda iki kez TBMM Genel Kuruluna kadar getirdiği teklif kadınların kitlesel mücadelesi ile geri çekildi.
Teklifin geri çekilmesinde AKP’li kadınların tepkilerinin etkili olduğu da ortaya çıkmıştı.
KADIN MÜCADELESİNİ EZMEK İÇİN HESAPLAŞMA ADIMI
Şimdi alelacele ve pek kimsenin beklemediği bir zamanda, kadınların mücadelesinin iki kez Meclisten döndürdüğü teklifin Cumhurbaşkanlığı kararı ile hayata geçirilmek istenmesi;
1) Tek adam yönetiminin, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını kendileri için “kırmızı çizgi” gören en gerici güç odaklarıyla ittifakını yenileyip daha ileriye taşımaya,
2) Muhalefet içinde yer alan ve İstanbul Sözleşmesi konusunda tek adam yönetimiyle ideolojik ortaklığı olan parti ve çevreler içindeki çelişkileri kışkırtma girişimlerinin ara vermeden sürdürülmesine,
3) Kadınların eşit hak ve kadına şiddete karşı mücadeleyi ezme konusunda yeni adımlar atmaya acil ihtiyaç duyduğunu açıkça göstermektedir.
Mevcut koşullarda kadınların mücadelesi karşısında hep geri adım atmak zorunda kalan tek adam yönetimi, kriz+pandemi koşullarında daha da ağırlaşmış insan hakları, demokrasi, özgürlükler alanında sıradanlaşan gasplar ve parti kapatmaya kadar varan girişimlerle, kadın mücadelesiyle onu ezmek üzere bir hesaplaşmayı gündeme almış görünmektedir.
İktidarın krizin ve pandeminin yükünü halka yıkma ve toplumsal muhalefeti ezme girişimleri karşısında saldırının hedefi olan tüm güçlerin sadece niyet ve dilekler ötesinde somut olarak ortak bir mücadele hattında birleşme çabalarının son derece önem kazandığı açıkça görülmektedir.
NEVROZ KUTLU OLSUN, NEVROZ PİROZ BÊ!
Bugün Newroz!
Bugün doğanın uyanışının; karın, soğuğun uzun kış günlerinin insanların yaşamında yol açtığı acıların, sıkıntıların biteceğinin habercisi olan yeni gün!
Newroz; doğanın uyanışından ilham alan, bunu kendisine daha iyi bir gelecek, daha iyi, daha yeni bir dünyanın habercisi olarak gören herkese, bütün halklara kutlu olsun!
Newroz Piroz bê!
Halklarımız 2021 Newroz’unu, Newroz’un binlerce yıllık, Zalim Dehak’a karşı Demirci Kawa’nın özgürlük mücadelesi miti ve son 40 yıl içinde Kürt halkının özgürlük mücadelesi içinde kazandığı değerleri temsil ediyor olmasının yarattığı coşku ve heyecanla karşıladılar. Ama aynı zamanda halklarımız bu Newroz’u, özellikle son aylarda artan, sınırın içi ve ötesinde asker ve polis operasyonları, yasaklar, cezalar, tutuklamalar, kayyumlar, seçilmiş vekiller hakkında yüzlerce fezleke… nihayet, Newroz’un değerlerine meydan okurcasına Newroz’a 3 gün kala “HDP’nin kapatılması” için dava açıldığı ağır koşullarda karşıladı.
Elbette ki bunlara, kadınların özgürlük mücadelesini ezmenin adımı olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme” kararının Nevroz gününe denk getirilmesini eklemeliyiz.
Bu yıl da, başka ülkelerin halkları gibi, Türkiye’nin halkları da Newroz’u kutluyorlar. Son birkaç gündür, pandemi koşullarının getirdiği sınırlılıklar içinde ve egemenlerin engelleme girişimlerine karşın, Newroz kutlamaları alanlara da yansıyor.
Dün İstanbul’da kitlesel olarak kutlanan Newroz’un bugün de Diyarbakır’da ve başka birçok kentte halkın geniş katılımıyla kutlanması bekleniyor!Newroz’un halklarımızın özgürlük ve kardeşleşmesine katkı yapması, bölgede barış, ülkede demokrasi mücadelesinin güçlendirilmesi dileğiyle; “Newroz kutlu olsun! Newroz Piroz bê” diyoruz.