QSD ve ABD önderliğindeki uluslararası koalisyon cok yakında DAİŞ’in bitişini ilan edecekler.
DAİŞ’i tek kelime ile tarif edersem; KORKUNÇ. İnsanlığa karşı bir suç makinası…
Bu suç makinası nasıl oluştu?
Ebu Mus’ab Ez-Zarkavi 2003 yılında Irak’ta „Tevhid ve Cihat“ adında bir örgüt kurdu.
Zarkavi ve örgütü kısa bir zamanda El Kaide’ye biat etti.
7 Haziran 2006’da Zarkavi’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından örgütün başına Ömer El Bağdadi geçti! Bağdadi örgütün ismini „Irak İslam Devleti“ olarak değiştirdi.
Bağdadi 2013 yılında örgütün etkinlik alanını Suriye’ye kaydırdı ve ismini bu sefer de „Irak Şam İslam Devleti“ yaptı.
Örgüt Haziran 2014’te Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u işgal ettikten sonra ismini bir defa daha değiştirdi ve „İslam Devleti“ adını aldı.
Musul işgali ile birlikte DAİŞ’in etki alanı genişledi; ekonomik ve askeri olanakları arttı.
DAİŞ, Musul işgalinden sonra Suriye’deki askeri varlığını arttırdı.
DAİŞ Rakka’ı işgal etti ve Bağdadi’yi halife ilan etti. Örgut Kuzey Suriye’deki hakimiyetini genişletti ve binlerce metre karelik alanda hüküm sürdü.
Örgütün başkenti, Bakanlık’ları ve ordusu vardı.
Suriye’deki onlarca Cihadist örgüt Bağdadi’ye biat etti.
Örgüt gün geçtikçe büyüyor ve genişliyordu.
O kadar ki Kobanê’ye dayandı; şehrin büyük kısmını ele geçirdi. Erdoğan meydanlarda „Kobanê düştü düşecek“ diyordu.
Ve Kobabê’de aylarca süren kuşatma ve saldırı Ocak 2015’te püskürtüldü.
Bu bir ilkti; DAİŞ ilk defa bir işgal girişiminde başarısız oluyordu.
Erdoğan’ın desteklediği DAİŞ ilk yenilgisini almıştı..!
Kobanê DAİŞ için bitişin başlangıcıydı..!
DAİŞ’in yenilmez olduğu efsanesi böylece çökmüş oluyordu; yaydığı korku yok oluyordu.
DAİŞ Kobanê’nin ardından 2016 Eylül’ünde Musul’da yenildi.
Musul örgütün hem lojistik merkezi hem de insan ve para kaynağıydı. Musul kaybedilince Irak’taki varlığı bitme noktasına geldi.
Örgüt Suriye’ye sıkıştı.
Rakka ise DAİŞ için bir sondu; 19 Ekim 2017’de halifeliğin başkenti olarak ilan ettiği Rakka’yı kaybetti.
QSD, DAİŞ’e karşı Baxoz’da son operasyonlarını yapıyor ve hergün yüzlerce DAİŞ üyesi ve destekçisi teslim oluyor.
Esir alınan DAİŞ üyeleri kuşkusuz yargılanacaklar. Lakin birçok kişinin bu yargılamayı yeterli bulmadığını biliyorum.
‘Hepsini öldürmek lazım’ diyenler var.
Yanlış.
Teslim olan veya esir alınan DAİŞ’liler yaşamalılar ve adil bir şekilde yargılanmalılar.
DAİŞ üyelerine onların esirlere davrandığı gibi davranılırsa yanlış olur.
Bundan kaçınmak lazım.
Bu kisiler adil bir şekilde yargılanmalı ve suç işleyenler Evrensel İnsan Hakları normlarına göre cezalandırılmalıdır.
Nitekim basına yansıdığı kadarı ile QSD güçleri esir alınan DAİŞ üyelerine iyi davranıyor.
Herkesin beklentisi önümüzdeki hafta DAİŞ’e karşı zaferin ilan edilmesidir.
Hepimizin şunda hemfikir olmalıyız: DAİŞ’in yenilgisi ve bitişi ‘İslami terörü’ kurutmaz. İslam’ın selefi ve sapkın yorumları aşılmadan bu kaynak terörü beslemeyi sürdürecektir.
Ciddi ve kapsamlı bir İslam reformuna ihtiyaç var.
Esas zafer işte o zaman olur.
Şimdiden şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim: Suriye’deki zafer başta direnenlere ve mücadelede emeği geçenlere kutlu olsun!