Kapitalizm karşıtı yazarların başında gelen ve sadece yazılarıyla değil yaşantısıyla da örnek bir kapitalizm karşıtı olan yazar, düşünür Lütfü Oflaz ile kapitalizmin iktidarı hakkında konuştuk.
Adil Medya sordu, Lütfü Oflaz cevapladı:
Lütfü Bey; siz kapitalizm zihniyetinin yerini vicdanizm dediğiniz zihniyetin alması önerisinde bulunuyorsunuz. Vicdanların iktidar olmasını istiyorsunuz. Hatta “Vicdanlar iktidara” adlı bir kitabınız da var. Böyle bir öneride bulunmanızın nedeni nedir; bize biraz bundan bahseder misiniz?
İki kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya geçilmesinden ve kapitalizmin dünyaya hakim olmasından sonra dünyamız tümden vicdansız bir dünya oldu. “Altta kalanın canı çıksın, ölen ölür” diyen kapitalist zihniyetin dünyaya hakim olmasıyla birlikte vicdanlar yok olmaya yüz tuttu. Tüm dünyayı cüzdanların iktidarı yönetir oldu. İnsanları vicdanlarının değil cüzdanlarının sesine kulak vererek hareket etmeye zorladı vicdanların iktidarı. Maalesef artık dünyamız malzemesi eksik binalar gibi malzemesi eksik insanların dünyası. Demirinden, çimentosundan çalınmış binalara benziyor, vicdanından çalınmış insanlar. Bu nedenle demirinden, çimentosundan çalınmış binalar gibi çöktü vicdanlar. Vicdanlar çöktüğü için en büyük zararı birbirlerine ve de içinde yaşadıkları doğaya veriyor insanlar.
“Altta kalanın canı çıksın, ölen ölür” diyecek kadar vicdansız kapitalizmin dünyaya hakim olmasının ardından, vicdan gibi insanı insan yapan malzemeden çalınarak bir toplum inşa edildi. Tıpkı demirinden, çimentosundan çalıp çürük binalar inşa eden müteahhitler gibi. Demirinden, çimentosundan çalınan binaların çökmesi gibi, vicdanından çalınan insanlığın da çökmesi normal değil mi? Bakın bugün dünyada insanlığın da, doğanın da düşmanı kapitalist üretim tarzı geçerli.
Bu kapitalist üretim tarzı insanlığı da, doğayı da tüketiyor. Çünkü bu kapitalist üretim tarzı özünde vicdansızlığı barındırıyor. Gözünü kâr bürümüş bu kapitalist üretim tarzı insanlığın da, doğanın da yok olmasına aldırmıyor. Sırf daha fazla para kazanmak uğruna ozon tabakasını delen, buzulları eriten, yağmur ormanlarına zarar veren üretimler yapılıyor. Silah şirketlerinin daha çok silah satması için dünyanın her yerinde savaşlar çıkartılıyor. İnsanlığı da, doğayı da yaşatmaya değil öldürmeye yönelik üretimler yapılıyor. Atılan bombalar, havaya salınan kimyasal gazlar ve de fabrikaların zehirli atıkları insanlardan hayvanlara, havadan sulara kadar dünyadaki her şeyi katlediyor. Vicdanların böylesine çökmesi sonucunda insanlık da, doğa da demirinden, çimentosundan çalınmış binalar gibi çöküyor.
ŞİDDETLİ VİCDAN DEPREMLERİYLE SARSILMALI İNSANLAR
Lütfü Bey; tespitleriniz, teşhisleriniz müthiş. Ancak bu kötü gidiş nasıl durdurulacak? Biraz da buna değinir misiniz?
Evet, insanlığın da, doğanın da çöküşüne nasıl son vereceğiz? Vicdanların yıkılan kolonlarını, kirişlerini nasıl inşa edeceğiz? Vicdanları nasıl sağlamlaştırıp güçlendireceğiz? Bunun için çok şiddetli, çok sık vicdan depremlerine ihtiyacımız var. Öylesine şiddetli ve sık depremlerle sarsılsın ki vicdanlar, yıkılsın “altta kalanın canı çıksın, ölen ölür” diyen kapitalist anlayışlar. Yıkılsın gözünü kâr bürümüş; bu yüzden insanlığı da, doğayı da gözden çıkarmış kapitalist anlayışlar.
Maalesef günümüzde bu anlayışlar dünyayı yönetiyor. O nedenle de dünyamız her geçen gün yaşanılır olmaktan çıkıyor. Vicdanen çökmüş insanların yönettiği dünyanın her geçen gün yaşanılır olmaktan çıkması doğal değil mi? Aslında vicdanların çökmesi dünyamızın görebileceği en büyük doğal afet. Aslında dünyamız en büyük yıkımı doğal afetlerden değil, vahşi kapitalistler gibi doğal olmayan afetlerden gördü. Zaten dünyamızda artan doğal afetler de, işte bunun sonucu. İnsanlığa olduğu gibi doğaya da vicdansızca davranmanın sonucu. Ancak bu vicdansızlığa son verirsek insanlığı ve doğayı kurtarabiliriz. İnsanları cüzdanları değil vicdanları yönetirse insanlığı ve doğayı kurtarabiliriz. Vicdanları dünyada iktidar yaparsak, insanlığı da, doğayı da kurtarabiliriz. Bilelim ki dünyanın kurtuluşu vicdanların iktidar olmasında. Kapitalizmin yerine vicdanizmin dünyada iktidar olmasında. Dünyanın kurtuluşu cüzdanların iktidarının yerini vicdanların iktidarının almasında.
KAPİTALİZM YOK OLMAZSA İNSANLIK VAR OLAMAZ
Vicdanların iktidarı ne demek; bunu biraz açar mısınız?
Vicdanların iktidarı demek, dünyada insanca, hakça bir sistemin kurulması demektir. “Ben” diyen bencilliğin yerini “biz” diyen toplumculuğun, kolektivizmin alması demektir. “Hep bana Rab bana” zihniyetinin son bulması demektir. Acımasızlığın yerini merhametin alması demektir. Eşitçe paylaşma, hakça bölüşme demektir. “Sen de olanı paylaş, insanlaş” demektir. Tüketim çılgınlığını azdırdıkça azdıran bir üretim değil, ihtiyaçları karşılayan bir üretim demektir. Kısacası, kapitalizmin dünyadan yok olması demektir. Bilinmelidir ki kapitalizm yok olmazsa insanlık var olamaz. Kapitalizm ne insan sever ne doğa; sevdiği tek şey para. Para uğruna bozuk para gibi harcar insanı da, doğayı da. Paraya olan aşkın ideolojisidir kapitalizm. Zaten paraya olan aşkın sonucudur insan kirliliği, doğa kirliliği. Kısacası, insanın da doğanın da katilidir kapitalizm.
Lütfü Bey; bu sohbet için çok teşekkür ederiz.
Rica ederim, ben de teşekkür ederim.