Sevgili dostlar, |
2019 yerel seçimlerinin gecesi Ekrem İmamoğlu yüzde 54 oyla İstanbul Belediye Başkanlığını kazandığını ilan etti. Geceyarısına doğru gözler AKP’nin adayı Binali Yıldırım’a döndü. Yıldırım’ın elinde veri yoktu ama “Elimizdeki verilere göre seçimi biz kazandık” dedi. Sonradan Yıldırım’a bu demecini sordular; aynen şöyle dedi: “O gece arkadaşlar bir simülasyon yaptı, sandıkların yüzde 98’den fazlası açılmış, ‘Bundan sonra değişmeyecek’ dediler. Bu açıklamayı yapmama ihtiyaç vardı, yoksa sandık kurullarındaki arkadaşlarımız demoralize olup sandıkları terk edeceklerdi. Hataysa benim hatam.” Düşünün, ülkenin eski başbakanı, İstanbul Belediye Başkan adayı, yalan olduğunu bile bile “kazandık” açıklamasını yaptı. Sonra uyduruk bir gerekçeyle seçimi tekrarlattılar. O aşamada bir vatandaş, Yıldırım’a “Seçim niye iptal oldu” diye sordu. Yıldırım bu kez de ünlü, “Çünkü çaldılar” demecini verdi. Ne buna dair bir veri vardı elinde, ne de YSK’nın bu yönde bir iddiası… Sonradan bu da soruldu kendisine: “Hukuki bir tabir değildi, o açıklamayı, algı operasyonuna karşı yaptım” dedi. Ben de bu hatırlatmayı, bugün yaşadığımız algı operasyonu daha iyi anlaşılsın diye yaptım. Erdoğan’ın klasik taktiği bu: Usulsüzlük yaparak bir seçimi aldıysa, rakibine itiraz şansı vermeden geceyarısı soluğu balkonda alıyor: itirazları, “Duyanlaraaa… duymayanlara…” şarkısında boğuyor. Kazanamadığında ise “çaldılar” diye bir iddia uydurup emrindeki hâkimlere seçimi yeniletiyor. Bu yöntemle hiçbir partinin AKP karşısında seçim kazanmasının imkânı yoktur. Buna sadece yasal itirazla değil, ancak toplumsal bir infialle karşı konulabilir. Ulusal çapta bir “Yurttaş oyuna sahip çık” kampanyası gerekir. Bu yapılabilirse, hem yılgınlığa kapılmış halk harekete geçirilir, hem de ikinci turda oy çalma niyeti engellenir. CHP’nin omzunda çok ağır bir sorumluluk var şimdi. Kalan 12 günde, hem bu itiraz sürecini yürütmek, hem moralsiz seçmenlerini yeniden sandığa gitmeye ikna etmek, hem de aradaki farkı kapatacak yeni bir seçmen grubunu örgütlemek zorundalar. Tabii sadece onların değil bu görev; bu ülkenin yarınından kaygılanan herkesin… |