“Cinsel şiddet artacak!”

Uzmanlar uyarıyor: İnsanlık suçu ‘tecavüz’ TV programlarına malzeme oldu. Kadınların uğradığı şiddet ‘olağanmış’ gibi gösteriliyor. Cinsel şiddetle eğlenmek yerine kadını ve bireyi şiddetten koruyan politikalar geliştirin. Yoksa kısa zamanda cinsel suçlar tavan yapacak

Türkiye Psikiyatri Derneği ile Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği, TV dizilerinde ve çeşitli programlarda ‘tecavüz’ konusunun işlenmesine tepki gösterdi. ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ adlı dizinin yayına girmesiyle, bir insanlık suçu olan tecavüzün magazin malzemesi haline geldiğine vurgu yapan uzmanlar, dizideki tecavüz sahnesinin skeç ve parodilere konu olmasını eleştirdi:

ÖZENDİRİYORSUNUZ

– REYTİNG kaygısıyla hazırlanmış bazı programlar, kadına yönelik şiddeti özendiriyor, sıradanlaştırıyor, normalleştiriyor, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiriyor ve destekliyor. Medya kurumlarının, şiddetin ve toplumsal cinsiyet rollerinin son derece yoğun olduğu ve temsil edildiği programlara, reklamlara, dizilere, filmlere, yarışmalara yer vermemeleri gerekiyor.

– KADINLARIN maruz kaldığı cinsel şiddetle eğlenmek yerine kadını ve bireyi şiddetten koruyan politikalar geliştirilmeli.

– TECAVÜZÜ alkışlamanın hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Kadınların maruz kaldığı cinsel şiddetin sıradan bir olaymış gibi sunulması, mizah malzemesi yapılması, görmezden gelinmesi ve pornografik uyarıcı eylem gibi kullanılması, cinsel şiddet suçunun yaygınlaşmasına neden oluyor.

İnternette aranıyor ‘geyiği’ yapılıyor

‘FATMAGÜL’ün Suçu Ne?’ dizisinin yayınlanmasının ardından filmdeki tecavüz sahnesi, internette en çok aranan video oldu. ‘O’ sahneyi izleyenler  ‘Suçunu buldum, gece dışarı çıkmak. Şaka bir yana tecavüz sahnesi etkiledi’, ‘Fatmagül’ün suçu yok biz onu Bihter zannettik!’ gibi ‘geyikler’ yaptı.

Fatmagül’ün suçu yok eğitimsizliğin suçu var

– Dr. A. Cem Keçe (Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı): Dizilerde tecavüzün ne olduğunun değil, nasıl sunulduğu önemli. Fatmagül’ün suçu yok, cinsel eğitim vermeyenlerin suçu var. Ülkemizde erkeklerin yüzde 70’inde, kadınların ise yüzde 80’ninde cinsel sorun yaşanmasına rağmen eğitim verilmiyor. Cinsel suçlar ayıp ve günah kisvesi altında hasıraltı ediliyor. Bu nedenle tecavüz mağdurları dışlanacaklarını ve suçlanacaklarını düşünüyor.

– Serap Yeşil (CİSED Psikoloji uzmanı): Kişilik bozukluğu saptanan kişilerin yüzde 70-80’i, çoğul kişilik bozukluğu saptanan kişilerin yüzde 85-95’i çocukluk çağında cinsel istismara uğramış. Cinsel istismarda bulunan kişilerin yüzde 60 ila 95’i ise kendileri de aynışeyi yaşamış. Bu saldırıların azalması için anaokulundan başlayarak cinsel eğitim verilmesi
gerekiyor.

Tecavüze canlı yayında ‘futbol maçı’ muamelesi

Türkİye Psikiyatri Derneği ile Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği’nin ortak açıklamasında, Ali Poyrazoğlu’nun Habertürk’te sunduğu ‘Gölgede Muhabbetler’ adlı programda yayınlanan ‘Fatmagül’ün Dolmabahçe’de İşi Ne?’ adlı parodi de eleştirildi: Programda tecavüz sahnesi, futbol maçı gibi ele alınmış ve komedi unsuru haline getirilmiş. Bu durum insan hakları, insanın bedensel/ruhsal sağlığı ve toplumun geleceği açısından son derece tehlikeli bir gidiş. Cinsel şiddet karşısındaki duyarsızlığın ve yok saymanın geldiği boyut ise endişe verici.

Hayatta böyle seyler oluyor ama ‘olağan’ gibi göstermemeli

Nebahat Çehre: Diziler, böyle konuları işlemeli. ‘İyi’ olanı almalılar ve ‘kötü’nün ne boyutta hasar verdiğini görmeliler. Zaten insanın kişiliği bozuk ise  bu konuda bir eğilimi varsa  buna yeltenir ve yapar. Bunun dizide gösterme ile ne alakası var. Bizler bunun yanlış olduğunu göstererek iyiye yönelmelerini sağlıyoruz.

Hülya Avşar: ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ adlı filmi yıllar önce çektik. O günün şartlarıyla bugünün şartları arasında çok büyük fark var. Bu sahneler dizi ve sinemada kullanılabilir. Çünkü sinema ve dizi hayatın aynasıdır. Hayatta da böyle şeyler oluyor. Eğitici ve yaşama karşı hazırlayıcı buluyorum. Ama ‘olağanmış’ gibi göstermemeli.

Toplum bunu görmeli

KADİR İNANIR: Her türlü film ve dizi çekilir. İzleyen izler, izlemeyen izlemez. Ama toplumun bazı değerlerini göz önünde tutmak ve her zaman yararlıdır. Dünya ülkeleri içerisinde böyle değer yargılarına daha da çok önem veren bir toplumuz.

Türkan Yılmazer – Emin Babacan / Akşam