CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil Sütlü’nün, CHP’den istifa etti. Kadıgil, Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katıldı.
İstifasının ardından Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Kadıgil, AKP’nin yarattığı karanlığa karşı ortak mücadele vermeye devam edeceğinin altını çizerek “Artık aynı çatı altında olmasak da ülkemizi AKP karanlığından kurtarmak için her daim yan yana ve omuz omuza olacağımızdan zerre şüpheniz olmasın. Çünkü ben bu adımı bu mücadeleye köstek olmak için değil bilakis biraz daha solunuzdan destek olabilmek için atıyorum. Hem önümüzdeki tarihi seçim sürecinde, hem de elbirliğiyle yaralarımızı sarma aşamasına geçtiğimizde, hepimizin iyiliğine olduğunu düşündüğüm bir yola çıkıyorum. Bilin ki ülkem için doğru olduğuna inandığım şeyi yapıyorum” dedi.
“Milliyetçi- muhafazakar eksende hak ettiği gibi temsil edilemeyen insanlar olduğunu düşünüyorum”
Kadıgil içinde bulunduğumuz süreçte Türkiye siyasetindeki dengelerde milliyetçi-muhafazakar eksene doğru büyük bir evrilme olduğunun altını çizerek solda bir güce ihtiyaç olduğunu vurguladı. Kadıgil, “Bu eksende hak ettiği ağırlıkta temsil edilmediğini hisseden milyonlarca insanlar da yaşıyor bu ülkede. Hayata mevcut yapıların çok daha solundan bakan, insan uydurması sıfatların, mülkiyet aşkının insanlığı ve gezegenimizi felakete sürüklediğini görenler. Sadece AKP’den değil, bugün AKP’nin temsil ettiği bu kokuşmuş düzenin bizzat kendisinden de kurtulmak isteyenler. Ben de kişisel olarak bu insanlardan biriyim. Ben bugün itibariyle, inandığım değerleri açıkça ve yüksek sesle savunmak için, bu düzeni biraz düzeltmeye değil, tümden değiştirmeye çalışmak için, dünya görüşüme daha yakın gördüğüm bir partiye, Türkiye İşçi Partisi’ne katılıyorum” diye konuştu.
“Behice Boran’ın partisini Meclis’te ikisi bıyıklı üç erkeğe terk etmeye gönlüm razı değil!”
CHP’den ayrılma sebebinin ne bir kavga ne bir tartışma olduğunu ideolojik bir karar verdiğini ifade eden Kadıgil, “Evet, bu ayrılığın sebebi ne bir kavga ne de bir tartışma. Tertemiz bir ideolojik ayrılıkla karşınızdayım. Ben, tüm gücümle siyaset yapmaya Gezi Direnişinden sonra, orada gördüklerimden, öğrendiklerimden, orada bozulan ezberlerimden sonra başladım ve kendime bir söz verdim, asla profesyonel bir siyasetçiye dönüşmeyecektim. Aktivisttim ve böyle kalmakta inat edecektim. Örgütlü kadın hareketinin hepimize öğrettikleri sayesinde yüzleştiğim toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerine yaptığım okumalar, gururla söylemeliyim ki beni azılı bir feminist haline getirdi. Ve yine geç kalarak da olsa nitelikli bir sosyal demokrat olmak üzere çıktığım yol ise beni bir kez daha ne mutlu ki Denizlerin yoluna çıkarttı… İşte o yol, o ruh bugün bu mecliste temsil ediliyor. Ve artık Türkiye’nin ilk kadın genel başkanının, Behice Boran’ın partisinin meclis grubunu, ikisi bıyıklı üç erkeğe terk etmeye gönlüm razı gelmiyor” ifadelerini kullandı.
“Ali İsmail’in düşlerindeki özgür dünyada inat ediyorum!”
Kadıgil açıklamasını “Siyasette olacaksam, olduğum gibi olmak istiyorum. İsteyen varsın imkansız desin, ben sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada inat ediyorum! Ali İsmail’in düşlerindeki özgür dünyada inat ediyorum!” sözleriyle sonlandırdı.
Kadıgil, istifanın ardından yazılı açıklama da yaptı. “Ağzımdan bunca yıllık partime, yoldaşlarıma zarar verecek herhangi bir itham duyamayacaksınız” diyen Kadıgil’in açıklaması şöyle:
“Hayatımın hem en zor hem en heyecanlı açıklamasını yapmak üzere huzurunuzdayım.
Zor, çünkü bugün itibariyle çok sevdiğim evimden, beni eğitip bugünlere getiren partimden istifa etmiş bulunuyorum.
Havuz medyasından arkadaşların heyecanlanacağını tahmin ediyorum ama öncelikle şunu ifade edeyim, kimse boşuna sevinmesin. Çünkü ağzımdan bunca yıllık partime, yoldaşlarıma zarar verecek herhangi bir itham duyamayacaksınız.
Cumhuriyet Halk Partisi bana hayalini bile kurmadığım bir yol açtı. Birçok yoldaşımın teveccühüyle 3 dönem parti meclisi üyesi ve bir dönem milletvekili olarak onurlandırdı. Ne yaptıklarınızı ne bana öğrettiklerinizi unutmam mümkün.
Bu kararı alırken çok sevdiğim ve kırmaktan çok korktuğum için onlarca uykusuz gece geçirdiğim birçok insan oldu. Beni siyasete bizzat sokan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve her bıkma noktasına geldiğimde sabırla dinleyip öğreterek siyasette tutan, ailemden ayrı görmediğim sevgili Bülent Tezcan başkanım…
Aysu, Gökçe, Suzi, Selin, Jale, Müziş, Gülizler ve ismini saymakla bitiremeyeceğim, yıllardır omuz omuza mücadele vermekten onur duyduğum kız kardeşlerim.
Gerek partiye gerek ülkeye dair en büyük umudum olan genç arkadaşlarım,
“mazbeyta” ekibim, canım Ali’m, büyük CHP ailesinin her kademesinden binlerce arkadaşım ve elbette mecliste 3 yıl birlikte görev yapmaktan onur duyduğum Grup Başkan Vekillerim ve tüm milletvekili arkadaşlarım…
Son olarak biri daha var, görüşlerine herkesten çok kıymet verdiğim, acaba CHP’den ayrılmak onun bu ülke için yapmak istediklerine ihanet olur mu diye düşünmekten kendimi alamadığım biri.
Oysa bazen gerçekten memleketin hayrına olduğunu düşünüyorsan ezberleri bozmaktan korkmamam gerektiğini öğreten de aynı kişi.
İsmi Mustafa Kemal Atatürk.
Ben size manevi miras olarak hiçbir kalıplaşmış kural, hiçbir dogma bırakmıyorum diyen. Böyle bir dünyaya hiç değişmeyecek hükümler getirdiğini söylemek aklın gelişimini inkar etmek olur diyen de yine kendisi.“