Zaman demokrasiye ihanet değil, hedef küçültüp demokrasi ve hukuk bayrağını daha da yükseltmek zamanıdır
Sözü uzatmak istemiyorum.
Türkiye’nin bir numaralı sorunu
Tayyip Erdoğan‘dır.
Onun temsil ettiği iktidar anlayışıdır.
Demokrasi ve hak hukuk adaletin
tepetaklak gitmesi,
ekonominin gitgide kötüleşmesi,
hayat pahalılığının geniş yığınları
gün geçtikçe daha çok ezmesi,
hiç kuşkunuz olmasın,
Erdoğan’ın “tek adam yönetimi“nden
kaynaklanıyor.
Ülkenin bu çıkmazdan kurtulması için
öncelikle Erdoğan’dan kurtulması şart.
Bunun yolu da seçim sandığından geçiyor.
Bütün muhalefetin önce birleşip,
kendi içindeki itiş kakışları bırakıp,
yani hedef küçültüp, Erdoğan’a
“Artık yeter,
hadi sana güle güle!”
demesi, çıkmazdan kurtuluşun
ilk adımı olacaktır.
Demokrasi ve hukuk yolu açılmazsa,
ekonomi de düzelmez,
barış da kapımızı çalmaz.
Tekrar ediyorum:
Önce birleşmek ve hedef küçültmek!
Bu konuda en büyük görev,
CHP‘ye düşüyor.
Cumhuriyet Halk Partisi,
31 Mart yerel seçimlerindeki
büyük başarısıyla çıkış yolunu gösterdi.
Ayrıca, 19 Mart darbesi sonrasında
üstündeki ölü toprağını attı
ve bir “demokrasi direnişi“ne
öncülük etti.
Uzun yıllardır ilk kez bir demokrasi dalgası
kabarıyor ülke çapında,
yakın geleceğe dair bir umut yeşeriyor.
CHP‘ye sesleniyorum:
Bu yolda devam edin,
demokrasi davasına sarılın,
safları sıkılaştırın,
Erdoğan’ın oyununa gelmeyin!
Tayyip Erdoğan yargı yoluyla
CHP’yi karıştırmanın peşinde!
Butlan diyerek,
CHP’ye kayyım diyerek
tuzak kuruyor.
Bu oyunu bozmanın yolu,
“Butlan da yok, kayyım da yok!”
diyerek direnmektir.
Zaman demokrasiye ihanet değil,
demokrasi ve hukuk bayrağını
daha da yükseltmek zamanıdır.
Zaman kendi içinde didişmek değil,
safları sıkılaştırmak, demokrasi için
hedef küçültmek zamanıdır.
Zaman, Erdoğan’a seçim sandığında
“Artık yeter, hadi sana güle güle”
demenin tam zamanıdır.
Hiç aklınızdan çıkarmayın:
Türkiye’nin bir numaralı sorunu
Erdoğan‘dır.
Nokta!