• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Kasım 10, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Külliyelog

      Külliyelog

      Bağlı ama şartlı

      Bağlı ama şartlı

      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

    • Yaşam
      Yapay Zekâ Kansere Çare Olabilir Mi? 2025 İtibarıyla Umut Veren Gelişmelerin Soğukkanlı Analizi

      Yapay Zekâ Kansere Çare Olabilir Mi? 2025 İtibarıyla Umut Veren Gelişmelerin Soğukkanlı Analizi

      İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

      İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

      Zihniniz uyumazsa siz de uyuyamazsınız: Aşırı düşünmenin (overthinking) uykuya etkisi

      Zihniniz uyumazsa siz de uyuyamazsınız: Aşırı düşünmenin (overthinking) uykuya etkisi

      “Failleri koruyan düzene karşı mücadelemizi sürdüreceğiz”

      “Failleri koruyan düzene karşı mücadelemizi sürdüreceğiz”

    • Türkiye
      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      Sındırgı'nın bugünü memleketin yarını

      Sındırgı'nın bugünü memleketin yarını

      Ahmet Haskiro için adalet yok

      Ahmet Haskiro için adalet yok

      Dolandırıcıların sosyal konut tuzağı... Sahte siteye kaydolup izlerini sürdük

      Dolandırıcıların sosyal konut tuzağı... Sahte siteye kaydolup izlerini sürdük

    • Dünya
      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

      New York'ta seçimi sosyalist aday Zohran Mamdani kazandı

      New York'ta seçimi sosyalist aday Zohran Mamdani kazandı

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

      Toplu iğne yapmaya başladık mı?

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Türk Milletinin Tatlı ve Şeker İle Olan İlişkisi

      Türk Milletinin Tatlı ve Şeker İle Olan İlişkisi

      1951–2025 arası TL’nin Dolar Değeri, Enflasyon ve Alım Gücü Analizi

      1951–2025 arası TL’nin Dolar Değeri, Enflasyon ve Alım Gücü Analizi

      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      Bu kez Altın'ı Sivas'ta buldular | Müjde değil felaket

      İslâm Arap Dini mi, Dünya Dini mi?

      İslâm Arap Dini mi, Dünya Dini mi?

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      TESK Genel Başkanı: Okul alışverişleri için en az 10-12 bin lira gerekiyor

      TESK Genel Başkanı: Okul alışverişleri için en az 10-12 bin lira gerekiyor

      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

“CHP olmadan Kürt meselesi çözülemez!”

“CHP olmadan Kürt meselesi çözülemez!”

Ekim 26, 2010 Politika 0 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

‘CHP olmadan Kürt meselesi çözülemez’ CHP  Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran: Biz CHP olarak Doğu ve Güneydoğu’daki 20 ile giderek özeleştirimizi yapıyoruz, “Hata yaptık” diyoruz. Sonra saatlerce, sabırla, saygıyla ve sevgiyle onları dinliyoruz. Onlar da bize, “Buradaki insanları bir taraf dinden, diğer taraf etnik kimlikten çekiştiriyor. CHP olmadan Kürt meselesi çözülmez” diyorlar. Biz de bunun bilincindeyiz…

Sizce Kürt meselesi nasıl çözülür?

Ben Kürt meselesini kanayan derin bir yaraya benzetiyorum. Gittikçe de derinleşiyor yara, kan durmuyor. Bunun sonu çok tehlikeli boyutlara gidebilir. Bu yaraya sevgiyle, şefkatle, sabırla yaklaşıp 3 merhemi aynı anda, peş peşe sürmemiz lazım.

Nasıl?

Bir yara kanadığı zaman sizin önce o yarayı oksijen ile temizlemeniz lazım. Tertemiz olmalı. Yoksa kanamaya devam eder. Sonra hemen bir pamukla da tentürdiyot basmanız lazım ki kan dursun. Ondan sonra da hemen merhem tedavisine başlayacaksınız. O zaman yara yavaş yavaş kabuk bağlar. Kürt meselesindeki üç merhemim ise şöyle… Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşların en önemli sorunu sosyal devlet, sosyal güvenlik, sosyal adalet. Oradaki vatandaş kendisini adil bir toplumun eşit bireyi olarak görmüyor. Devleti arkasında, yanında hissetmiyor.

Karşısında mı hissediyor?

Hayır. Ama devletin varlığını hissetmiyor. Devlet için öneminin olmadığını görüyor. Eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, adalette yoksun görüyor kendini devletten. Önce bunu sağlamamız gerekiyor. İkinci önemli sorun ise ekonomi. Bölgede sürdürülebilir bir ekonomik modele ihtiyaç var. Üretmeden, para vererek olmaz. O zaman kimsenin kendisine saygısı kalmaz. O saygıyı, o özgüveni vermemiz lazım bu insanlara.

Başbakan, 80 kere Siirt’e gitti ama istihdam yaratamadı

Ama orada kurulan fabrikaların PKK tarafından bombalandığı da bir gerçek…

Doğru, böyle kötü örnekler var. Ama ona bakarsanız uçak da düşüyor, trafik kazası da oluyor. Yani böyle bir genelleme yapmak yanlış olur. Sonuçta siz o bölgeye yanlış teşvik politikaları uygularsanız, “GAP eylem planını 5 senede bitireceğim” diye insanları kandırır ve hiçbir şey yapmazsanız sonuç böyle olur. Bu hükümet iki ayrı teşvik politikası uyguladı. Biri 5 Nisan 2004’teydi, “36 ili kapsayacak” dediler. O teşvik politikası önerisi benim ve arkadaşlarımın yaptığı bir çalışmaydı. Ben götürdüm Başbakan’a. Elim kırılsaydı da götürmeseydim! Daha evvel Ecevit’in yapmış olduğu bir teşvik yasasından yola çıkarak, Çin, Hindistan, Doğu Avrupa, Amerika ve NAFTA Anlaşması’nı inceleyerek yeni bir teşvik tasarısı hazırlamıştık. 57’nci hükümetin ömrü yetmedi, 58’inci hükümete götürdük. Fakat gitti Başbakan tek kriter aldı, hata yaptı. “Teşvik GSMH’sı 1500 doların altındaki illeri kapsayacak” dedi. 36 il çıkarttı böyle, sonra 49 il oldu.

Bakın Erdoğan, Siirt’ten milletvekili olarak girdi parlamentoya ve Başbakan oldu. Eşi Siirtli… Hiç gitmediyse 8 senede 80 kere gitti Siirt’e. En yakın arkadaşlarına yatırım yaptırttı. Ama Siirt’te bir tane istihdam sağlayamadı. Çünkü Başbakan Siirt’le, Düzce’ye, Afyon’a, Uşak’a aynı teşviği verdi. Şimdi İzmir’den, Denizli’den, İstanbul’dan, Ankara’dan hangi yatırımcı Düzce’yi bırakacak da Şırnak’a, Siirt’e gidecek? Bunu ben defalarca kendisine anlattım. Bürokrasi dedi, şöyle dedi, böyle dedi. Daha sonra bunun yanlışlığını anladılar, çünkü bölgeye yatırım gitmedi. Ondan sonra yapılan teşvikte çıkan manzara ise şu oldu; Kastamonu, Sinop, Çankırı, Şırnak, Diyarbakır aynı teşvikte yer aldı… Kastamonu, Sinop, Çankırı varken Siirt’e kim gider peki? Bu teşvikte de kimse oraya gitmedi. Çünkü teşvik yatırımcı için çekici olmaktan çıktı. Ama Başbakan yine bildiğini okudu. Aslında çok mu zor bunu düzgün yapmak? Değil.

Niye yapamıyorlar peki? Sizin hazırladığınız teşvik yasası nasıldı?

Bizim hazırladığımızda Doğu ve Güneydoğu’ya ayrı bir teşvik paketi vardı. Pozitif ayrımcılık vardı. Asgari ücretten vergi almayacaktık orada, yatırım indirimi olacaktı, enerji maliyetleri aşağıya inecekti. Artı Amerika’yla nitelikli sanayi bölgesi anlaşması yapılacaktı… Yani bölge kalkınacaktı. Ama yapmadılar. Şimdi de hiçbir şey yapmıyorlar. Başbakan 17 bakanıyla GAP Eylem Planı açıkladı. Koyduğu hedefler hep yanlış. Mesela, “5 senede 3.8 milyon kişiye istihdam sağlayacağım” dedi. GAP bölgesinde 9 il var. 9 ilde sanayide toplam 90 bin istihdam var. Nasıl olacak? İşsizlik Sigorta Fonu’ndan paraları aldılar. O paralarla oralarda fabrika yaptırmak yerine yol, su, elektrik inşaatı yaptı TOKİ… TOKİ tarafından oralarda kimlere iş veriliyor peki? Bölge müteahhitlerine verilmiyor. Yollar kime veriliyor? Bölge müteahhitlerine verilmiyor. Başbakan’ın, AKP’nin çevresindeki insanlara veriliyor. Yani bu siyasetle oralarda çözüm üretemezsiniz.

Peki Kürt meselesine çözüm olacak üçüncü merhem ne?


Üçüncü merhem de kimlik… Doğrudur, oradaki vatandaşlarımızın kimlikleriyle ilgili bazı talepleri var. Bunları dikkate almak zorundayız. Ama Kürt meselesinde sadece kimliği ele alırsanız, yani tıpkı kadın hakları dendiğinde sadece türbanı sorun yaptığınız gibi, burada da sadece kimliği sorun yaparsanız çözüm üretemezsiniz. Kimliği de koyacaksınız, sosyal devleti de koyacaksınız, sürdürülebilir ekonomik kalkınma modelini de koyacaksınız. Üçünü de aynı anda ortaya koymak zorundasınız. Öbür türlü bu yara kanamaya devam eder. Uzlaşma olmaz.

Peki sizin CHP olarak yeni bir çalışmanız var mı Kürt meselesine ilişkin?

1989’da çok ileri bir rapor hazırlamışız. O raporu hazırlayan arkadaşlarımızı hakikaten kutlamak lazım. Ama şu özeleştiriyi de yapıyoruz; 21 senedir o raporun üzerine biz de bir şey koymamışız. Şimdi bölgedeki 20 ile giderek, sadece onları dinleyerek diyoruz ki, “Biz hata yaptık. Hatalıyız ama hiçbir zaman geç değildir. Bugün bu bölgeye, sizlerin sorunlarına sahip çıkmak istiyoruz.” Onlar da bize şunu diyorlar. “Burada insanları bir taraf dinden çekiştiriyor diğer taraf etnik kimlikten. Bu bölgede Cumhuriyet Halk Partisi olmazsa sorunlar çözülmez. Bunun bilinci içerisindeyiz. Size sitem edeceğiz, bundan alınmayın, darılmayın. Çünkü sitemin olduğu yerde umut vardır.” Bunun biz de bilincindeyiz…

Ona dokunmak serbest…

Umut Oran, siyasete girdiğinde, pek çok siyasetçiyi şaşırtacak bir karar verdi. İş hayatını ve sivil toplum kuruluşlarındaki görevlerini bitirdi. Sebebi çok açıktı; “Eğer siyasete atılıyorsam, hiçbir bağım olmamalı” dedi… CHP’ye ilk adımını attı, hemen ardından Baykal’a karşı aday olma cesaretini gösterdi, kaybetti. Tam o dönemde bir söyleşi yapmıştım Umut Oran’la… O da biliyordu kazanmasının zor olacağını, ama bir şey daha biliyordu, CHP’nin yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı olduğunu… Yılmadı! Tıpkı iş hayatında yaptığı gibi il il Anadolu’yu dolaştı, yine CHP için çalıştı. Şimdi Kılıçdaroğlu’nun beş başkan yardımcısından biri… Gurur duyduğu bir özelliği var bu koltukta otururken, isteyen istediği kadar dokunabilir ona! Zira milletvekili olmadığı için dokunulmazlığı yok, ki zaten bu onun da, partisinin de Meclis’de mücadelenin ilk sırasına koydukları meselelerden biri. “Daha temiz, daha şeffaf bir siyaset için dokunulmazlığın kaldırılması şart” diyor Oran. Onun bu sözlerinden anlıyorum ki, CHP bu kez gerçekten değişmeye kararlı, bedeli her ne olursa olsun!

Ev kadınları CHP’ye mesafeli

Sizinle iki yıl önce Baykal’a karşı aday olduğunuzda yaptığımız söyleşide, “Biraz çalışırsak rahatlıkla 10 milyon oy alır ve yüzde 40’la iktidar oluruz” demiştiniz. Aynı görüşte misiniz?

Tabii… Ama bugün 50 milyon oy verecek insan var. Dolayısıyla yüzde 40 demek, 20 milyon oy demek.

Peki 20 milyon oy alabilir mi CHP?

Alabiliriz. Bir kere oyumuz zaten bir şey yapmadan otomatikman arttı. Nasıl arttı? Bir yönetim değişikliği oldu, yeni bir genel başkan geldi. Yeni bir siyaset anlayışını temsil eden, insanlara saygılı, sakin olmayı becerebilen, geçmişi temiz, bilgiye dayalı konuşan bir genel başkan… Bugüne kadar birçok yolsuzlukla ilgili davada rakiplerini istifa etmek zorunda bıraktı. Aralarında iki genel başkan yardımcısı olmak üzere… Katılımcı, çoğulcu… Kadro hareketine önem veriyor, dinlemeyi seviyor, uzlaşmacı, paylaşmacı, halkçı. En önemli şey de halkçı olması… Çünkü sizi iktidara taşıyacak olan halk.

Dolayısıyla bu yönetim anlayışının da halkçı bir lideri var ve halkçı bir yönetim anlayışı sergiliyor. Bu değişim bize zaten belli bir oy kazandırdı. Yeni yönetimdeki arkadaşlar olarak biz de bu çerçevede yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı okundan, temel ideolojilerinden sapmadan bir siyaset yürütmeye gayret ediyoruz. Öbür taraftan bize oy vermeyen veya oy almakta zorlandığımız kesimleri tespit ediyoruz. Mesela kadınlar bize biraz mesafeli duruyor. Gençler de öyle…

12 milyon ev kadını var

Kadınlar neden mesafeli?

Kadınlar derken evde oturan kadınlardan bahsediyorum. Türkiye’de yaklaşık 11 milyon 690 bin ev kadını var.

Araştırma mı yaptırdınız?

Evet. Biz yeni dönemde hep ölçerek hareket ediyoruz. Araştırma yapıyoruz… Ve görüyoruz ki, evde oturan kadınlara ulaşmakta zorlanıyoruz. Çünkü daha evvel sahada çok aktif yer almamışız. Daha evvelki yönetimin, genel başkanın yaptıklarını küçümsemiyorum. AKP’yi iyi tanıyan, iktidarın gücünü, devleti nasıl kullandığını, arka plandaki gizli gündemini iyi bilen bir lider olarak Baykal’a da ben “Yanlış yaptı” demiyorum. Ama Baykal ve o zamanki yönetimdeki arkadaşlar daha çok laiklik, devletçilik, milliyetçilik ve cumhuriyetin değerleri anlamında, yani hukuk ve demokrasi alanında siyaset yaptılar. Bu yanlış mı? Kesinlikle yanlış değil. Zaten bizim altı okumuzun dördü bunlar. Bu değerler de bizim değerlerimiz ve her biri çok önemli… Zaten bu değerlerin bizi ileriye götüreceğine inanıyorum.

Ama “Bizim eksik olan iki okumuz halkçılık ve devrimcilik” diyorsunuz…

Doğru. Ama demokrasi ve hukuk alanında Deniz Baykal’ın ve arkadaşların yaptığı mücadeleyi asla küçümsemiyorum. Çünkü AKP onların yaptıklarının da doğru olduğunu ortaya koyuyor. İşte AKP ile ilgili Anayasa Mahkemesi ne dedi? “Laiklik tehdidinin odağı haline gelmiş bir siyasi partidir” dedi.

AKP neredeyse kapatılıyordu, ceza aldı. AKP din ve devlet işlerini birbirine karıştırıyor. AKP’nin böyle bir sıkıntısı var. Ama iyi ki CHP var. Çünkü CHP, cumhuriyetin, demokrasinin sigortası ve son kalesi konumunda. Yani geçmişte yapılan çalışmaları doğru buluyorum. Ama eksik buluyorum. Eksik olan taraf da halk… Halk ihmal edilmiş ya da halka daha çok gidilmemiş. Şimdi bizim altı okun hepsini birden aynı anda kullanabilmemiz ve onları güncel hale getirebilmemiz lazım.

Siz “Atatürkçüyüm ama o dogmada, 1920’lerde, 1930’larda kalmış değilim” diyorsunuz…

Evet. Ben Kemalistim. Ancak niye siyaset yapıyorsunuz, o ideoloji niye var? Halkın sorunlarına çözüm üretmek için var. 1920’lerdeki, 1950’lerdeki halkın talepleri, beklentileri, sorunlarıyla, bugünün talepleri, sorunları, beklentileri çok farklı. Dolayısıyla sizin de o ideolojiyi akıl ve bilimle halkın güncel taleplerine çözüm üretebilecek noktaya getirebilmeniz lazım.

Kadınlara nasıl ulaşacaksınız peki?

Genel Başkanımız onu da söyledi. “Sandıklara sahip çıkmalıyız” dedi… Sandıklara sahip çıkmak demek mahallere, sokaklara sahip çıkmak demek. Sonuçta o sokaklarda, mahallelerde kadınlar var. O anlamda il, ilçe ve belde örgütlerimizde kadınlara çok iş düşüyor. Kadın kollarımız yeniden yapılandırıldı. 3 yıl aradan sonra aktif bir şekilde sahada çalışıyorlar. Kadın sivil toplum örgütleriyle daha çok bir araya geliyoruz. O çalışmalara da başladık.

Peki ya başörtüsü meselesi?

Mesele olan başörtüsü değil, türban. Başörtüsü farklı, türban farklı… Başörtüsüyle kimsenin sorunu yok. Ama türban konusu maalesef siyaseten bir simge olarak kullanılıyor. Ve ne acıdır ki, yine kadın kullanılıyor ve onlar üzerinden siyaset yapan yine erkekler.

Merak ettim, yaptığınız araştırmalarda başörtülü ve türbanlı kadın sayısı da var mı?

Ben öyle bir araştırma yaptırmadım ama şu ana kadar incelediğim araştırmalarda türban takan kadın sayısı için yüzde 1.7 diyen de var yüzde 2.5 diyen de… Yine farklı araştırmalarda kadınların yüzde 60’ı başörtüsü takıyor deniyor.

Peki Türkiye’nin yapısı Müslüman ve muhafazakâr ise bunu da yadsımadan politikalar izlemek gerekmiyor mu sizce?

Türkiye, tabii ki Müslüman bir ülke ama sonuç itibariyle Avrupa Birliği üyesi olmaya gayret eden, dolayısıyla oradaki çağdaşlaşmayı, modernleşmeyi, uygarlığı, sosyal devleti, sosyal güvenceyi, sosyal adaleti, çoğulculuğu, hukuk sistemini benimsemiş bir ülke. Türkiye, Müslüman bir ülke, ama bir Arap ülkesi, bir Ortadoğu ülkesi değil. Müslüman ülkeler arasında yegane ve tek örnek. Bir anlamda Atatürk’ün ortaya koyduğu bir mucize… Dolayısıyla bizim onu ilerletmemiz, geri götürmememiz lazım.

Mine Şenocaklı / Vatan

Yorumunuzu bırakın


İlgili Haberler

Külliyelog Gündem
Kasım 7, 2025

Külliyelog

Bağlı ama şartlı Fikir & Yazı
Kasım 6, 2025

Bağlı ama şartlı

New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu? Dünya
Kasım 5, 2025

New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

ZAMAN AKIŞI

Kas 8 20:46
Arkasayfa

Türk Milletinin Tatlı ve Şeker İle Olan İlişkisi

Kas 8 20:27
Arkasayfa

1951–2025 arası TL’nin Dolar Değeri, Enflasyon ve Alım Gücü Analizi

Kas 7 11:49
Gündem

Külliyelog

Kas 7 09:36
Arkasayfa

Bu kez Altın’ı Sivas’ta buldular | Müjde değil felaket

Kas 6 15:33
Arkasayfa

İslâm Arap Dini mi, Dünya Dini mi?

Kas 6 10:45
Arkasayfa

Bağlı ama şartlı

Kas 6 10:41
Arkasayfa

Ekmek kavgası

Kas 6 10:31
Gündem

Sındırgı’nın bugünü memleketin yarını

Kas 6 10:27
Ekonomi

Ahmet Haskiro için adalet yok

Kas 5 10:00
Gündem

New York Times başyazısında sormuş: Demokrasimiz elden gidiyor mu?

Kas 5 09:57
Gündem

New York’ta seçimi sosyalist aday Zohran Mamdani kazandı

Kas 5 09:38
Ekoloji

Dolandırıcıların sosyal konut tuzağı… Sahte siteye kaydolup izlerini sürdük

Kas 5 09:35
Gündem

Toplu iğne yapmaya başladık mı?

Kas 5 09:30
Ekonomi

Sadece enflasyona değil hayat pahalılığına karşı mücadele de zorunludur!

Kas 4 11:39
Ekonomi

2026 kamu bütçesi üzerine

Kas 4 11:12
Arkasayfa

Türkiye dünyanın atık deposu haline geldi!

Kas 3 12:09
Ekonomi

2026’da uygulanacak vergi ve ceza tutarları

Kas 3 11:47
Sağlık

Yapay Zekâ Kansere Çare Olabilir Mi? 2025 İtibarıyla Umut Veren Gelişmelerin Soğukkanlı Analizi

Kas 3 11:18
Ekonomi

Kasım ayı kira zam oranları belli oldu

Kas 3 11:07
Ekonomi

Bölüm kapanıyor, taşerona devrediliyor: İşçinin hakkı ne olacak?

Kas 3 11:05
Gündem

Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

Kas 3 10:22
Gündem

Emperyaliste bahane bol

Kas 3 10:17
Gündem

Dünya Sağlık Örgütü hala dünyanın sağlık vicdanı olabilir mi? -4 | Dünyanın sağlık vicdanını yeniden inşa etmek

Kas 3 10:14
Gündem

Hediyelerin faturası 57,8 milyon TL

Kas 3 10:09
Sağlık

Ölelim mi yani?

Kas 3 09:49
Arkasayfa

Merz’in bavulu

Eki 31 15:30
Gündem

Beyin araştırmacısı Prof. Onur Güntürkün, Almanya’da 2025 yılının profesörü seçildi

Eki 31 10:24
Gündem

Talan zincirinde yeni bir halka

Eki 31 10:22
Ekonomi

Elektrik faturalarına gizli zam: 1 Ocak’tan itibaren başlıyor

Eki 31 09:54
Arkasayfa

Demirtaş’tan ‘süreç’ yazısı: ‘Kardeşlik hukukuna ilişkin tek bir adım atılmadı’