5 Haziran Dünya Çevre Günü yine iklim krizinin, doğa talanın gölgesinde geçiyor. Son 1 yılda dahi yüzlerce doğa düşmanı projeye onay verildi. Buna karşı direnenlerin payına ise kolluk kuvvetlerinin müdahalesi düştü.
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde çıkarılan yağma ve talanın bilançosu her geçen gün ağırlaşıyor. AKP iktidarının neoliberal politikaları doğa üzerindeki baskıyı her geçen gün artırırken iklim krizine bağlı sıcaklık rekorları geleceğe dair olumsuz bir tablo çiziyor. Ormanı, su kaynaklarını, tarlalarını, meralarını kısacası Dünya’yı gelecek kuşaklara bırakmak isteyen yurttaşlara ise geriye sadece direnmek kalıyor.
5 Haziran’ın, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çevre Günü ilan edilmesi üzerinden 52 yıl geçti. 52 yıldır çevrenin korunmasının önemi tartışmaları sürerken kapitalizm dünyayı felakete sürüklüyor. Fosil yakıtlarının kullanımı, yaşam alanlarının her geçen gün daraltılması dünyanın sonunu hazırlıyor. Devlet liderleri düzeyinde sık sık toplantılar ve vaatler havada uçuşsa da fosil yakıt kullanımının devam etmesi iklim krizinin her geçen daha derinden hissedilmesine neden oluyor.
Ülkede de durum farklı değil. Her geçen gün yeni sıcaklık rekorları kırılırken; taşocakları, altın madenleri, termik ile nükleer santrallarla eşsiz ekosistemler yok ediliyor.
YÜZLERCE PROJEYE ONAY
Formaliteye dönüşen çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinin taşocakları ve maden projelerinin ülkenin dört bir tarafını kuşattığını gözler önüne seriyor. Sadece son 1 yılda 1501 petrol, doğalgaz ve maden projesine onay verildi. Buna karşın şirketin vazgeçtiği ya da reddedilen proje sayısı ise 21.
Sermayenin doğayı katlederek zenginliğine zenginlik kattığı bir diğer sektörü ise enerji. Türkiye’nin iklim krizine karşı somut bir adım atmaması başta termik santrallar olmak üzere kömür tüketiminin artmasına neden oluyor. Öte yandan iklim kriziyle mücadele adı altında, şirketlere teşvik vererek; ormanlara, tarlalara ve meralara yapılan yenilenebilir enerji santralları da başka bir tahribata neden oluyor. ÇED verileri enerji sektöründe de farklı değil. Son 1 yılda 1018 proje ÇED onay verilirken iptal edilen proje sayısı 14.
GÖZLER O YANGINLARDA
Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin verileri de kömür kullanımının arttığını ortaya koydu. Geçen yıl elektrik üretiminin yüzde 36,6’sı kömürden gerçekleşti. Bunun yüzde 22,4’ü ithal kömürden, yüzde 14,2’si ise yerli kömürden üretildi. Havaların ısınmasıyla birlikte gözler yeniden iklim krizine karşı en önemli koz olan ormanlara çevrildi. Artan sıcaklıklar yangın riskini artırırken yanmayan alanlar da AKP iktidarı tarafından yok ediliyor. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) 2022 yılının ormancılık istatistiklerine göre, 12 bin 799 hektar ormanlık alan kül oldu. 20 bin 615 hektar büyüklüğünde ormanlık alan ise ormancılık dışı faaliyete açıldı. Böylece resmi kayıtlara göre, toplamda 33 bin 414 hektarlık ormanlık alan 2022 yılında yok edildi. Kaybedilen ormanlık alanın büyüklüğü yaklaşık 47 bin futbol sahasına denk geliyor.
SALDIRI VARSA MÜCADELE DE VAR
İklim krizinin rekor sıcaklıklara neden olduğu, ormanların, sulak alanların, tarlaların, meraların yok edildiği ülkede direnişler de her zaman olduğu gibi devam etti. Yakın zamanda öne çıkan çevre olayları ve direnişleri şu şekilde.
• Erzincan İliç’te yaşanan felaket sonucu 9 işçi hayatını kaybetti. İliç’te uzun süredir madenin kapanması talebine kulak tıkayan iktidar defalarca kapasite artırımına onay verdi.
• Son yıllara damgasını vuran direniş Akbelen’de yaşandı. Muğla İkizköy’de ormanını maden sahalarını genişletmek isteyen YK Enerji’ye direnen yurttaşlara polisin müdahalesine maruz kaldı. Nöbet ve hukuki süreç devam ediyor.
• Ülkenin dört bir tarafındaki kıyı ve sahillerin başta MUÇEV gibi kurumlar aracılığıyla peşkeş çekilerek halka kapatılmasına karşı mücadele sürüyor. Geçen ay Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı, eş zamanlı eylem yaptı.
• Rize İkizdere’yi adeta çöle çeviren Mehmet Cengiz’in taşocağı projesi 3 yıl sonra mahkeme tarafından iptal edildi. Geçen süre zarfında ağaçlar kesildi, arılar öldü, yaban hayatı yok edildi ve geriye kocaman bir çölleşmiş toprak bırakıldı.
• Krizi fırsata çeviren AKP iktidarı, Hatay başta olmak üzere deprem bölgelerinde ÇED süreçleri şartını kaldırdı. Başta taşocakları olmak üzere birçok projenin çevreye vereceği zararlar hesaba katılmadan onaylandı.
• Manisa’nın Gördes ilçesine bağlı Kalemoğlu Mahallesi’nde yaşayan yurttaşların nikel madenine karşı mücadelesi sürüyor. Zorlu Holding’e ait Meta Nikel Kobalt Madencilik bölgeyi 10 yıldır kirletiyor.
• Mersin Akkuyu’da inşası süren nükleer tehlike Sinop’ta da yeniden gündemde. Akkuyu’daki santralın sahibi Rosatom ve iktidar kanadından yapılan açıklamalar, tüm itirazlara rağmen Sinop Nükleer Güç Santralı projesinin imar planları onaylandı.
• Tokat’ın Günçalı Köyü’ndeki maden faaliyetleri Alevilerin kutsalı olan Çal Baba’ya da zarar veriyor. Bölge halkı maden şirketlerine karşı direnişe geçti.
• İzmir Aliağa’ya söküm işlemi için gelen asbestli ve kimyasal maddeler bulunan gemilere tepkiler sürüyor. Yurttaşların direnişiyle bazı gemiler engellense de bölgedeki asbest miktarı işçileri ve halkı tehdit ediyor.
• Koylar da sermayenin kuşatması altında. Başta Bodrum’daki Cennet Koyu olmak üzere birçok yer otel, maden ocağı ve çeşitli enerji projeleriyle talan ediliyor.