Dün merkezi Ege Denizi’nde olan 6,6 şiddetindeki depremden sonra onlarca bina oturulamaz hale geldi. Tamamen yıkılan binaların yanı sıra, yan yatan, kirişleri, kolanları kırılan, tüm sıvaları dökülen ve bu sebeple tekrar binaya girilemeyecek durumda olan çok sayıda bina var. Hali hazırda da güvenlik gerekçesiyle hasar görmüş, yıkılma riski olan binalara girme izni verilmiyor.
STK’lar, AFAD, Belediye, devlet görevlileri ve diğer vatandaşlar yıkıntılar altında kalan vatandaşlara ulaşmak için özverili bir çaba içindeler. Bir yanda ölen insanlar evlatlarını, eşlerini, analarını, babalarını diri diri yıkıntılar arasında bırakan insanlar varken hayatta kalanlar için yaşam devam ediyor .
Hayatına, işine-gücüne devam etmeye çalışan vatandaşlar, bu sefer farklı bir sorunla karşı karşıya kaldılar. Binaları hasar gören insanlar evlerine ve ofislerine giremedikleri için kiralık yeni evler ve ofisler bakmaya başladılar. Depremin yoğunlukla hissedildiği Bayraklı, Manavkuyu bölgesi İzmir Merkez Adliye bölgesi olduğu için genel olarak avukatlık ofislerden oluşmakta. Bu sebeple bir çok avukat kendisine yeni ofis aramaya başlamak zorunda kaldı.
İnsanların canları ile mücadele ettiği bir dönemde mülk sahipleri kiralarına zam yapmaya başladılar. Ofis arayan kişiler kiraların bir gecede fahiş fiyatlarla arttığı görünce çaresizlik içinde ne yapacaklarını şaşırdılar.
Müteahhitlerin son yıllarda gözünü diktiği Bayraklı ilçesinde sayısız gökdelen yükselmekte. Bir çoğunun da inşaatı devam etmekte. Bu gökdelenler yüzünden Bayraklı ve Bornova ilçesindeki konut ve ofis fiyatları olması gerekenden 10 katı daha fazla.
Türkiye genelinde olduğu gibi bu bölgede de tek hareketlilik yukarı doğru yükselen devasa binalar. Bir de Adliye koridorlarına taşan, bitmek bilmeyen davalar/ icralar. Başka bir üretimin olmadığı bölgede sadece lüks plazalar yükseliyor. İzmir’in alışık olmadığı gökdelen silüeti bölgeye hakim olmuş durumda. Artık prestij ve itibar sahibi olmak için bu plazalardan bir yer sahibi olmanız gerekiyor. Lüks binalara sahip olmak isteyen vatandaşlar, bankalardan milyonlarca kredi çekiyor ve senelerce bankalara kredi ödemek zorunda kalıyorlar. Daha lüks, daha büyük, daha yüksek binalardan yer alan insanlar kredileri ödeyebilmek için de ilk tasarruf ettikleri şey işçi giderleri oluyor.
İzmir/Bayraklı’daki deprem sonucu mağdur olan bir depremzede vatandaş isyanını şöyle dile getirdi:
‘’Eğer varsa vicdanını öldürmeyen mülk sahipleri size sesleniyorum. Daha fazla kira alabilmek için depreme dayanıklı olmayan binalarda insanları oturtmayın. Gerekiyorsa o binaları yıktırın, tıpkı Japonya da olduğu gibi kaç şiddetinde deprem olursa olsun yıkılmayan binalar yaptırın. Buna mecbursunuz. Tek bir insanın hayatı bile sizin milyonlarınızdan çok çok daha değerli. Ve bu depremi fırsata çeviren mülk sahipleri; kirası olması gerekenden fazla fiyata kiraya verdiğiniz her daire, her ofis işverenin değil, işçinin cebinden çıkıyor. Benim işyerimin bulunduğu binada yaklaşık 50 ofis var. Buranın tamamı bir kişiye ait ve bina sıvaları dökülmüş, hafif arkaya yatmış, oturulamaz durumda. Şimdi bu kişiye ve bunun gibi kişilere sormak istiyorum: Onca aldığı kirayı istiflemek yerine, insana yaraşır bir bina yaptırsa aç mı kalacaktı? O biriktirdiği kiralar ölenleri geri getirebilecek mi? Yapmayın, Allah aşkına yapmayın! İnin şu garibanın sırtından. Hepimizin öleceği şu dünyayı daha yaşanılır yapmak da, cehenneme çevirmek de bizlerin elinde.’’
adilmedya.com