Çayda kuraklığın ve iktidarın yanlış politikalarının etkisiyle rekolte düşüşü görünüyor. Araştırmacı Genç, rekolte kaybının eksik ve yanlış tartışıldığına dikkat çekerek “Ekolojik yıkım görmezden geliniyor” dedi.
Havva GÜMÜŞKAYA
İklim krizine bağlı kuraklık ve iktidarın yanlış politikalarının etkisiyle bu yıl çay üretiminde ciddi rekolte kayıpları yaşandı. Bölgede 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile geçimini yaş çay üretimi yaparak sağlıyor. Bölgenin tek ürüne bağımlı olması ve diğer geçim kaynaklarının yok edilmesi, tarımla uğraşan nüfusun hızla azalması, çayda özelleştirme politikaları ile üreticilerin yalnız bırakılması çay tarımını sürdürülebilir olmaktan uzaklaştırıyor. Buna iklim krizi de eklendiğinden sorun daha da büyüdü. 2021’de Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun’da 860 bin tonun üzerinde olan yaş çay alımı, geçen yıl 583 bin tona kadar geriledi. Hasat ve alımların sürdüğü üçüncü sürgün döneminde üreticiler, yaklaşık 520 bin ton yaş çayı teslim etti.
Küresel ısınmanın etkileri bölgede görülmeye başlarken Araştırmacı Fatma Genç, iklim krizinin etkilerine dair bölgesel projeksiyonları ele alan çalışmaların yapılmadığına dikkat çekti. Bu nedenle iklim krizinin ürün bazındaki etkisine dair bilimsel verilerin bilginin olmadığını kaydeden Genç, yağış miktarındaki değişimin çay tarımına yansımaları ile ilgili Hindistan ve Çin’de yapılan araştırmaların göz önüne alınması gerektiğini belirtti. Genç, şunları kaydetti:
“Karadeniz’de yağış miktarının yazın azalması ve kış ayları artmasının çay tarımını da olumsuz etkileyeceğini öngörebiliriz. İklim krizi sadece yağış miktarındaki değişiklikle belirlenmiyor. Aynı zamanda aşırı iklim olayları olarak tanımlanan, ani sağanak, fırtına, hortum, aşırı kurak havalar da çay tarımını etkileyecek.”
ZARARLILAR ARTIYOR
Bölgede çay bitkisinin kış aylarında kar altında kalmasından dolayı, önceki yıllarda özel bir ilaçlama yapılmasına gerek kalmadığını hatırlatan Genç, “Artık kış ayları kar yağışı olmadan geçiyor. Bu da çaya etki eden bazı zararlıların artmasına neden oluyor” diye konuştu. Genç, çay tarımının geleceği için güncel araştırmalarla risklerin ortaya konulmasının acil bir ihtiyaç olduğunu kaydetti.
EKOLOJİK YIKIM GÖZARDI
Çayda rekolte düşüklüğünün son yıllarda gündeme girdiğini belirten Genç, rekolte kaybının nedenlerinin eksik ve yanlış tartışıldığına dikkat çekti. Kuraklığın yanı sıra hasat ve eksik gübrelemenin rekolte kaybına neden olduğuna ilişkin tespitlerde ekolojik yıkımın göz ardı edildiğini kaydeden Genç, “HES’ler, barajlar, seller, sahil yolu, taş ocakları da iklim değişikliğe birlikte ortaya çıkan sonuçları artıran temel nedenlerden biri. Diğer bir sorun ise ‘eksik gübreleme’. Çay üreticilerini daha fazla kimyasal gübre ile daha çok verim almaya odaklayan anlayış kota ve kontenjan politikalarının da bir sonucu” ifadelerini kullandı.
“Çay çiftçilerine destek olmayanlar, onlara üretim garantisi vermeyenler ‘eksik gübreleme’ diyerek işin altından kalkamazlar. Suçu her zaman olduğu gibi üreticiye atarak sorumluluklarından kaçamazlar” diyen Genç, rekolte kaybının nedeninin tek başına iklim krizi olmadığını belirtti.
SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
Artan maliyetler altında ezilen çay üreticilerinin sesinin duyulmadığını belirten Genç, “Bu sene en az 18 TL olsun dedikleri yaş çay fiyatı destekleme ile 11,30 lirada kaldı. Üstelik bu yılki zam oranı geçen yılın da altında kaldı. Geçtiğimiz yıl yüzde 75’lik bir artış yapılmıştı, bu yıl artış oranı yüzde 61,43 oranında kaldı. Yani çay bezi, makas, gübrede artan fiyatlar karşısında yaş çay taban fiyatı çoktan eridi gitti” dedi.
TÜKETİCİYE YANSIYOR
Tüm bunların tüketiciler açısında da sorunlar doğurduğunu ifade eden Genç, “Geçen yıllarda da üst üste yapılan zamlarla ‘ucuz’ olmaktan uzaklaşan çay son zamlarla birlikte ulaşılamaz olmaya yaklaşıyor. Yoksulluk hesaplamalarının önemli bir göstergesi olarak çay simit hesabında bile çay fiyatı artışı önlenemez bir düzeye ulaşmış durumda. Temel tüketim malları sepetinde önemli bir yere sahip olan çayın fiyatındaki artış, TÜİK verilerine de yansıyor. Çay ve diğer demlendirilen içecek çeşitleri yıllık yüzde 50 artış gösteren ürünler arasında yer alıyor” dedi.
BAHÇEYE GİRMEK İSTEMİYOR
Rekolte kaybı nedeniyle üreticilerin gelir kaybı yaşadığını belirten Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Harun Vayiç de çay tarımının ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığına dikkat çekti. “Üretici artık çayın ekonomik bir değeri olmadığını düşünmeye başladı ve bahçeye girmek istemiyor. Düşük açıklanan alım fiyatları maliyetlerin altında kalırken bu sene bir de kuraklık baş göstermeye başladı” diyen Vayiç, “Üreticiler çayı toplatmak için işgücü bulmakta zorlanıyor. Üretim maliyetlerinin yanına toplatma maliyetleri ekleniyor. Katlanan maliyetler çiftçinin belini büküyor. Tüm bu sorunların yanında bu sene kuraklıktan dolayı yaklaşık yüzde 30 oranında bir verim kaybı yaşanmaya başladı. Bu da üreticilerin gelir kaybı yaşamasına neden olacak” ifadelerini kullandı.