ÇARŞAFIMDA KAN VAR ANNE[1]
Anneciğim,
Bu satırları sana yazarken ellerim titriyor, dudaklarım bir açılıp bir kapanıyor, gözyaşlarım dudağıma süzülüyor, hıçkırıklarım bazen bir nöbete dönüşüyor. Niye diye sorma anne. Çünkü çocukluğumu çaldılar, oyuncaklarımı kırdılar, gençliğimi aldılar, hayallerimi yıktılar; ne bir kız bebekle oynayabildim ne de bir ayıcığa sarılıp uyuyabildim.
Anneciğim,
Daha bebecikken, küçümenken, bir çizgi filmi bile gerçek sanıp onun hayaliyle rüya görürken beni evcilik oyununa kattılar. Ben, evcilik oynamak istemedim. Ben; ip atlamak, saklanmak, koşturmak, dondurma yalamak, şeker toplamak, hoplayıp zıplamak, kaymak, sallanmak istedim. Ben, evcilikten hemen sıkıldım. Çünkü bir çocuktum, kemiklerim o kadar zayıftı ki bileğimden sıkı tutsan kırılabilir, kolumu biraz çeksen çıkabilirdi. Ben, arkadaşlarım gibi okula gitmek, parmak kaldırıp tahtaya çıkmak, öğretmenimin “Aferim” demesini duymak, saçlarıma beyaz kurdela takmak, okul kantininde sıraya girmek, ev ödevi yapmak, ödevimi bitirince sokakta arkadaşlarımla oynamak istiyordum. Bunları bana çok gördüler anne.
Anneciğim,
İnsanın çocukluğunu çalana hırsız, hayallerini yıkana zalim denir mi? Ben, kime ne diyeceğimi artık bilmiyorum, sağlıklı düşünemiyorum. Çocukluk ve gençliğimin üstünden silindir gibi geçenler, sadece bedenimi ezmediler, duygularımı da gömüp üstüne “Ruhuna Fatiha” yazdılar. Söyler misin anne; ölmek, sadece nefesten kesilmek, gözleri kapatmak mıdır; insan yaşarken de ölebilir mi? Ölüm, hayatla bağını kesmekse ben çocukken öldüm anne. Bana giydirilen gelinlik kefenimdi. Hâlbuki çağlar öncesinden yankılan ve öldürülen kız çocuklarını kurtarmak isteyen bir ses,[2] çocuk katillerini tehdit etmişti; beni evcilik oyununa zorlayan babam ile bana kocalık oyunu oynayan amca bu tehdidi bilmiyorlar mıydı? Babam ile o amca benim katilim sayılırlar mı anne?
Anneciğim,
Beni süsleyip de bir arabaya bindirdiğinde çok eğleniyordum. “Bu eğlence bitmesin, akşam da sürsün.” diyordum. Arabanın önündeki bebeği görünce çok sevinmiştim, arabadan inince ilk işim onunla oynamak olacaktı. Ama onunla oynatmadılar, bilmediğim bir eve, tanımadığım insanların arasına götürdüler; orda sen yoktun, babam vardı, ama o da ilgilenmiyordu, yapayalnız bir kuş gibiydim. Ağlamaya başladım, seni istedim, korktum, oynayanların bakışlarından ürktüm, “Bu evcilik oyunu da epey sıkıcıymış, bitse de eve gitsem.” dedim. Fakat içimdeki sesi kimseye dinletemedim. Herkes eğlenirken ben umutsuz bir yolculuğa çıkmanın ilk uyanışı içindeydim. Buna rağmen senin gelip beni götüreceğini, elbiselerimi çıkarıp temizleyeceğini, sonra karnımı doyurup yatıracağını umuyordum; ama gelmedin anne.
Anneciğim,
Beni evine götüren amca bundan sonra hep onunla kalacağımı, onun izniyle seni ve kardeşlerimi görebileceğimi, okula gitmeyi, sokakta oynamayı unutacağımı söylediğinde “Ne kadar da kötü bir amca, hiç de iyi bir oyun arkadaşı değil.” diye düşünmüş ve “Seni anneme söyleceğim, babama şikâyet edeceğim.” demiştim. Amca da kızmış ve bana ilk tokadını atarak ilk şiddetini uygulamıştı. İşte o tokattan beri içime kapandım, hayata küstüm, sesim soluğum kesildi, kanım çekildi, yüreğim sızladı. İçimden “Gel, kurtar beni anne!” diye seni günlerce bekledim, aylarca sesine hasret kaldım, yıllarca belki gelir umuduyla pencereden bakıp ağladım. Ama gelmedin, ses vermedin, feryadımı duymadın anne.
Anneciğim,
Büyüdüm, hem de körpecik bedenimin içine koskoca yılları sığdırarak büyüdüm. Dokuz yaşındayken doksan yaşındaki ihtiyarın acılarını biriktirerek büyüdüm. Aslında hiç büyümedim, hep çocuk kaldım. Niye mi? Büyütmediler ki anne. Boyum uzadı, her yıl bir yaş aldım; ama gelin arabasına bindirdiğin günde kaldım. Yüreğim de orada kaldı aklım da.
Anneciğim,
Evcilik oynadığımız amcaya aylar sonra “koca” demek zorunda kaldım. İnan bana, ona içimden gelerek hiçbir zaman “kocam” demedim, onunla hep evcilik oynadım. Bana koca olan amca bir gün beni öylesine rahatsız etti ki en çok o gün seni yanımda istedim. Çünkü o gün çarşafımda kan vardı anne.
________________________________________
[1] Yeryüzünün çocukken evlendirilen tüm mâsume, mağdure ve mazlûmelerine ithâfen
[2] Tekvîr, 8-9/O dipdiri gömülen kıza hangi suç ve yanlışı nedeniyle öldürüldüğü sorulduğunda (Ve ize’l-mevûdetu suilet bi-eyyi zenbin gutilet)