Barış Terkoğlu
“Dünyada öyle aç insanlar var ki” diye söze başlıyor Dickens, “Tanrı onlara ancak ekmek biçiminde görünebilir” diye devam ediyor.
Bir süredir sosyal medyada yaşadığım bir dert var. Tanımadığım insanlardan çeşitli gerekçelerle hemen her gün aynı iletiyi alıyorum. Sorunlarını anlatıyor, Sedat Peker’e ulaştırmamı istiyorlar. Son günlerde aldıklarımın imlasını düzelterek aktarayım:
– “Çok zor durumdayım. Yuvam dağılmak üzere. Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Reisime ulaşamıyorum. Yardımına ihtiyacım var abi. Sedat reisime ulaşmak istiyorum. Bana Allah rızası için yardım etmenizi istiyorum.”
– “Abim hasta çalışamıyor. Beyninde kist vardı, ameliyat oldu. Kalça kemiklerine protez kondu. Borcumuz var, zor durumdayız. Bir evimiz var o da ipotek. Sedat Peker reisimize ulaşabilsek yardım edebilir mi?”
– “3 çocuğumla ortada kaldım. Motosikletli kuryeyim abi, 2 ay önce kaza yaptım. Mutlu hayatım tersine döndü abi. Dilenci değilim abi yemin olsun gerekirse canımla geri öderim. Çocuklarımın yüzüne bakamıyorum. Allah rızası için bu kardeşinizi görmezden gelmeyin abi. Aylardır tek umudum Sedat Peker abime sesimi duyurmaya çalışıyorum. Yemin ederim dayanacak gücüm kalmadı abi. Allah rızası için abi…”
– “Abi bu mesajı Sedat abiye ulaştırabilir misin sana zahmet: Ben 19 yaşında cezaevine girip 5 yıl yattım. Çıkınca annemi üzmemek için gayrı resmi bir iş yapmamak için altın borçlanarak ve kredi çekerek işyeri açtım. Ama işler maalesef umduğum gibi gitmeyince kapatmak zorunda kaldım. Malzemeleri sattım ama altın çok yükseldiği için sadece altınları alabildim. Kredi borcu kaldı ödeyemedim (146 bin lira). Yıllarca memleketiniz Sakarya’da yattım ve tüm hemşerileriniz sizi gariban babası olarak tanımlıyorlardı. Çevremdeki herkesten borcu kapatmak için yardım istedim ama kimse vermedi. Son çare olarak size yazıyorum. Biliyorum sıkıntılı bir süreçtesiniz ama kusura bakmayın. Yardımcı olsanız da olmasanız da Allah razı olsun.”
SON ÇARELERİ PEKER
Önce görmezden geldim. Sonra ısrarcılardan bazılarına “gazetecilik etiği gereği aracılık yapamayacağımı” yazdım. Tahmin ettiğiniz gibi kızdılar.
Sonra “neden ben” diye merak ettim. Bilmek zor değil. Sedat Peker’in Instagram’da 1 milyon 800 bin takipçisi var. Ancak sadece 28 kişiyi takip ediyor. X’te ise takipçi sayısı 2 buçuk milyonu aşmış. Orada da sadece 82 kişiyi takip ediyor. Hem Instagram’da hem X’te takip ettiği az sayıdaki insandan biri de benim. Bu nedenle yardıma muhtaçlar son çare olarak ellerindeki mesajı Peker’e ulaştırmamı istiyordu.
Bunu görünce Peker’in takip ettiği birkaç arkadaşımı aradım. İşin ilginci onlarda da durum aynıydı. “Yardım et Sedat Peker” iletileri yağmur gibi yağıyordu. Barış Pehlivan az önce gelen mesajı hemen paylaştı: “Reisim yalvarırım sana. Çok kötü durumdayım. Sedat reisime ulaşmam gerekiyor. Evlenecektim, dolandırıldım. Borçlarım var, eve haciz gelecek. Annem hastalandı. Elimde belgelerim var. Yaşım 24. Allah rızası için bana yardım et. İntihar etmek istemiyorum. Reisim lütfen başka çarem kalmadı.”
Sonra arşivleri taradım. Evlilik yüzüğü alamadığı için nişanlısıyla ilişkisi bozulan genç köprüye çıkıp Peker’den yardım istemiş ve almış, bir çocuk amansız hastalığından Peker’in ameliyat ettirmesiyle kurtulmuş, eski bir Yeşilçam yıldızının kesilen elektriği Peker sayesinde açılmış… İnsanlar Sedat Peker sayesinde iş buluyor, tedavi oluyor, karnını doyuruyor, sokakta yatmaktan kurtuluyordu.
PEKER DE RAHATSIZ
Öyle ki…
Biliyorsunuz yargı Sedat Peker’in peşinde. BAE’de video çekmesi bile diplomasiyle engellendi. İşte bu yüzden ramazanda Sedat Peker’in yardım kolilerini dağıtanlar gözaltına alınmış, haklarında farklı şehirlerde ve mahkemelerde “örgüte yardım”, “suçu ve suçluyu övmek” gibi iddialarla davalar açılmış. Yardıma aracılık edenler ağır ceza mahkemelerinde yargılanmış.
Peker’in avukatı Ersan Barkın’ı arayıp ona da sordum. Telefonu açtığı sırada önünde Sedat Peker’den yardım isteyenlerin notları vardı. “Sedat Bey’in avukatıyım, temsilcisi değilim. Ama insanlar o kadar çaresiz ki kaç mesaja muhatap olduğumu ben de bilmiyorum. Sedat Bey de bu hale gelmesinden memnun değil.”
Barkın’ın söylediğine göre Peker, gelen mesajları araştırıyor, gerçekse yardım etmeye çalışıyordu. Başlarına bir şey gelmemesi için de gizli saklı yapıyordu. Depremden sonra Kızılay çadır satarken o konteyner kentler kurmuştu.
SEBEP DERİN YOKSULLUK
Hayır, yanlış anlamayın. Sedat Peker’i övmek için bunları yazmadım. Ülkenin içinde olduğu trajediye dikkat çekmek için anlattım.
Sokaklarda artan şiddetten intiharlara, suç örgütlerinin ülkede cirit atmasından boşanma davalarındaki patlamaya kadar her şey ama her şey derin yoksulluğun sonucu. 19 yaşındaki katilin polisi öldürmesini konuşuyoruz ya. Okuduğum bütün mafya dosyalarında tetikçiler 20’li yaşların başında. İşsizliğin, eğitimsizliğin, geleceksizliğin kol sürdüğü düzende çocukların çetelerde kariyer araması sürpriz değil.
Anayasanın ilk dört maddesi için kavga ediyoruz da bu maddelerden birinin “sosyal devlet” olduğunu unutuyoruz. Yurttaşına barınmayı, sağlığı, eğitimi, iş imkânlarını vermeyen devlet; “şanslı” vatandaşını Peker’in yardımlarına, “şanssız” olanları sokak çetelerinin elemanlığına itiyor. Asıl çöp poşetine koymamız gereken din perdesiyle-milliyetçilik kisvesiyle devleti ve milleti soyan bu düzen.
Brecht’in sözü halen geçerli: Önce ekmek, sonra ahlak!