- 10. Kadının Diyalog Özgürlüğü ve Önderliği
Dâru’l-Ekâm’da kadın ve erkek bir arada Peygamber’i dinlerdi.[1] Mescitte kadınlar ile Peygamber yüz yüze konuşur, soru-cevap içinde diyalog kurardı.[2] Peygamber, kadınlarla erkeklerden ayrı olarak özel konuşmalar yapardı.[3] Ensar kadını olan Umm-u Suleym, Peygamber’e kadının ihtilâm olunca[4] yıkanıp yıkanmayacağını sorar. Bunun üzerine Peygamber’in eşi Ümm-ü Seleme utanarak yüzünü kapatır. Fakat Peygamber, Umm-u Suleym’e yıkanması gerektiği biçiminde cevap verir ve çocuğun anneye benzemesinin nedenini de bu suya bağlar.[5] Kadınlar Peygamber’e aybaşı hakkında da soru sorarlar.[6] Peygamber, Hevâzin esirlerinden Râbia binti Hayyan’ı imam Ali’ye teslim eder ve ona Kur’an’ı öğretme görevi verir.[7]
Kadınlar vakit namazları dışında cuma ve bayram namazlarına da katılırdı.[8] Mescidin o günkü toplumda gümdem oluşturan, bilgi ve haber merkezi işlevi yürüten, strateji, taktik ve kararları belirleyen meclis olma rolleri dikkate alındığında kadınların namaz vakitlerinde mescide gelmeleri demek kadınların erkeklerle eşit şartlarda aynı ortamları paylaşmaları, toplumun kaderinde söz sahibi olmaları, gümdemi canlı takip etmeleri, sorun ve çözümlerde pay sahibi olmaları demekti. Çünkü Peygamber’in namazları sosyal ve psikolojik eylemlerin gerçekleştirilmesinde, devrimci toplumun oluşturulmasında birere araçtan ibaretti. Peygamber hazır bulduğu geleneksel ritüelleri kaldırmak yerine toplumsal amaçlarla kullandı. Oruç ve kurbanı açlık ve düşmanlıkları kaldırmada, namazı sürekli birliktelik inşâ etme ve dayanışmada, haccı eşit bir toplum bilinci kurgulamada birer araç olarak kullandı.
Âişe kadınlara namaz imamlığı yapardı.[9] Âişe’nin o günkü koşullarda sadece kadınlara imamlık yapmış olması tarihsel ve kültürel bir durum olsa da bu olay kadının önderlik görevinin İslâm açısından bir engel oluşturmadığını da gösterir. Kadını cinsel metâ ve mal olma dışında pek bir yere oturtmayan erkek egemen Arap toplumunda bir kadına erkeklerin önünde imamlık yaptırmak eşitlik devrimini daha baştan dinamitlemek olurdu. Bu nedenle Peygamber Âişe’yi kadınlara ritüel önderi yaparak hem erkek hem kadına ritüel önderliği yapan erkeğe denk bir pozisyonu kadına da vermeye başladığını göstermiştir. Âişe’nin İmam Ali’yle karşı karşıya geldiği Cemel Savaşı’nda[10] orduyu komuta etmesi ve sahabe ordusunun Âişe’nin emirlerine uyması kadının önderliğinin İslâm açısından bir sorun olmadığına bir kanıttır. “Vicdân, sağduyu ve akıl, emânetleri, koruma ve yüklenme sorumluluğunu alabilecek yeterlilikte olanlara vermenizi; insanlar arasında karar verirken herkese eşit davranmanızı, hiç kimseye özel ilgi göstermemenizi, torpil yapmamanızı, hukûk dışına çıkmamanızı emrediyor.”[11] âyeti önderlik ve liderlikte cinsiyeti değil liyâkati, hak edişi, yeterliliği ve kapasiteyi öne çıkarmaktadır.
- 11. Kadının Eleştiri Özgürlüğü
Âişe Halîfe Ebûbekir, Halîfe Ömer ve Halîfe Osman devirlerinde fetvâlar verir.[12] Bir kadın Peygamber’e hayızdan nasıl arınacağını sorar, Peygamber ona açıklama yapar. Ancak kadın tam anlamayınca Âişe devreye girer ve detaylı anlatır.[13]
Âişe, Ebû Hureyre’nin Peygamber’den yaptığı rivâyetlere itiraz eder. Âişe, Peygamber’in “Kadın, at ve evden uğursuzluk gelir.” sözünü câhiliye döneminin anlayışı olarak aktardığını söyler ve bu sözün Ebû Hureyre tarafından Peygamber’e dayandırılmasını ise Ebû Hureyre’nin Peygamber’e iftirası olarak belirtir.[14] Âişe, Ebû Hureyre’nin “Cünüp sabahlayan oruç tutamaz.” diye fetvâ vermesine “Peygamber cünüp sabahladığı halde orucunu tuttu.” diyerek itiraz eder.[15] Âişe, Halîfe Osman ile Medîne vâizi İbn-i Ebi’s-Sâib’i de eleştirmiştir.[16]
- 12. Üretici ve Ekonomist Kadınlar
Ensardan bir kadın Kaynuka çarşısında celep[17] satar. Ancak alıcı Yahûdî, kadının elbisesini bir yere gizlice sıkıştırır ve kadın kalkınca kadının avret yerleri ortaya çıkar; bunun üzerine kadın bağırır. Bunu duyan bir Müslüman erkek o Yahûdî esnafı öldürür, Yahûdîler de onu öldürür. Böylece Yahûdîlerle barış biter.[18]
Medîne’de attârlık[19] yapan kadınlar vardı.[20] Ebû Cehil’in annesi Esmâ binti Muharribe, Müslüman olunca Medîne’de yaşamaya başlar. Halîfe Ömer, onun oğlunu (Ebû Cehil’in kardeşi) Yemen valisi olarak atar, o da annesine Yemen’den güzel kokular gönderir. Annesi de onları satar ve veresiye defteri tutar.[21] Rayta binti Abdillah adlı kadın, yaptığı deri ürünlerini satarak para kazanır.[22] Havle binti Süveyb, Muleyke, Kayletu’l-Enmâriyye pazarda satış yapan kadınlardan bazılarıdır.[23]
Peygamber eşi Zeynep binti Cahş, deri tabaklar ve deri dikerdi. Arap toplumunda derilerden ayakkabı, yatak, sergi, minder, yastık kılıfı, katı yiyecekleri koruyan kap ve su kırbası yapılırdı.
- 13. Savaşçı Kadınlar
Nesîbe (Umm-u Umâre) adlı bir kadın iki oğlu ve kocasıyla geldiği Uhut Savaşı’nda hem ok atar hem de kılıçla savaşır. Omzundan şiddetli biçimde yaralanır. Ayrıca Yemâme Savaşı’na katılır ve orada eli kesilir.[24] Umm-u Eymen, katıldığı Hayber Savaşı’nda yararlanır.[25] Hançerini takarak Hayber Savaşı’na hamileyken katılan Ümm-ü Süleym, savaştan kaçanların cezalandırılmasını ister.[26] Umm-ü Haram, Kıbrıs çıkarmasında savaşta ölür.[27] Uhud Savaşı’nda erkeklerin arkasında kadın askerler sıralanır.[28]
Peygamber, Hayber’in Nezar oğulları kalesinin ele geçirilmesinde savaşan Umm-u Dahhâk ile Huzeyfe bin Yemânî’nin kız kardeşine erkeklere ne kadar pay verdiyse aynısını verir.[29] Peygamber, Hayber Savaşı’na katılan Kuaybe binti Said’e erkeklerle aynı oranda ganîmet verir.[30] Hayber alınınca Sâ’b bin Muaz’ın kalesinde gömülü olan hazine çıkarılır. Peygamber, bu hazine’yi Hayber Savaşı’na katılan yirmi kadına dağıtır. Hayber’in humsundan Ummu’l-Alâ en-Ensârîye’ye kardeşinin kızlarına takması için altın küpeler verir.[31] Hayber’de süvari bir erkek savaşçıya 11,5 dinar, kadına ise 2 dinar yanında kadife ve Yemen elbisesi verilir.[32] Hayber’de kadınlara verilenlerin listesi şu şekildedir:
Ummu’l-Alâ en-Ensârîye’ye 3 adet elmas veya yâkut, Ummu’l-Alâ en-Ensârîye’nin arkadaşlarının herbirine 3 adet elmas veya yâkut, Umm-ü Sinân el-Eslemiyye’ye gümüş takılar, Fedek kadifesi, Yemen elbiseleri, saçaklı yaygı, tunçtak yapılmış kazan veya tencere, 1 deve; Umeyye binti Kays’a 1 gerdanlık, Umm-u Umâra’ya kırmızı gerdanlık, kadife, Yemen elbisesi, 2 dinar; Umm-u Umâra’nın arkadaşlarına kırmızı gerdanlık, kadife, Yemen elbisesi, 2 dinar; diğer kadınlara erkek paylarının aynısı verilir.[33]
- 14. Kadınların Geçimi Sorumluluğu
Peygamber, ihtiyacı olan kadınlara bakardı. Âmine binti Erkam’a Akîk vadisinden bir kuyuyu, Şifâ binti Abdillah’a Hakkâkin yakınlarında bir evi iktâ[34] etmiştir. Ummu’l-Iyâl adlı bir köyün gelirini kızı Fatmâ’ya verir.[35] Peygamber, kime ne oranda yardım yapıldığını kayda geçirirdi, ölen kişiye yardım mirası kalmazdı. Yazılı belgelerde iki erkek tanığın imzası olurdu.[36] Peygamber, Hayber’den kendi payına düşenlerden infâkta bulunurdu. Hayber’in Ketîbe bölgesinden Peygamber’e 4 bin vesk hurma, 1500 sa’ arpa, 5 yüz vesk çekirdek değerinde gelir gelirdi. Peygamber bunlardan kadınlara da pay ayırırdı.[37] Örneğin Safiye binti Abdülmuttalip’e 40 vesk hurma,[38] Hamne binti Cahş’a 30 vesk hurma, Umm-u Habîbe binti Cahş’a 30 vesk hurma, kızı Fatma’ya 2 yüz vesk hurma ve eşlerine 80 vesk hurma ve 40 vesk arpa verirdi.
Zifaf gecesinde olası olumsuz bir duruma karşı gelin odasının yanında yaşlı bir kadın bekletilirdi.[39]
- 15. Şarkıcı Kadınlar
Âişe, bakımını üstlendiği bir kızı evlendirirken Peygamber de düğünde şarkı söylemesi için güzel sesli ve iyi şarkı söyleyen Medineli Zeynep’i düğüne gönderir. Ayrıca Peygamber, Rubeyyi binti Muavviz’in zifaf gecesinin sabahında def çalıp şarkı söyleyen kızları dinler.[40] Peygamber, bir gazveden[41] döndüğünde def çalarak şarkı söyleyen zenci bir kadın tarafından karşılanır.[42]
Evinin gölgesinde arkadaşlarıyla oturan şair Hassan bin Sâbit’in yanına uğrayan Peygamber, uduyla şarkı söyleyen Hasan’ın câriyesi Sirîn’i onlarla birlikte dinler.[43] Ensar kadınlarından Esma bin Yezit, Âişe’nin özel şarkıcısıydı.[44] Bir bayram günü Peygamber’in yanında şarkı söyleyen iki câriyeyi gören Ebûbekir onları susturmaya çalışınca Peygamber Ebûbekir’i engeller ve kızlar şarkılarını söyleme devam eder.[45]
- 16. Kadınların Özgür İrâde Beyânı
Dehnâ denilen yerin kendine iktâ edilmesini isteyen bir erkeğin talebini Kayle binti Mahreme adlı bir kadının uygun görmemesi üzerine Peygamber iktâ etmez.[46] Mekke alındığı gün Ümm-ü Hânî binti Ebî Tâlip’in eman verdiği iki kişiyi Ali’nin öldürme isteğini Ümm-ü Hânî Peygamber’e şikâyet edince Peygamber Ali’nin emana uymasını ister.[47] Peygamber’in kızı Zeynep, esir edilen ve Müslüman olmayan boşandığı eski kocası Ebu’l-Âs için eman verir. Peygamber mescitte bu durumu oya sunar, oylama soncunda Zeynep’in emanı kabul edilir. Adamın hem malı verilir hem de adam serbest bırakılır.[48] Peygamber ve eşleri arasında çıkan bir tartışmada araya Ebûbekir ve Ömer karışmak isteyince Peygamber’in eşlerinden Ümm-ü Seleme onlara “Sizin ile eşlerinizin arasına kimse girmediği gibi bizim aramızdan da çekilin.” der.[49]
Mescide minber yapılması fikrini bir kadın önerir. Peygamber kabul edince o kadının kölesi mescide bir minber yapar.[50]
Peygamber eşlerinden Yahûdî kökenli Safiye, malının üçte biri oranındaki 33 bin dirhemi Yahûdî bir âile olan kız kardeşinin oğluna verilmesini vasiyet eder. Ancak, sahâbeler bu vasiyeti yerine getirmek istemezler. Âişe, olaya el atarak vasiyeti yerine getirtir.[51]
- 17. Kadın Dövmek
Peygamber, hayatında hiçbir zaman bir kadın ve köleye vurmadı.[52] Peygamber, eşini döven bir erkeği karısından boşatır.[53] Halîfe Ömer, “Peygamber zamanında kadınlarımızı dövmezdik, Peygamber öldükten sonra kadınlarımızı dövdük ve onlara sövdük.” der.[54] Halîfe Ömer, “Medîne’ye geldiğimizde kadınlarımıza üstündük, Medîneli kadınlar ise erkeklerine üstündü. Bunu gören kadınlarımızın huyları değişti.” der.[55] Böylece hem Peygamber’in kadın ve köle dövmediği hem de Medîneli kadınların Mekkeli kadınlardan biraz daha rahat olduğu anlaşılmaktadır.
- 18. Kadın Estetiği ve Kuaförlük
Peygamber döneminde kadın kuaförleri vardı. Örneğin Peygamber’in ilk eşi Hatîce’nin Ümm-ü Zafer adlı siyâhî bir kadın kuaförü vardı.[56] Hac sırasında erkeklerin saçını kesen kadın berberler vardı.[57] Kadınlar yüzlerini güzelleştirmek için bitkisel boyalar sürerdi.[58] Âişe kısa saçlı kadının saçına ek yapabileceğini söyler.[59] Kadınlar iyi kokmak için bedenleri ve saçlarına koku sürerdi.[60] Kadınlar kocalarının şehvetini artırmak için Hindistan’dan getirilen ve fil terinden üretilen bir koku sürerdi.[61] Kadınlar değeri 60 dirhemi bulan aynalar da kullanırdı.[62] Kadınlar kilo almamak ve beden güzelliğini korumak için formuna dikkat ederdi.[63]
- 19. Kadının Tanıklığı
Ukbe bin Hâris, bir kadınla evlenir. Ancak daha sonra yaşlı bir kadın gelir ve onların ikisini bebekken emzirdiğini söyleyince Peygamber onları boşar.[64] Bu olayda tek kadının şâhitliğini Peygamber kabul eder. Çünkü konuya hâkim olan kişi o kadındır. İki kadının tanık olarak istenmesinin nedeni kadınların toplumsal yaşamdan uzak olmaları sebebiyle birinin unuttuğunu diğerinin hatırlatmasıdır. Eğer tek kadın olay ve durumu hatırlıyorsa iki kadın tanığa gerek yoktur.[65] Tek erkeğin hatırlamadığı durumlarda olay ve durumu hatırlatacak ikinci bir erkeğin bulundurulmasıyla da iki erkek şâhidin olması söz konusudur. Örneğin Kur’ân surelerinin toplanması aşamasında erkeklere de iki tanıkla gelmeleri istenmiştir.
- 20. Sağlıkta Kadın
Câfer-i Tayyâr’ın eşi Esmâ binti Umeys, bitkilerden yaptığı ilaçla meşhurdu. Peygamber öldüğünde durumu netleştirilemeyince Esmâ onu kontrol eder ve öldüğünü söyler.[66]
Medîne’de kızlar da sünnet edilir, sünnet töreni sırasında eğlenceler düzenlenir ve yemekler yenirdi.[67] Kızların sünnet edilmesi köklü bir Arap geleneğidir ve dinle hiçbir ilgisi yoktur.
- 21. Kadınların Tokalaşması
Muâviye’nin aktardığına göre Hamza’yı öldürten Hint bin Utbe, Mekke’nin fethedildiği gün Peygamberle tokalaşarak Peygamber’e bağlılığını belirtir (biat eder).[68]
- 22. Kadın Âmir
Nuheyk el-Esediye, çarşının düzen ve asayişinden sorumlu olup yanında kamçı taşıyan bir kadındı.[69]
- 23. Kadın Muhabbetleri
Peygamber; güzel, bakımlı, çekici, alımlı kadınların niteliklerinin erkekler arasında tahrik edici[70] biçimde konuşulmasını; kadınların çekiciliğine kapılarak erkeklerin suç işlemesini yasaklar.[71]
devam edecek…
______________________________________________
[1] İbn-i Hişâm, Sîre, 1/368.
[2] Ebû Nuaym, Hilye, 2/69.
[3] Buhârî, Libas, 56.
[4] İhtilâm: Rüyada cinsel boşalma yaşama.
[5] Buhârî, İlim, 50.
[6] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 7/242-245.
[7] İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/292.
[8] Buhârî, Salat, 2; İbn-i Sâ’d, Tabakât, 8/296; İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/407.
[9] Ebû Dâvûd, Sünen, Savm, 74.
[10] Cemel Savaşı: 8 Aralık 656’da Halife Ali ile Peygamber’in dul eşi Aişe’nin taraftarları arasında Basra’da gerçekleşen savaştır. Müslümanlar arasındaki ilk iç savaştır. Bu savaş, İmam Ali’nin zaferiyle sonuçlandı.
[11] Nisâ, 58/İnna’l-lâhe ye’muru-kum en tueddu’l-emânâti ilâ ehli-hâ ve izâ hakem-tum beyne’n-nâsi en tahkumû bi’l-’adl(i).
[12] Fetvâ: Bir konunun/sorunun dînî hukuk açısından çözümünü açıklayan hüküm/yanıt.
[13] Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/122.
[14] Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/240-246.
[15] Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/184, 266.
[16] Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/217; İbn-i Sâ’d, Tabakât, 5/37.
[17] Celeb: Koyun ve deve gibi mallar.
[18] İbn-i Hişâm, es-Sîre, 3/51.
[19] Attâr: Güzel kokular satan.
[20] İbnu’l-Esîr, Usdu’l-Gâbe, 7/270.
[21] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 8/300-301.
[22] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 8/290.
[23] İbn-i Mâce, Ticâret, 29; İbnu’l-Esîr, Usdu’l-Gâbe, 7/245.
[24] Vâkıdî, el-Meğâzî, 1/268-269; İbn-i Sâ’d, Tabakât, 8/412.
[25] Vâkıdî, el-Meğâzî, 1/241.
[26] Vâkıdî, el-Meğâzî, 3/902.
[27] Buhârî, Sahîh, 3/201, 204.
[28] Vâkıdî, el-Meğâzî, 1/314.
[29] İbn-i Şebbe, Târîh, 1/188-189.
[30] İbn-i Abdi’l-Ber, el-İstiâb, 4/384.
[31] Vâkıdî, el-Meğâzî, 2/685-688; İbn-i Sâ’d, Tabakât, 15/293.
[32] Ebû Yusuf, Kitâbu’l-Harac, 19-20.
[33] Vâkıdî, el-Meğâzî, 2/685, 686, 687, 688; İbn-i Abdi’l-Ber, el-İstiâb, 4/384; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/371; İbn-i Sâ’d, Tabakât, 2/114; İbn-i Şebbe, Târîh, 1/188-189.
[34] İktâ: Kesme, pay ayırma. Devlete âit toprağın ekip biçilmesi şartıyla bir kimseye verilmesi ve bunun karşılığında o kişiden vergi alınması sistemidir.
[35] İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/219; İbnu’l-Esîr, Usdu’l-Gabe, 7/5.
[36] Vâkıdî, el-Meğâzî, 2/697-699; İbn-i Hişâm, Sîre, 3/367.
[37] Vâkıdî, el-Meğâzî, 2/694; İbn-i Hişâm, Sîre, 3/366; İbn-i Sâ’d, Tabakât, 8/48.
[38] 1 vesk=165 litre veya 1 deve yükü; 1 sa’=2.75 litre. [5 vesk’ten azında zekât yoktur. (Buhârî, Zekât, 4, 32, 42, 56; Müslim, Zekât, 1, 3-6; Ebû Dâvûd, Zekât, 2)]
[39] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 2/116.
[40] Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/269; Buhârî, Nikâh, 63; İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/221; Kettânî, et-Terâtîb, 2/112.
[41] Gazve: Vicdân elçisi Muhammed’in ordunun başında bizzat katıldığı savaşlar/askerî harekât.
[42] Ahmed bin Hanbel, Fezâil, 1/334.
[43] İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/331; Kettânî, et-Terâtîb, 2/132.
[44] İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/240.
[45] Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/33; Buhârî, Ideyn, 3; Müslim, Sahih, 1/607, 610.
[46] Câhız, el-Heyevân, 5/487.
[47] Abdurrezzak, el-Musannef, 223-225.
[48] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 2/87.
[49] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 3/180.
[50] Buhârî, Salât, 64.
[51] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 8/128.
[52] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 1/367.
[53] İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/420.
[54] Buhârî, Nikâh, 80.
[55] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 7/182-183.
[56] İbn-i Sâ’d, Tabakât, 6/9.
[57] Buhârî, Sahîh, 2/188; Hac, 125.
[58] İmam Mâlik, Muvatta, 371.
[59] İbn-i Kuteybe, Uyûn, 4/102.
[60] İbn-i Kuteybe, el-Ma’ârif, 128.
[61] Mes’ûdî, Murûcu’z-Zeheb, 2/29.
[62] İmam Mâlik, Muvatta, 524.
[63] Taberî, Târîh, 2/611.
[64] Buhârî, Şehâdet, 4.
[65] Bakara, 282/Fe-in lem yekûnâ raculeyni fe-raculun ve’m-raetâni mimmen terzavne mine’ş-şuhedâi en tezille ihdâ-humâ fe-tuzekkira ihdâ-hume’l-uhrâ.
[66] Ahmed bin Hanbel, Müsned, 6/369; İbn-i Sâ’d, Tabakât, 2/272.
[67] İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/46.
[68] İbn-i Kesir, Tefsir, 4/354; Taberî, Tefsir, 28/78; İbn-i Şebbe, Târihu’l-Medîne, 3/1092-1093; İbn-i Abdi’r-Rabîh, el-Ikdu’l-Ferîd, 2/261; İbn-i Ebi’l-Hadîd, Şerhu Nehcu’l-Belâğa, 1/339.
[69] İbn-i Abdi’l-Ber, el-İstiâb, 4/328, 333.
[70] Tahrik: Harekete geçirme, hareket ettirme, kımıldatma, cinsel isteği uyandırma.
[71] Müslim, Sahih, 3/2098; İmam Mâlik, Muvatta, 479.