- 9. Zinâ Cezâsı
- 9. 1. Yüz Celde ve Teşhir Cezâsı
“Ey vicdân haberleri getiren Muhammed’in eşleri! İçinizden hanginiz apaçık biçimde kendi rızasıyla arasında yasal serbest cinsellik sözleşmesi olmayan kişilerle Muhammed’i aldatır, para karşılığında cinsel ilişkiye girer, tâciz ve tecâvüz ederek sınırı aşar ve norm dışına çıkarsa onun doyumsuzluğu, uyku özlemi, ağız tadını kaybetmesi, ruhunda kırbaç acısı hissetmesi, bunalıma girmesi, dayak yemiş gibi olması, mutsuzluğu, umutsuzluğu ve iç yanması başka kadınlara göre ikiye katlanır. Barış ve güven devrimine liderlik yapan Muhammed’e ihânet edenin başka kadınlara göre iki kat gözden düşmesi toplum vicdânında karşılığı olan bir durumdur.”[1] âyeti Peygamber eşlerini Peygamberi aldatmamaları konusunda uyarır. Âyet barışçı ve güven içinde yaşayan bir toplum inşâ etmek için mücadele veren bir öndere eş olan kadının ya ona verdiği söze uygun biçimde cinsel yaşam sürmesini ya da zımnen[2] ondan ayrılması gerektiğini söyleyerek eş aldatmaya karşı çıkar. Çünkü eş aldatmak zinâ eylemidir.
“Arasında yasal bir anlaşma ve serbest cinsellik sözleşmesi olmayan kişilerle para karşılığında cinsel ilişkiye giren, yani fâhişelik veya jigololuk yapan; tâciz ve tecâvüz ederek sınırı aşan, cinsellik ve birliktelik konusunda yazılı veya sözlü olarak sözleşilmiş kişiyi bir başkasıyla aldatarak norm dışına çıkan kadın ve erkeğin herbirine acı hissettirmeyecek biçimde yüz kere vurun. Yaşamın başka başka aşamalarda devam edeceğine, daha iyi günleri doğuracak değişim ve dönüşüm günlerinin geleceğine güven duyuyorsanız, kalitesiz yaşamın ardından kaliteli yaşamların geleceği konusunda şüpheniz yoksa; vicdân, sağduyu ve aklın egemen olmasını istiyorsanız bu cezayı gerçekleştirmekten sakınmayın. Onlara acı ve zarar vermeyecek yüz vuruş vururken barış, güven, özgürlük, adâlet, paylaşım ve dayanışmaya yürekten bağlı olanlar da hazır bulunsun. Böylece norm dışına çıkarak çirkin davranış sergileyenler kamu vicdânında cezalandırılsın.”[3] âyetinde celde kelimesinin geçmesiyle toplumsal ve psikolojik yönlerden kişilerin onurunu kırma ve teşhir[4] etme öne çıkarılmaktadır. Aralarında resmî nikâh veya serbest cinsel ilişki sözleşmesi olmadan cinsel ilişki kuranların yüz vuruş cezasına çarptırılması emri kişilere sopa yahut kırbaçla işkence edilmesi cezasına dönüştürülmemelidir. Bunun nedeni âyette geçen celde sözcüğüdür.
Celde, cilt ve deri demektir. Vücûdu saran deri veya tene cilt, deve yavrusunun yüzülmüş derisine celed; dayanıklı ve güçlü olmaya celud; derinin sertleşmesiyle oluşan güçlenmeye celîd/celd; sert araziye arzun celdetün, dövülmekten korkmayan at’a ferasun mecelled, vurulduğunda acı hissettirmeyen şeye mücelled, sertliğiyle deriye benzeyen kırağıya celîd denir.[5] Bu nedenle celde sadece deride acı hissettiren bir nesne[6] olup etkisi ciltten aşağıya inmeyen bir vuruşun adıdır.[7] Celde kişiyi bir şeye zorlama, zora koşma ve bu zorlamayı yaparken etkisi sadece deride kalıp kaslara geçmeyen bir vuruşla vurmadır.[8] Bu tarz iz bırakmayan ve kişiyi sarsmayan vuruş âletine de celde denir.[9] Buna göre morartmayan, kalıcı iz bırakmayan, ciddi bir acı vermeyen, cilde hafifçe dokunan vuruşa Araplar celde demişlerdir. Celdeye sopa, çubuk, kırbaç ve değnek gibi anlamlar verilmesi ve bunlarla kişilerin şiddetle cezalandırılması yaklaşımı uydurulmuş bir anlayıştır.
Arap toplumunda gelenek, töre ve yasaların onayladığı bir sözleşme (nikâh) olmadan cinsel ilişkiye giren erkek ve kadınların toplum önüne çıkarılarak acıtmadan ve bedenlerinde iz bırakmadan yüz vuruşla cezalandırılmaları meselenin bedensel acı vermek değil, toplumsal teşhir olduğunu gösterir. Kabîleciğin oldukça önemli olduğu, bireyin utanç duruma düşmesinin kabîleye fatura edildiği, bireyin diyetinin[10] kabîle tarafından ödendiği, kabîle gururunun her şeyin üstünde tutulduğu bir toplumda Yahûdîlerde olduğu gibi zinâ yapanı öldürmek teşhir etmekten daha hafif bir cezâdır. Bu nedenle Kur’an zinâ yapanları öldürmeyi değil, teşhir etmeyi öne çıkararak kabîlelerin iç disiplinini kendilerinin sağlamasını, cinsel ilişkilerin serbest cinsel ilişki kurma sözleşmesi çerçevesinde yaşanmasını, cinsel yaşama bir düzen getirilmesini, kadın ve erkek bedeninin karşılıklı hukûk ve sorumluluk içinde cinselliği tatmasını ister.
- 9. 2. Seksen Celde ve Teşhir Cezâsı
“Bedenini para karşılığı satmaktan uzak durup bir yuva kurmayı bekleyen, cinsel ihtiyacını toplumun onayladığı sözleşmeye göre karşılayan, kocası ve kabîlesi tarafından korunan ve sahiplenen, özgür veya köle olsa da evli olan kadınların serbest cinsellik anlaşması yapmadıkları erkeklerle cinsel ilişkiye girdiğine dâir iddiâ ortaya atanlar iddiâlarını dört tanıkla ispatlasınlar. Dört tanık getiremeyenlere kalıcı hasar bırakmayan, etkisi ciltle sınırlı olup kasa geçmeyen seksen vuruş cezası verin ve onların tanıklıklarını hiçbir zaman kabul etmeyin, onları güvenilmez ilan edin. Cinsel ihtiyacını toplumsal sözleşmeye veya ikili anlaşmaya uygun biçimde gidererek onurlu biçimde yaşayan kadınlara hak etmedikleri lafları atan, onlara söven ve onları sınır tanımaz fâhişeler olarak niteleyenler kedi görmüş şaşkın fareden farksız tiplerdir.”[11] âyetinde geçen remy atma, fırlatma temel anlamından hareketle ok atma veya taş fırlatma gibi bir eylemde bulunmadır. Ancak mecâzen birine sövmeyi, hakâret etmeyi ve çirkin söz söylemeyi kasteder. Belli bir yaş sınırını veya dönemi aşmak yahut yasak bir alana geçmek gibi bir durum anlatılılırken de remy sözcüğünden türemiş kelimeler kullanılır.
Âyete göre toplumsal normların içinde yaşayan; yasa, töre ve geleneğe uygun biçimde cinsel yaşam süren; bedenini satmayan kadınlara iftira atmanın cezası seksen vuruş ve toplumda güvenilmez kişi ilan edilmedir. Zaten bir kimse güvenilmez ilan edilince onun ticâret, tarım, arkadaşlık, akrabalık ve komşuluk gibi tüm işleri ters gider. Bu kişi onursuzluk, yalancılık ve iftiracılık damgaları yediğinde asla sevilmez. Arap toplumunda bir kimsenin bu duruma düşmesi tüm kabîlesinin onurunu çiğneme olduğundan hiç kimse dört tanık getiremeyeceği bir lafı ortaya atamaz. Çünkü kabîlenin korunma ve yaşamanın olmazsa olmaz sığınak olduğu bir kültür evreninde kabîleden atılmak veya kabîle şerefini ezdirmek kimsenin tercihi olamaz.
İftiracı birine teşhir edilme cezası verilmesi tamamen yerel ve tarihsel bir cezalandırmadır. Burada iftira, yalancılık ve ispatı yapılamayacak bir konuda laf çıkarmanın cezası kendi koşullarında oldukça ağır biçimde cezalandırılıyor. Zira Arap toplumunda kabîle şerefinden daha üstün bir değer yoktu. Araplar cömertlikten av ve kahramanlığa, şiir söylemekten hitâbet yarışına kadar her şeyde öncelikle kabîle onuruna göre davranırdı. Öyle ki Müslüman olmayan Haşim oğulları bile Peygamber ve onun devrimci arkadaşlarına Mekke’de ambargo uygulandığında el altından yardım etmişlerdi.
- 9. 3. Eşlerin Birbirini Yasak Cinsel İlişkiyle Suçlaması
Bir kocanın kendi karısını başka bir erkekle cinsel ilişkiye girerken gördüğünü, ancak tanık gösteremeyeceğini söyledikten sonra dört defa “Karımı başka bir erkekle cinsel ilişki içinde gördüm.” dedikten sonra beşincisinde “Yalan söylüyorsam Tanrı’nın lâneti üstüme olsun.” demesi karşısında kadının da dört kez “Tanrı şâhidim ki kocam yalan söylüyor.” dedikten sonra beşincisinde “Yalan söylüyorsam Tanrı’nın lâneti üstüme olsun.” demesiyle koca iftira atma, kadın zinâ etme cezasından kurtulur, ancak çiftler ayrılır. Aynı durum kocasını başka bir kadınla gördüğünü iddiâ eden kadın için de geçerlidir.[12]
Kur’ân’ın indiği çağlarda Arap toplumunda bu tarz bir öz tanıklık konuşması kabul edilir bir uygulamaydı. Kur’an âile içi bir meseleyi bile toplumun kabul gördüğü yönteme havale ederek cezalandırmalarda yerel değerleri dikkate aldığını gösterir. Ayrıca söze dayalı bir beyandan sonra işin araştırılmaması ve tarafların ayrılarak konunun kapatılması rızaya dayalı ancak gelenek ve yasaya aykırı cinsel ilişki konusunda Kur’ân’ın öldürücü ve işkenceci yöntemleri tercih etmediğini de gösterir.
Günümüz koşullarında erkek ve kadının yasak cinsel ilişki kurduğu kamera kaydıyla ortaya çıkartılabileceği için bu tür bir olay rahatça ispatlanır. Bu durumda eşler boşanır, mağdur tarafa tazminât ödetilir, eşine verdiği bağlılık ve güven sözünü çiğneyen kişi teşhir edilir ve mahkeme aldatılan tarafın haklarını koruyan önlemler alır. Fakat yasa dışı yolla veya ikili sözleşmeye ihanet ederek cinsel doyum gerçekleştiren kişi taşlanmaz, sopalanmaz, öldürülmez ve işkenceye uğratılmaz.
Kur’ân zinâyı tâciz, tecâvüz, aldatma, para veya maddi bir kazanç elde etmek için serbest ilişki sözleşmesi (nikâh, bağlılık ve güven anlaşması) olmayan biriyle cinsel ilişki kurma biçiminde belirler. Ancak Yahûdîlik, Hristiyanlık, Alevîlik ve eski Türk kültürü ile günümüz yasalarında zinâ sadece resmî evlilik dışı cinsel ilişki biçiminde tanımlanır.
Rızaya dayalı yasak cinsel ilişki ve aldatma ile tâciz veya tecâvüzün cezası aynı olmaz. Özellikle tâciz veya tecâvüz başkasının mahrem[13] alanına zorla girme ve zorla yararlanma olduğundan bunların cezası insan hakları kapsamına girmektedir.
- 9. 4. Alevîlikte Nikâhsız İlişki Cezası
İmam Cafer-i Sadık Buyruğu’nda toplumun kabul etmediği cinsel ilişki kesinlikle yasaklanır.[14] Nikâhsız cinsel ilişki Alevilerde çok ağır bir suç kabul edilir. Nikâhsız cinsel ilişki kuran kişi düşkün ilan edilir ve toplumdan dışlanır. Bu bağlamda şöyle bir olay yaşanmıştır:
Burdur’un Yeşilova ilçesinde Şeref İpek adlı bir Alevî yurttaş, zinâ iftirasına uğradığını ve bu nedenle Dede tarafından Cemevi’ne dört yıl alınmama cezasına çarptırıldığını mahkemeye verir. Mahkeme yargılama sonunda Şeref İpek’i haklı çıkarır, Dede’ye de 87 gün hapis ve 1740 TL para cezası verir.[15]
Tahtacı Alevîleri zinâ edeni yakar. Mersin Tahtacılarından bir erkek, nikâhsız biriyle cinsel ilişki kurduğu için oğulları tarafından çam ağacına bağlanarak yakılmıştır.[16] Çepni Alevîsi olan Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Sofular Köyü’nde nikâhsız cinsel ilişkiye giren bir kadın tüfekle vurularak öldürülmüştür.[17]
- 9. 5. Yahûdîlik ve Hristiyanlıkta Nikâhsız Cinsel İlişki Cezası
Para veya maddi çıkar karşılığında cinsel ilişkiye girenlerin, eşini veya partnerini aldatanların kırbaçlanması, sopalanması söz konusu değildir. Rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kuranların taşlanarak öldürülmesi (recm) ise Yahûdîlerden Araplara geçmiş bir cinâyet eylemidir.[18] Sünnî ve Şiî fıkıhtaki recm hükümleri Kur’ân’dan değil, câhiliye Araplarından ve Yahûdî fıkhından İslâm’a taşınmıştır.
Yahûdîlikte kadın erkeğin özel mülkü olarak kabûl edildiği için kadınla yasak cinsellik özel mülke izinsiz girme gibi düşünülür.[19] Bu nedenle sadece evli kadınla değil nişanlı kızla da karşılıklı rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kuran kişi öldürülür.[20] Yahûdîler töre, yasa ve geleneklere uygun olmayacak biçimde cinsellik yaşayanları hem kirli kabul eder hem de puta tapanlar gibi aşağılar.[21]
Hristiyanlıkta kişinin evlilik dışı cinsel birliktelik yaşaması yasaktır. Ancak İncil’de onaylanmayan cinsel birliktelik yoz ilişki olarak belirtilirken bir ceza verilmez.[22]
- 9. 6. Türklerde Yasak Cinsel İlişki Cezâsı
Oğuzlarda rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kurmak hoş karşılanmazdı. Rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kuran kişi ortasından iki parçaya bölünerek öldürülürdü. İdil Bulgarlarında erkekler ve kadınlar birbirlerinden kaçmazlar ve hatta nehirde beraber yıkanırlardı. Ama buna rağmen biri rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kurduğunda yere dört kazık çakılır, kişinin elleri ve ayakları bu kazıklara bağlanır, sonra o kişi boynundan başlayıp uyluklarına kadar iki parçaya bölünürdü. Hırsızlık veya oğlancılık yapanlar da aynı yöntemle öldürülürdü.[23]
Oğuzlar ile İdil Bulgarlarının bu tarz bir ölüm hükmü insanlıkla örtüştürülemez. “Öldürürken bile güzel öldürün.”[24] diyen Peygamber en çirkef ve en zâlim kişinin bile zulmedilerek öldürülmesine karşıdır. Güzel öldürmek; işkencesiz, onur kırmadan, insanlığı ayaklar altına almadan öldürmektir.
- Alaeddin Keykubad ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemlerinde başmimarlık ve devlet görevleri üstlenmiş olan Sâdeddin Köpek, II. Gıyâseddin Keyhüsrev’den aldığı emirle Ankara’ya giderken Akşehir’de bir kadın şarkıcıyla rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kuran Tâceddin Pervâne’yi zincire vurup Ankara meydanına getirtir ve burada göbeğine kadar toprağa gömülen Pervane, halk tarafından taşlanarak öldürülür.[25] Bu eylem katıksız bir Tevrat uygulamasıdır. Ancak Kur’ân’ın cezâ uygulaması diye yaygınlaşmıştır.
Memlük Sultanı Kansu Gavri Döneminde, rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kurmanın cezası taşlanarak öldürülmekti.[26] Bu da İslâm adına Yahûdî şeriatını uygulamadır.
İkinci Bayezid’in Umumi Kanunnamesi’ne göre rızaya dayalı yasak cinsel birliktelik yaşayanlar idam edilir. Bu cezâ Kur’ânla çelişse de en azından işkencesiz bir ölüm olmasıyla Oğuzlar ile İdil Bulgarlarından daha vicdânlı bir öldürmedir.
Fatih’in Umumi Kanunnamesi’ne göre rızaya dayalı yasak cinsel birliktelik yaşayanların 1.000 akçesi varsa 300 akçesi alınır, zinâ edenin serveti oranında akçe alma cezası verilir. Ayrıca rızaya dayalı yasak cinsel birliktelik yaşayana kadı dayak attıysa kişi yediği dayak sayısınca da para cezasına çarptırılır. Ama rızaya dayalı yasak cinsel birliktelik yaşayan öldürülmez ve taşlanmaz.
Yavuz Selim Kanunnamesi’ne göre rızaya dayalı yasak cinsel birliktelik kuran evliyse ve 1.000 akçelik serveti varsa 400 akçesini ödeyerek cezadan kurtulur.
Kanûnî’nin Zülkadir Kanunnamesi’ne göre rızaya dayalı yasak cinsel ilişkiye giren öldürülür. Kânûnî’nin sadrazamı Lütfi Paşa rızaya dayalı yasak cinsel ilişkiye giren bir kadının cinsel organını dağlayınca kadın acıya dayanamaz ve ölür. Bunun üzerine Kânûnî’nin kız kardeşi de olan Lütfi Paşa’nın karısı verdiği emirle Paşa’ya dayak attırır. Padişah da onu kardeşinden boşatıp Dimetoka’ya sürgün eder. Kânûnî, kendisi Tevrat hükmünü uygularken başka bir zalimlik yapan Lütfi Paşa’ya karşı doğru davranmıştır.
Abdülmecid’in 1858’de çıkarttığı Ceza Kanunu’na göre rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kuran kadın 3 aydan az ve 2 yıldan fazla olmamak üzere hapsedilir. Ama rızaya dayalı yasak cinsel ilişki kurmayı ahlâk haline getiren kadınlar şehirden sürülür, ancak sürgün edilen kadının kocası sürülen karısını affeder ve karılığa kabul ederse kadının sürgün cezası kaldırılır. Bu dönemde yasak cinsel ilişki kuran kişi öldürülmez, ama sürgün cezasına çarptırılır.[27]
- 9. 7. Batı’da Tâciz ve Tecâvüz Cezâsı
Tâciz ve tecâvüz insan hakkını zorla çiğnemek ve insan onurunu zedelemek olduğundan tâcizci ve tecâvüzcüyü cezalandırırken mağdurun hakkını alacak biçimde bir ceza takdir edilmelidir. Kur’an kendi çağında kendi sosyolojisinde fuhşun tüm türlerinde 80 ve 100 hafif vuruş ile kişinin teşhir edilmesi yöntemleriyle kabîle asabiyesinin[28] engelleyici gücünü harekete geçirmek istemiştir. Kur’ân’daki tüm cezalar yerel, bölgesel, kültürel ve tarihseldir. Kur’ân’ın cezaları tüm zamanları kapsamaz, ancak yasakları tarihsel koşullar dikkate alınarak sürdürülür. Kur’ân tâciz, tecâvüz ile aldatma, yasak cinsellik ve sözleşmeyi çiğneyen cinsel ilişkiyi bitirmek isterken toplum kültüründe karşılığı olan cezaların verilmesini öne çıkararak cezanın toplumda bir düzen kurma aracına dönüşmesini amaçlar. Ancak her toplum ve her çağın algısında ceza farklı biçimlere evrileceği için yasak ve serbestlik alanı pek değişmemekle birlikte ceza yöntem ve süreleri daima değişken olur. Örneğin II. Bayezid’in Umumi Kanunnamesi’ne göre tecavüzcünün cinsel organı kesilir ve tecavüz ettiği kadın ile evlendirildiyse boşatılır, sakalı kesilir ve iyice dayaktan geçirilirdi. İlkelerin sâbit kalmakla birlikte cezâ ve ödüllerin değişkenliğine din dilinde “sâbit din, dinamik şeriat” denir.
Günümüz Türkiye koşullarında ve 2023’ün sosyolojisinde tâciz ve tecâvüze mağdurun hakkını alacak nitelikte cezalar belirleyerek insan hakkına hizmet etmiş oluruz. Bu konuda dünyadaki uygulamalar oldukça dikkat çekicidir:
Avrupa’da Kuzey İrlanda, İskoçya, İngiltere, Galler, Belçika, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Lüksemburg, İzlanda, İrlanda, İsveç ve Almanya tecâvüzü rızasız cinsel ilişki olarak tanımlar.[29]
Hırvatistan tecavüz suçuna 10 yıl ceza verirken kişinin rızası olmadan cinsel ilişkiye zorlanmasını tecâvüz saymadığından bu tür zorbalığa da en fazla 5 yıl hapis cezası verir.[30]
Tecavüzcüye ABD’nin Kalifornia, Florida, Georgia, Louisiana, Montana, Oregon, Teksas ve Wisconsin eyâletlerinde hadım etme[31] cezası uygulanır.
Belçika’da 16 yaşından küçük çocuğa tecavüz eden 15-20 yıl arasında cezalandırılır; eğer çocuk 10 yaşından ufaksa 20-30 yıl arasında hapis cezası verilir.
Fransa’da çocuk tâcizcisine 5 yıl hapis ve 75 bin euro para cezası verilir.
Almanya’da 14 yaşını tamamlamamış çocuğa tecâvüz 6 aydan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılır.
İspanya’da 16 yaşından küçüğe tecavüzün cezası 2-6 yıl arasında hapis cezasıdır. Tecâvüz şiddet ve korkutma ile yapılmışsa ceza 5-10 yıl arasında takdir edilir.
İngiltere’de 13 yaşından küçük çocuğa tecavüz eden ömür boyu hapse çarptırılır. 13 yaşından küçüğü tâciz edene 6 aydan 14 yıla kadar hapis cezası verilir.
Hollanda’da rızasız her türlü cinsel eylem tecâvüz olarak kabul edilir ve tecâvüzcüye 4-9 yıl arasında hapis cezası verilir. Tecâvüz şiddet, baskı veya tehditle yapılmışsa bu durumda hapis cezası 12 yıla kadar çıkar.[32]
İsviçre’de 16 yaşından küçük birine tecavüz edene 5 yıla kadar ceza verilir.[33]
Rusya’da çocuklara tecâvüz eden bir papaz 21 yıl hapse çarptırıldı. Ayrıca Rus cezâ hukûkunda tecâvüze uğrayan veya tecâvüzle karşı karşıya kalan bir kadın tecâvüzcüyü yaraladığı veya öldürdüğünde asla cezâ almaz.[34]
Yunanistan’da tecâvüz “rızasız cinsel ilişki” olarak tanımlanır ve cezası 10 yıla kadar verilir.[35]
Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesine göre tecavüzcüye 5-10 yıl arasında hapis cezası verilirken tâcizci 2-5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılır.[36]
devam edecek…
______________________________________________________
[1] Ahzâb, 30/Yâ nisâe’n-nebiyyi men ye’ti min-kunne bi-fâhişe(tin) mubeyyine(tin) yuzâ’af lehe’l-’azâbu zi’feyn(i) ve kâne zâlike ‘ale’l-lâhi yesîr(an)
[2] Zımnen: Üstü örtülü, kapalı biçimde, dolaylı yoldan. (Bu kelimenin zıttı “açık, kolay anlaşılır, belirgin, belli” anlamlarına gelen sarih sözcüğüdür.)
[3] Nûr, 2/Ez-zâniyetu ve’z-zânî fe’c-lidû kulle vâhidin min-humâ miete celde(tin) velâ te’huz-kum bi-himâ re’fetun fî dîni’l-lâhi in kun-tum tu’minûne bi’l-lâhi ve’l-yevmi’l-âhir(i) ve’l-yeşhed ‘azâbe-humâ tâifetun mine’l-mu’minîn(e)
[4] Teşhir: Kılıcı kınından çıkarıp gösterme, göz önüne serme, gösterme, sergi serip ilân etme, sergileme.
[5] Râğıp el-İsfehânî, el-Müfredât, çeviren ve notlandıran: Yusuf Türker, C-L-D Maddesi, Pınar Yayınları, İstanbul, 2007.
[6] Edip Yüksel, Mesaj Kur’an Çevirisi, 24: 002 Açıklaması, 14. Baskı, Ozan Yayıncılık, İstanbul, 2016.
[7] Mehmet Okuyan, Kuran Meal Tefsir, Nur 2. Âyetin 1 Nolu Dipnotu, Haliç Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2021.
[8] İbn-i Fâris, Mu’cem-u Mekâyîsu’l-Luğa, C-L-D Mad.
[9] Mustafa İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur’ân, Nur 2. Âyetin 3 Nolu Dipnotu, Düşün Yayınları, İstanbul, 2014.
[10] Diyet: Birini öldüren veya yaralayandan alınıp ölenin mîrasçılarına veya yaralanan kişiye verilen para yâhut mal, kan parası, kâtilin maktül tarafına vereceği para cezâsı.
[11] Nûr, 4/Ve’l-lezîne yermûne’l-muhsanâti sümme lem ye’tû bi-erbe’ati şuhedâe fe’c-lidû-hum semânîne celdeten velâ tegbelû lehum şehâdeten ebed(en) ve ulâike humu’l-fâsigûn(e)
[12] Nûr, 6-9/Ve’l-lezîne yermûne ezvâce-hum ve lem yekun lehum şuhedâu illâ enfusu-hum fe-şehâdetu ehadi-him erba’u şehâdâtin bi’l-lâhi inne-hu lemine’s-sâdigîn(e) ve’l-hâmisetu enne la’neta’l-lâhi ‘aleyhi in kâne mine’l-kâzibîn(e) ve yedrau ‘anh’l-’azâbe en teşhede erba’a şehâdâtin bi’l-lâhi inne-hu lemine’l-kâzibîn(e) ve’l-hâmisete enne ğadaba’l-lâhi ‘aleyhâ in kâne mine’s-sâdigîn(e).
[13] Mahrem: Yasaklanmış, yasaklanan, haram edilen, helâl olmayan, özel alan olup kamusal olmadığı için girilmesi ve yararlanılması yasak olan. (Tam tersi duruma nâ-mahrem denir.)
[14] https://www.uludivan.de/Alevi hukuku ve düşkünlük/Seyyid Hakkı.
[15] https://www.haberturk.com/yasam/haber/530031-alevi-hukuku-yargidan-dondu/07.07.2010.
[16] Besim Atalay, Bektaşilik ve Edebiyatı, Ant Yayınları, İstanbul, 1991.
[17] Orhan Yılmaz, Alevilikte Eski Türk Dini (Göktanrı İnancı) Ve Şamanizmin Etkileri, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, 1. Cilt, 4. Say, Aralık 2014.
[18] Kitabı Mukaddes, Tevrat, Tesniye 22: 20-21, Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul, 1997.
[19] Kadın erkeğe özel mülk olması anlayışı sözde İslâmî mezheplere de geçmiştir.
[20] Kitabı Mukaddes, Tevrat, Tesniye 22: 23-24; Levililer 20: 10, Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul, 1997.
[21] Kitabı Mukaddes, Tevrat, Levililer 18: 20; Yeremya 3; Hoşea 1-3, Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul, 1997.
[22] Kitabı Mukaddes, İncil, Matta 5: 27-28, Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul, 1997.
[23] Ramazan Şeşen, İbn Fadlan Seyahatnamesi, Bedir Yayınları, İstanbul, 1975.
[24] Müslim, Sayd 57, (1955), Tirmizi, Diyat 14, (1409), Ebu Davud, Edahi 12, (2815), Nesai, Dahaya 22, (7, 227), İbnu Mace, Zebaih 3, (3170).
[25] Anadolu Selçuki Devleti Tarihi (İbni Bibi’nin Farsça Muhtasar Selçuknamesinden) (Daktilo yazısı), çeviren: M. Nuri Gençosman, Uzluk Basımevi, Ankara, 1941; Tülay Metin, Türkiye Selçuklu Şehirlerinde Meydan Kültürü, Tarih İncelemeleri Dergisi, 1. Sayı, 28. Cilt, s. 209-222, 1 Haziran 2013.
[26] Cüneyt Kanat, Ortaçağ Türk Devletlerinde Suç ve Ceza, Küre Yayınları, İstanbul, 2017.
[27] Murat Bardakçı, İşte Eskiden Zinaya Verdiğimiz Cezalar, www.hurriyet.com.tr/ 12 Eylül 2004.
[28] Asabiye: Damar, damarcılık, gözü kapalı taraftarlık, tam bağlılıkla yandaşlık, akrabacılık, fanatik taraftarlık, haklı haksız demeden inadına savunmak/reddetmek, körü körüne bağlılık, kabîlecilik, soyculuk, boyculuk.
[29] https://tr.euronews.com/2020/07/09/rizasiz-cinsel-iliski-tecavuz-avrupa-tecavuz-taciz-mahkeme-dava-yargi
[30] https://www.amnesty.org.tr/Avrupa’nın dört bir yanında kadınlar çağ dışı tecavüz yasalarıyla yüzüstü bırakılıyor/25 Kasım 2018.
[31] Hadım: Ameliyatla erkeğin erkeklik fonksiyonlarının sona erdirilmesi.
[32] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya/8 Mart 2021.
[33] yeniakit.com.tr/Dünya Cinsel İstismarı Nasıl Cezalandırıyor/2018-07-05.
[34] https://www.ntv.com.tr/dunya/rusyada-yeni-tecavuz-yasasi-onaylandi/29.04.2019.
[35] https://bianet.org/bianet/nefret-soylemi/209875-yunanistan-da-tecavuz-yasasi-degisti/28 Haziran 2019.
[36] https://www.tahanci.av.tr/cinsel-saldiri-tecavuz-sucu.