Ah biz ütopyacılar o zaman öncelikle yürümeyen şeylerle sormaya başlayalım. Madem bir ya da iki kooperatif yürümüyor diye ondan ve birlikte bir şey yapmaktan vazgeçiyorsanız mesela neden kapitalist şirketten bahsetmiyorsunuz?
Metin Yeğin
Bir çok kez söylediğimiz gibi devlet ve şürekası ya da başka bir taraftan adlandırma ile kapitalizmin bu kadar alçakça, eşitsiz, adaletsiz ve saçma olmasına rağmen, sürebilmesinin nedeni silahları, bombaları, orduları, polisleri filan olması değil düşünsel hegemonyasıdır.
Bu hegemonya özellikle ‘kapitalist pazar-piyasaya ilişkin o kadar kabul edilmiş ve vazgeçilmez durumdadır ki bir çok ‘sol’ bile ‘piyasa’dan ve ‘serbest pazar’ ekonomisinden başka bir çözüm olmadığı kanısındadır. Bu yüzden bir çok şeyde olduğu gibi ve daha fazla ‘ekonomi’ konusunda bizim söylediklerimiz çok yaygın bir kesim tarafından çok sevilen, ‘güzel’ ama ‘ütopik’tir. ‘Denenmiştir ve olmuyordur.’
Herkes hemen kendi gençliğinde ya da çevresinde kurulmaya çalışılan ya da yürütülemeyen mesela bir kooperatif çalışmasından bahsederek bu ‘çok güzel’ ama ‘bu insanlarla da olmuyor’ örneklerini anlatmaya başlar ve ‘keşke’ ile bitirir….
Ah biz ütopyacılar o zaman öncelikle yürümeyen şeylerle sormaya başlayalım. Madem bir ya da iki kooperatif yürümüyor diye ondan ve birlikte bir şey yapmaktan vazgeçiyorsanız mesela neden kapitalist şirketten bahsetmiyorsunuz? Ben de size binlerce, binlerce yürümeyen, batan kapitalist şirket örneği gösteriyim, peki neden bu kadar batan kapitalist şirket, işletme varken siz ondan vaz geçmiyorsunuz? Sadece küçük kapitalist şirketler değil kocaman holdingler sayayım, dünyanın en büyük bankalarının nasıl battığını anlatıyım, iflas eden şehirleri sayayım, her şey bir yana iflas eden ülkeleri peş peşe sıralayayım ve peki o zaman birkaç batmış kooperatif örneğini sayarak vazgeçenler neden kapitalist şirketlerden, kapitalist bankalardan ve nihayetinde kapitalist sistemden vazgeçmiyorsunuz?
Dostoyevski’nin dediği gibi ‘Kumar gelirinin ticaret gelirinden ne farkı var? Özellikle kapitalist sistemde bu kumara siz ekonomi demiyor musunuz ? Mesela koca bir rulet masası olan borsada kazananlar, eğer istatistik veriler, kârlılık ve verim hesapları, koca koca laflarla mesela ‘iktisadi parametre’ler ile kazanıyorlarsa, bu bir rulet masası etrafında dolaşıp kaç kere kırmızıya, siyaha, teke ve çifte geldiğini hesaplayarak, kağıda yazan ve buna göre oynayanlardan ne farkı vardır bu kazanların? Ve bir çok zaman borsada, pardon rulette dolaşan top ‘zero’ya gelip hepsini kasa topluyorsa, bu ekonomi ‘kumardan’ başka nedir?
O zaman biz kendi ütopyamıza! geri dönelim. Bu hegemonyayı kırmak için öncelikle onların oyun kurallarının dışına çıkmak zorundayız. Mesela ‘kârlılık ve verim’ üzerinden ekonomi tartışmaya başladığınızda zaten baştan kaybetmiş olursunuz. Çünkü basit bir anlatımla çok ‘kâr’ etmek için çok sömürmek zorundasınızdır ve çok fazla ‘verim’ elde etmek istiyorsanız toprağın canını çıkarmanız gerekir. Bu basit, bir hiçbir şey yoktan var olmaz kuralının diğer yönüdür yani çalmaz ve talan etmezseniz sermayeniz olmaz. O zaman ‘ekonomi’ tartışmasının temeline ‘hayat zamanı’nı koymalıdır. Yani bir iş bize ne kadar kâr getirecek değil, ‘hayat zamanımızdan’ ne kadar çalacaktır? diye sormalı. Çünkü bu dünyada mutlak sınırlı olan temel şey, zamandır. Bu yüzden eğer 80 yaşınıza kadar yaşıyorsanız, modern zamanda bunun beşte birini, 16 yılını yola, 8 yılını okula, 10-12 yılını çalışmaya harcıyorsanız ‘kârlı ve verimli’ olsanız ne yazar (ilk a’yı uzatarak okuyun) olmasanız ne yazar.
Bu yazdığım hesaplar ‘kemiksizdir’ Yani net, çalışma saatlerinin, okul saatlerinin toplanarak yıllara çevrilmesidir. Yani bu mudur yani öve öve bitiremedikleri muassır medeniyet seviyesi?
Bu mudur hayat?