Birleşmiş Milletler aldığı son kararla, Lübnan’da büyük bir güce sahip olan Hizbullah’ı silahsızlandırmaya çalışacak.
2006 yılındaki savaşta İsrail’e karşı direnişi ile hatırlanan Lübnan Hizbullah’ı, ülke siyasetinde önemli bir konuma sahip. Ocak ayındaki siyasi krizden sonra Hizbullah’ın desteklediği Necip Mikati başbakan olmuştu. Birleşmiş Milletler ise 2004 yılında adlığı 1559 numaralı kararı tekrar yürürlüğe koyup, Hizbullah’ın silahlı gücünü kırmak istiyor.
Bush ve Chirac’ın fikriydi
1559 numaralı karar Fransa ve ABD’nin önerisi üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne gelmişti. Eski Başbakan Refik Hariri suikasti ve İsrail’in işgalinden çok önce geçen bu kararda, Lübnan’daki siyasi unsurların silahsızlandırılması, Suriye ile sınırın belirginleştirilmesi ve gerekirse barış gücü gönderilmesi yer alıyordu.
Kararın tekrar gündeme geliş sebebini anlatan BM Sözcüsü Farhan Haq “Genel Sekreterlik olarak, Lübnan’daki siyasal gelişmelerin önünü açmak için silahlı grupların –başta Hizbullah olmak üzere- silahsızlandırılması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Hizbullah izin vermeyecek
Kararın tekrar gündeme taşınması üzerine Hizbullah’tan sert tepki geldi. Kararı ‘haksız ve önyargılı’ olarak niteleyen Hizbullah sözcüleri, raporu hazırlayan Birleşmiş Milletler Ortadoğu Özel Temsilcisi Terje Roed-Larsen’ hedef alarak “Roed-Larsen, Siyonist sistemin uluslararası bir memuru olduğunu, Arap halkına ve direnişine olan kinini açıkça göstermiştir” dediler.
Hizbullah’ın silahlı gücü İsrail’in 2006 yılındaki işgal girişimi sırasında görüldüğü gibi Lübnan’ın bu tür saldırılara karşı kendisini koruyabilmesi açısından önem taşıyor. Lübnan ordusunun İsrail’i durduracak kapasiteden yoksun olduğu ve ülkedeki siyasi iradenin bu konuda hevessiz olduğu bir durumunda Hizbullah’ın direniş hareketi işgali engellemişti.
Güney Lübnan’daki silahlı direniş nedeniyle çekilmek zorunda kalan İsrail de Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını istiyor.
Sol