Dünya yeni bir krizin içinde.
Krize sağduyuyla yaklaşılmazsa, özellikle ABD Senatosu ve AB sorumlulukla bu krizin çözümünde Trump’ı dizginlemezse, Ortadoğu bahanesiyle uzun ve yıkıcı yeni bir savaşı kucağımızda bulabiliriz.
Böyle bir savaş, telafisi mümkün olmayan yeni bir yıkımın nedeni olur ve dünyayı çok yorar.
∗∗∗
İsrail’in “haydut devlet” olarak Gazze’de Filistinlilere karşı başlattığı soykırım vahşetini oluşturan mezalimi daha da yayarak, Suriye ve Lübnan’dan sonra İran’a da saldırmasının nedeni, uluslararası örgütleri besleyen emperyalistlerin oluşturduğu tatmin edilemeyen çıkar isteğidir.
∗∗∗
Çok önceden hazırlıklarını yapan İsrail, İran’ın en yetkili sivil ve askeri yöneticilerini, İran’da yaşayan, çıkarları için ülkesine ihanet eden işbirlikçilere öldürttü.
İsrail’in adım adım uyguladığı yayılma politikasını, ABD desteği ve koruması altında yaptığını biliyoruz.
∗∗∗
Ancak İran’ın karşı duruşu, İsrail’in “vur kaç” stratejisinin yeterince başarılı olmasını önlüyor. Aylar boyunca elinde hiçbir güç olamayan Filistinlileri rahatça öldüren İsrailliler, şimdi ölüyor ve ağır yıkımla karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle, İran’dan kurtulmak için ABD’yi kışkırtmaya çalışıyor ve bir dağın derinliklerinde kurulmuş olan FORDO uranyum zenginleştirme tesisini yok etmek için dünyada hiç kullanılmayan ve de sadece ABD’nin elinde olan bombanın verilmesini istiyor.
Bu bomba, ABD’ye ait GBU-57A/B Massive Ordnance Penetrator’dür ve dünyanın en büyük nükleer olmayan “sığınak delici” bombasıdır.
Ancak ABD yazıyı kaleme aldığım ana kadar İsrail’e bu bombayı vermedi.
∗∗∗
Her ne kadar Trump ilginç bir kişilik taşıyorsa da ABD’de “bizde olduğu gibi ucube tek adam” rejimi yok.
Trump’a gelene kadar, Temsilciler Meclisi, Senatosu, Yüksek yargı kurumları, Pentagon’u, kısaca yasaları, yönetmelikler ve uyguladıkları gelenekleri var.
Yani ABD’de “yaptım oldu, verdim gitti” denilemez.
Yine de emperyalistler için beklenen çıkar, ulaşılmak istenen hedef, her şeyin önünde gelir.
∗∗∗
Nitekim usta tüccar Trump, Arap aşiret Devletçiklerine sattığı silahların parasını daha da arttırmak için İsrail’i kullanmaya devam edecek.
İnsanlık için büyük yara açacak bu kirli savaş, insan ölümleri ve doğa katliamlarına neden olacak.
∗∗∗
Hatırlayacaksınız, 4 Nisan 1949’da kurulan ve 32 ülkeden oluşan NATO, yıllardır dünyada caydırıcı güç olarak görev yapıyor.
2022 yılında Madrid’de yapılan NATO zirvesinde paradigma değişikliği yapılarak önceden ortak olarak anılan
Rusya ile son dönemin hızlı gelişen ülkesi olan Çin’in dünya için “en büyük tehdit” olduğunu kayıtlarına geçirmişlerdi.
Özellikle üyelerini korumayı öncelen bu yapıya “Ukrayna/Rusya” savaşı nedeniyle son olarak, korunmasını istedikleri İsveç ve Finlandiya’yı da NATO’ya aldılar.
Ayrıca NATO, 2010 konseptiyle birlikte artık yalnızca Avrupa-Atlantik’e odaklı bir ittifak olmaktan çıkıp, küresel rolü olduğunu açıklamış, hedefleri arasına, “siber güvenlik, küresel terörizm, kitle imha silahlarının yayılması” gibi tehditlerin de önlemesine yer vermişti.
∗∗∗
İsrail’in saldırganlığıyla Türkiye ve halkımız çok tedirgin oldu.
Birinci nedeni, ülkede iktidar olan Siyasal İslamcı iktidar.
AKP iktidarına yurttaşlarımız güvenmiyor.
Çünkü, laik demokratik sosyal hukuk devletinin tüm kurumlarını ya yok etti ya da yapısını değiştirdi.
Hak, özgürlük ve anayasal düzen ortadan kalktı.
Böyle olunca iktidarın anayasal egemenliği de yok oldu.
Anayasa, yasa ve genel kurallara uymayan, yasama, yargı erklerini tanımayan bir güç ortaya çıktı.
Kendisine muhalefet eden herkesi ve her siyasi görüşü, partiyi, derneği, STK’yı, üreteni, dürüst ve ahlaklı olanı, özellikle genç ve kadınlarla emeklerinin karşılığını isteyen emekçileri ve de emeklileri korkutarak sindirmeye çalışıyor.
İktidarın yargı sopasını sürekli kullanması, ülkede can ve mal güvencesini ortadan kaldırdı.
İkinci neden ise TSK’nın yapısı, misyonu ve vizyonunun değiştirilmiş olması.
Bu yapı, düşmanı caydırıcı bir güç olmaktan çıktığı için halkımıza güven veremiyor.
∗∗∗
Yurttaşların güvenliğini, geleceğini, zenginliğini, refahını ve mutluluğunu değil, eş başkanı olduğu BOP ve işbirlikçi yandaşlarını düşünen bir anlayış, ülkede hüküm sürüyor.
Kısaca, ülkeyi, insanları, doğayı, ormanı, günlük işleri ve siyasi yönetimi yani idareyi, hayatın akışına bırakmış ama kişisel çıkarlarından hiç taviz vermeyen bu zihniyet, yanı başımızdaki İsrail/İran çatışmasına kafa dahi yormuyor.
“Mış” gibi yapıyor…
Bu durum ülkeyi sıkıyor, halkı tedirgin ediyor.
∗∗∗
Yaşanan kirli savaş Türkiye’ye, iktidar isterse ya da bilerek yanlış yaparsa sıçrar.
İç Cephenin güçlenmesini sağlamak evet şimdi çok gerekli.
Ancak, bu iç cephe birlikteliği, barışın varlığını ve birlik olmanın gereği olan laik demokratik hukuk devletinin bağımsızlığıyla oluşur.
Bir de, gerçek yurt sevgisi olanlarla yol yürünerek gerçekleşir.
Bugün hüküm süren yönetim anlayışıyla da olmaz.
Yani, erken seçimin yapılıp yapılmaması, artık beka sorunu haline gelmiştir.
