Tam 1 yıl önce Batuhan A. gemisinde 6 kişinin hayatını kaybettiği iş cinayeti, sektördeki yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne serdi. Kaptan Çağırıcı, standart altı gemilerin bölgedeki hakimiyetini anlattı.
Melisa AY
Denizcilik sektöründe kâr hırsı ile işçinin canının maliyetten ucuz görülmesi, tersaneleri “iş cinayeti havzası”, gemileri “yüzer tabut” haline getirdi. Geçtiğimiz yıl gemi, tersane, deniz, liman işkolunda en az 41 işçi, çalışırken iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ölenlerin çoğu, açık denizlerde çalışan gemi işçileriydi. Olumsuz hava koşullarında, aşırı saatlerde denetimi ve bakım/onarımı yapılmamış gemilerde çalışan işçiler, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Geçtiğimiz yıl batan “yüzer tabut”lardan biri de Batuhan A. isimli gemiydi.
Batuhan A., 1971’de inşa edilmiş, 69 metre uzunluğunda ve Türkiye bayrağında faaliyet gösteren bir kargo gemisiydi. 14 Şubat 2024’te, Marmara Adası’ndan Gemlik’e mermer tozu taşıdığı sırada, İmralı Adası’nın güneybatısında su almaya başladı. Aşırı yüklenen ve olumsuz hava koşullarına dayanamayan standart altı gemi, geçtiğimiz yıl 15 Şubat’ta battı. Gemide bulunan tek kurtuluş yolu olan can salından ise hiçbir işçi çıkmadı, gemide bulunan 6 mürettebattan hiçbiri kurtarılamadı. Ölenlerin arasında, gemi sahibi Murat Altıntaş da bulunuyordu.
Gemi batığında yapılan incelemelerde, geminin ambar kapaklarının tam sızdırmazlık sağlamamış olabileceği ve bu nedenle dalgaların etkisiyle su almış olabileceği değerlendirildi. Batuhan A. gemisi iş cinayetinin üzerinden geçen 1 yılda, denizcilik sektöründe işçi sağlığı ve iş güvenliği için etkin düzenlemeler yapılmadı.
Karacabey Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmaya giren bilirkişi raporunda, geminin standart altı olmasına rağmen tüm uluslararası standartlara uyduğu iddia edildi. Bilirkişi raporunda, armatörle birlikte yaşamını yitiren Kaptan Mehmet Uyanık da kusurlu kabul edildi. Raporda, mürettebatın pompalarla suyu tahliye etmeye çalıştığı ancak başarılı olamadığı, geminin motor gücünün de zayıfladığı anlatıldı. Denetim yetki ve sorumluluğu olan kurumların kusurlu sayılmadığı raporda, “Gemidekiler yardım istemedi” bilgisine ise yer verildi.
‘HURDA GEMİ GÖLÜ’
Batan gemiye dair BirGün’e konuşan Kaptan Ural Çağırıcı, standart altı gemilerin bölgedeki hakimiyetine dikkati çekti. Çağırıcı, “Batuhan A. gibi standart altı gemiler, açık denizlerde kullanıma uygun değildir. Bu artık hurdalık duruma gelmiş bir minibüsü şehirlerarası yola zorlamaya benzer. Batuhan A. da zaten seferlerini böyle gizli saklı, Marmara Adası’ndan yakın kıyıya yapıyordu” dedi. Kaptan Çağırıcı, “Denizcilik büyük bir endüstri, ‘merdiven altı’ tabir edilebilecek işletmeler bu endüstride de var. Batuhan A. da hem yaş, hem kondüsyon olarak uluslararası standartların çok altında. Uluslararası hiçbir standardı böyle gemilerde bulamazsınız. Risk yükseldikçe sigorta maliyetleri de yükseldiğinden, gemi sahipleri neredeyse yeni gemi fiyatına bu sigortaları yaptırmazlar” dedi.
Dünyada denizcilik standartlarının regüle edildiğini söyleyen Çağırıcı, bölgedeki durumu anlattı: “Karadeniz, Ege, Doğu Akdeniz’de yaşlı, hurdaya gitmesi gerekirken faaliyette olan gemi sayısı çok fazla. Bu gemilerin Avrupa Birliği limanlarına gitmesi mümkün değil. Burada sistem buna izin veriyor; Türkiye, Romanya, Gürcistan, Rusya, Lübnan, Cezayir, Tunus… Standart altı hurda gemiler, bölgenin tam anlamıyla gerçekliği olmuş durumda. Herkes bu durumun farkında, herkes göz yumuyor.”
Çağırıcı, benzer cinayetlerin önüne geçilmesi ve denizcilikte uygun çalışma koşullarının sağlanması için de şu yorumda bulundu: “Bu sorunların çözülmesi için, sistematik bütünlüklü, uzun vadeli programlara ihtiyaç var. Zamana yayılmış bir dönüşüm planıyla faaliyet yürütülerek yıllardır herkesin farkında olduğu bu ‘merdiven altı’ gemilerden kurtulmak mümkün.”
∗∗∗
İŞ CİNAYETİNDE DOSYA BİLE YOK!
Uluslararası ticaret yapılan bir gemide kaçak olarak çalıştırılan çarkçıbaşının iş cinayetinde öldüğü ortaya çıktı. Now Haber’e göre kaçak çalıştırılan Orhan Kiraz, beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdi. Ailenin avukatı Merve İşbiliroğlu, “2 yılda deliller toplanmasına rağmen dosya bile açılmadı” dedi.