İhsan Çaralan
Tutuklanmasının üstünden 101 gün geçtikten sonra hakim karşısına çıkarılan TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ önceki gün tahliye edildi.
Evet Yanardağ tahliye edildi ama, “terör örgütü propagandası” yaptığı ve “Suçu ve suçluyu övdüğü” iddiasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası verilerek!
Merdan Yanardağ’a geçmiş olsun diyorum.
Elbette Merdan Yanardağ’ın tahliyesine sevindik. Ama bu sevinme buruk bir sevinme olarak kaldı.
Serbest bırakılmasına Yanardağ da sevinemedi. Kendisi de bu durumu; “Ben tahliye olduğum için sevdiklerime, yakınlarına kavuştuğum için mutluyum ama aynı zamanda içinde derin bir yarayla… Can var içeride, Osman var, Tayfun var. Orada esir alınmış gibi, ağır bir saldırı altındalar ve imha edilmeye çalışılıyorlar. İçeride çok sayıda suçsuz arkadaşımız var” diyerek karşıladı.
Yanardağ’ın tahliyesinden 1 gün önce Halk TV’nin simge isimlerinden, “Medya Mahallesi” programını yapan Ayşenur Arslan “Terörü ve teröristleri övdüğü” iddiasıyla, TEM polisleri tarafından evinden alınarak savcılığa götürüldü. Savcıya verdiği ifadeden sonra mahkemeye çıkarılan Arslan, neyse ki tutuklanmadı!
Gazeteciler için polislerin evden gözaltına alması ya da mahkemeye çıkarılması, trol ordusunun lincine maruz kalması, RTÜK’ün bir programı yasaklayıp para cezası vermesi artık rutin oldu. Ama Ayşenur Arslan’ın İçişleri Bakanlığına yapılan saldırı arkasından resmi açıklamaların bazı soru işaretlerini ortadan kaldırmadığını belirterek, gerçekleri merak eden herkesin aklına gelen sorular sormasının arkasından “Başına gelenler” bir gazetecinin evinden alınıp mahkemeye çıkarılmasının çok ötesindeydi!
HANİ GAZETECİLİK SORU SORMAKTI?
Pazartesi sabahı, İçişleri Bakanlığına yönelik yapılan saldırının arkasından yapılan resmi açıklamaya yönelik sorduğu sorular karşısında, sosyal medyadaki trol ordusu ve yandaş medya Ayşenur Arslan’ı hedefe koydular. RTÜK, Arslan’ın sözleri hakkında inceleme başlattığını duyurdu. Ertesi gün de RTÜK Halk TV’ye Medya Mahallesi programını 5 program durdurma cezası verirken para cezası da kesti!
Buraya kadar olanlar, ne yazık ki artık şaşırmadığımız olağan “işlemler”di.
Ama Arslan’ın sorularını sormasından 19 saat sonra, salı günü sabah 08.00’de Halk TV’deki “Yeni Bir Sabah” isimli programın sunucusu İsmail Küçükkaya, RTÜK’ün hızla harekete geçmesini protesto etmek yerine, Ayşenur Arslan’ın saldırı hakkındaki gerçeklerin açığa çıkarılması için sorduğu sorulardan “duyulan rahatsızlığı” öne çıkarması, sorularla “Maksadını aşmış olabileceğini”, Arslan’ın sözleri için bir “düzeltme” yapılması gerektiğini uzun uzun anlattı!
İsmail Küçükkaya’nın programını izleyenler şaşırdılar. Çünkü “medya özgürlüğü”, “araştırmacı gazetecilik”, “halkın haber alma özgürlüğü”… denince kitabın orta yerinden konuşan, “soruşturmanın” gazetecilik görevi oluğunu, hatta gazetecilik üstüne konuşurken, “Gazetecilik soru sormaktır” demeye kadar götüren Küçükkaya, Ayşenur Arslan’ın “Terörü, teröristi övmek”le ilgisi olmayan sorularının “maksadını aşan”, “yanlış anlaşılabilecek”, “talihsiz sözler” oluğunu iddia etti. Böylece Küçükkaya lafta ne derse desin gerçekte ucu zülfüyare dokunan soruları yasaklayanlara katıldığını gösterdi.
MAHİROĞLU RTÜK’TEN HIZLI DAVRANDI!
Gelişmeleri az çok izleyen ve medyada iktidarın hedefindeki medyaya yönelik saldırıların farkında olanların Küçükkaya’nın açıklamaları karşısında “Halk TV’de ne oluyor?”, “Yoksa Halk TV’nin başına Küçükkaya mı geçti?” meraklarını bir saat kadar sonra Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu giderdi!
Mahiroğlu, “Canlı yayında edilen talihsiz sözler sebebiyle programı sonlandırma kararı aldık” açıklamasıyla Ayşenur Arslan’ın bir gün önce sorduğu sorular nedeniyle Medya Mahallesi programının yayından kaldırıldığını açıkladı.
Yani Mahiroğlu, ceza vermek için çok hızlı davranmakla eleştirilen RTÜK’ten bile hızlı davranıp RTÜK’ün vereceği 5 program yasaklamayı da çok aşarak, ‘Medya Mahallesi’ni tamamen yayından kaldırdı!
Böyle bir uygulamanın holding medyası günlerinde ya da yandaş medyada hâlâ uygulanan örnekleri olabilir. Ama Halk TV gibi “medya özgürlüğü”nü savunduğunu ve “bağımsız bir medya kuruluşu” olduğunu iddia edenler arasında görülmemiş bir şeydi.
Yaptığı açıklamaların kamuoyundaki tepkileri yatıştıramayacağını fark etmiş olmalı ki, Mahiroğlu ana haber programında İrfan Değirmenci’nin “konuğu” oldu.
Ve İrfan Değirmenci’nin de yardımıyla yaptıklarının Halk TV’yi kapatmak isteyenlerin önünü kesmek olduğunu söyledi. Ayşenur Arslan’la çalışmaya devam edeceklerini, hatta kararı Ayşenur Arslan’la birlikte aldıklarını söyleyen Mahiroğlu aldığı karara meşruiyet kazandırmaya çalıştı. Ama laf aralarında “Ayşenur abla”nın yaşının ilerlediği, sağlığının da bozulduğu, bu yüzden dinlenmesinin iyi olacağı gibi trollerin Ayşenur Arslan’a yönettikleri onu itibarsızlaştırmak için kullandıkları iddiaları da yinelediler.
Mahiroğlu sonuçta patron ve çıkarını savunuyor. Ama İrfan Değirmenci gibi itibarlı ve sevilen, sayılan bir gazetecinin Mahiroğlu’nun iddialarına destek vermek için fazlaca gayret göstermesi, onun programı kaldırmak için gösterdiği gerekçelere inandırıcılık kazandırmak için çaba harcaması, en azından anlaşılır değildi!
Eğer hayır öyle değil diyorsa, İrfan Değirmenci o günkü ana haber videosunu yeniden izlemeli!
SİSTEMİN POLİTİKALARINI KUTSAMAK GAZETECİNİN GÖREVİ OLAMAZ
Halk TV sahibi, aldığı kararla tek adam rejiminin kendisine karşı olarak gördüğü medyayı susturma amaçlı baskıların sonuç verdiğini görerek, baskılara daha bir öz güvenli devam edecektir. Tabii çalışanlar da artık kedilerini daha güvencesiz hissedecektir.
Dahası Mahiroğlu’nun Medya Mahallesi programını kaldırırken, “…Tek kırmızı çizgimiz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmez bütünlüğüdür. Halk TV, güvenlik güçlerimizin bu kapsamda yürüttüğü terörle mücadelenin kayıtsız şartsız yanındadır” demesi sistemin ideolojisini gazeteciliğin “kırmızı çizgisi” olarak tarif etmek anlamına gelmektedir.
Bu yüzden de Halk TV’deki bu yeni girişim, basın ve haber alma özgürlüğünü yeniden gündeme getirecek mahiyettedir.
Nitekim son üç dört gündür “teröre karşı mücadele” adı altında Irak ve Suriye’ye yönelik yeni askeri girişimler gündeme getirilmiştir. Hatta ülke çapında yapılan operasyonlarda çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. Arkası da gelecek gibi görünmektedir.
İktidarın bu girişimleri karşısında Halk TV’nin kırmızı çizgisinin kendisine ve tabii burada çalışan gazetecilere nasıl sınırlamalar getireceği de merak konusudur.