Son dönemde Müsteşar Feridun Sinirlioğlu’nun Irak temasları ve bölgede açılan Türk Konsolosluğu ile yeniden gündeme gelen Türkiye-Irak ilişkileri birçok kesim tarafından farklı yorumlanıyor.
Bir tarafta Barzani’nin Türkiye’ye hangi ünvan ile geleceği tartışılırken diğer tarafta da bu ziyaret Türkiye-Irak ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriyor.
Hürriyet Gazetesi yazarı Ferai Tınç, iki ülke ilişkilerinin bu ziyaretle yeni bir döneme gireceğini belirterek atılacak adımlara dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ferai Tınç’ın yazısı:
Mart ayının ilk yarısında Erbil’de açılan konsolosluk, Türkiye ile Irak Kürdistan Yerel Yönetimi arasındaki normalleşmenin en somut işareti olmuştu.
Şimdi, Barzani’nin Türkiye’ye daveti ile bu adımın devamı geliyor.
Aslında olması gereken de bu. Irak’ın kuzeyinde yatırımcıların yüzde 70’inin Türkiye kökenli iş adamları olduğu belirtiliyor.
Son otuz yıldan beri görülen trafik, sınır bölgelerinde artarak devam ediyor.
Eskiden sadece temel ihtiyaç maddeleri dolu TIR’larla yapılan ticaretin yanı sıra artık, eğitimden teknolojiye kadar çok çeşitli işbirlikleri gelişiyor.
Eskiden Türkiye ve Irak Kürt halkı arasındaki diyalog PKK ve Türkmenlerin kaderine odaklı iken şimdi, çok farklı parametreler devreye girdi.
Türkmenler, son seçimlerde çeşitli listelerden Irak siyasetinde aktif olarak yer aldılar, Kerkük’te temsilci çıkartmaları, ayakları yere basan yeni yaklaşımlarının sonucu.
Gelinen nokta, komşularla ilişkileri belli sorunlara rehin etmenin, çözüm yollarını tıkadığını da ortaya koyması açısından da öğretici.
* * *
BARZANİ’nin Ankara’ya yapacağı ziyaretin ölçüsünü kaçırmadan, doğru değerlendirmek gerekir.
Barzani, bir devlet temsilcisi değil, ama bir köy muhtarı da değil. Komşu Irak’ın ortak kimliğini oluşturan bir halkın yöneticisi. Hem de mücadelelerden gelen, sonra da halk oylarıyla Irak Kürdistan Yönetimi Başkanı olarak görev yapan bir lider.
Güvenlik meseleleri, Türkiye ile Barzani arasında son yirmi beş yılın meselesi. Belki de daha fazla. Kâh Barzani Yönetimi Türkiye ile birlikte PKK’ya karşı savaştı, kâh PKK’ya göz yumdu. Şimdi de bölgede Türkiye’ye yönelik güvenlik tehdidine karşı, PKK’ya karşı ABD, Türkiye, Irak arasındaki üçlü mekanizmaya katıldı.
Bir ara PKK konusunda işbirliğine yanaşmadı çünkü, PKK’nın bölgede Erbil yönetimi aleyhine muhalefet pompalamasından çekiniyordu. Şimdi Barzani’yi Türkiye ile açıkça işbirliği yapma noktasına getiren ne oldu?
Bunun bir tek yanıtı var. O da Türkiye ile ilişkilerin çeşitlenmesi.
Bölge halkının Türkiye ile ilişkilerin gelişmesinden yararlanmaya başlaması bu gelişmenin en önemli nedeni. Artık, Türkiye aleyhtarı propagandaların eskisi gibi etkili olmuyor. Türkiye bütün yönleriyle daha iyi tanınıyor bölgede. Siyasi iklimin olgunlaşmaya başlaması da buna yardımcı oluyor.
Son seçimlerden sonra Kürtlerin, Süleymaniye ile Erbil arasındaki çekişmeleri bir kenara bırakıp, hatta seçimlere katılan diğer muhalefet partilerinin de desteği ile, Bağdat’a karşı tek lider ile çıkmaları ve Talabani’yi yeniden Kürtlerin Irak Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermeleri de bu gelişmeye örnek.
* * *
IRAK Kürdistan Yönetimi artık Türkiye açısından sadece PKK’yı barındıran dağlar ve kamplarla sınırlı değil. Zengin enerji kaynakları ile dünyanın olduğu kadar komşular arası rekabetin de en keskin noktalarından biri olan Irak Kürdistan’ının yönetim lideri ile Türkiye’nin konuşacağı konular çok çeşitli artık.
Barzani Yönetimi yetkilileri, Türkiye ile ilişkilere verdikleri önemin nedenini anlatırken, Türkiye’nin bütün Irak için Avrupa’ya açılan kapı olduğunu söylüyorlar.
Komşularımız bizimle birlikte Avrupa’ya açılmak istiyorsa, Avrupa değerlerini paylaşma isteği taşıyorsa, bundan daha etkili teminat olabilir mi?
(Hürriyet)