Yeni bir komut değil bu. Altı yıl önce, 8 Ağustos 2015’te bir video yayıldı Hakkari’den. Küçük bir farkla aynı komut vardı, daha açık sözlü bir komuttu üstelik: “Bakma lan bana! Herkes yere baksın.” Olay, 5 Ağustos’ta meydana gelmişti Nedim Türfent’in haberine göre. Hani şimdi hapiste olan gazetecilerden.
Boğaziçi Üniversitesi etrafındayız. Polis, öğrencileri izliyor. Kimin söylediği belli olmayan bir “Terbiyesizler” lafı duyuluyor, sonra yetkili biri atılıyor ortaya: “Aşağı bak. Aşağı bak. Toplu gitmek yok.” Sonra komutunu veriyor, “Gel buraya! Gel buraya!” ve polis memurları gelip öğrencileri yaka paça alıyor.
Sahnedeki replik tuhaf değil mi? “Aşağı bak!” Ne bu? Bir komut, tamam ama niye “aşağı” bakılacak? Aşağı neresi?
Yabancı değil bu söz, bir yerden kulağımıza çalınmış olmalı. Aşağı, yürüyen biri için olacak en aşağı yer, yer. Ayaklarını bastığı yer. Kaldırma kafanı diyor yani, yere bak. Etrafa bakma. Bana bakma. Başkasına bakma. Yere bak. Bu komut, iradesizleştirme komutu, seslendiği kişiyi sadece kendi olduğu yere kapatma komutu.
Yeni bir komut değil bu. Altı yıl önce, 8 Ağustos 2015’te bir video yayıldı Hakkari’den. Küçük bir farkla aynı komut vardı, daha açık sözlü bir komuttu üstelik: “Bakma lan bana! Herkes yere baksın.”
Olay, 5 Ağustos’ta meydana gelmişti Nedim Türfent’in haberine göre. Hani şimdi hapiste olan gazetecilerden. Haber yaptığı için. O videoda komutu veren yetkili bir güvenlik görevlisiydi. Yer bir inşaat şantiyesiydi, 50 kadar Kürt işçiyi kelepçeleyip yere yatırmış, tepelerinde bas bas bağırıyordu. Yerdeki kişilerin sağa sola ve kendisine bakmasını istemiyordu. Diyordu ki:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü göreceksiniz. HEPİNİZİ TANIYORUM BEN. Kim ki hainlik yapıyor, kim ki ihanet ediyor, karşılığını görecek. Görecek karşılığını. Ne yaptı lan size bu devlet? Ne yaptı devlet size. Hepiniz, hepiniz, karşılığını göreceksiniz. TÜRK’ÜN GÜCÜNÜ GÖRECEKSİNİZ. Tamam mı? BAKMA LAN BANA. Herkes yere baksın.”
Yüzünü göremiyorduk. Yüzü kadrajın dışındaydı. Eli kadrajdaydı ve öfkeyle sallanıyordu. Kamera yerdekileri ve yatıranları gösteriyordu. Otomatik silahlı, maskeli adamlar. Zırhlı, zırhsız araçlar. Yerdekilerin başları üstünde geziyorlardı. Yüzlerini göremiyorduk. Yüz yoktu hiç. Ne yakalananların ne yakalayanların yüzünü göremiyorduk. Yüzsüz olup bitiyordu her şey. Video için soruşturma açıldı tabii, ama devamında anti hukuk işledi: Bu işkence sahnesini kuranlara bir şey olmadı. Yerde en az 52 kişi vardı. 46’sı hemen bırakıldı, altı kişi adliyeye yollandı. Dördü tutuklandı. Yargılama sonunda ikisine 28 yıl hapis cezası verildi. Haberi yapan Nedim Türfent tutuklu, doğrudan o haberi yaptı diye değil, gazeteci diye.
Kürt’ün başını eğmek için kullanılan yöntemler şimdi her başı eğdirmek için işe koşulmuş durumda. Bu yöntemlerin kendisine karşı çıkmayıp sadece uygulanacak kişilere göre tutum alanların üretebileceği bir muhalefet de çare de yok, o yüzden dün “muhalefet”ten sadece üç milletvekili emniyet’te öğrencilerin yanında olmaya koştu. HDP’nin (en az yedi) milletvekili ile öğrencilerin yanında durma gayreti ise “yere baktırma”nın soykütüğünde kayıtlı bir tutumdu zaten: Onlar, Hakkari’deki “Herkes yere baksın” komutundan Boğaziçi’ndeki “Aşağı bak” komutuna giden yoldan geliyor zaten. Kürt belediyelerine atanan kayyımla Boğaziçi’ne atanan kayyım arasındaki bağı iyi biliyorlar. Çatılardaki keskin nişancıları iyi tanıyorlar. Nedim Türfent’in niçin hapiste olduğundan haberdarlar.