Muhalefet cephesinde büyük dağınıklık yaratan “açılım” oyununun amacı ortaya çıktı. “Erdoğan’a yeniden başkanlık yolunu açacak Anayasa değişikliği olduğu” bizzat Bahçeli tarafından itiraf edildi.
Nurcan Bilge Gökdemir
31 Mart yerel seçimlerinden yenilerek çıkan Cumhur İttifakı, “yeniden iktidar” şansını Meclis muhalefetini zayıflatarak sağlama stratejisinde şimdilik başarılı.
Yerel seçimlerde ilk kez ikinci parti konumuna gerileyen AKP, sonraki günlerde de oylarının artmadığını gördükçe ortağı MHP ile yeni bir planı sahneye koydu. Bu arada CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Türkiye’nin yaşadığı baskı ortamında fazla naif kalan normalleşme arayışı iktidara hayal bile edemeyeceği kadar elverişli bir ortamı sundu. Haziran ayı ortalarına kadar devam eden bu süreçte CHP, halkın kendisine “iktidar değiştirme” görevi verdiğini fark etmediği izlenimi yaratan bir politika izledi. Birinci parti olmanın, iktidarın en güçlü adayı olmak anlamına gelmediğini anlamadıkları yorumlarına haklılık kazandıracak şekilde “Gölge bakanların temaslarıyla bazı sorunların çözümü” gibi sınırlı kazanımlar büyük başarılar gibi sunuldu. Yerel seçimlerde CHP’ye gelen ve geleneksel CHP seçmeni olmayanların oylarının kalıcılaştırılması hevesiyle sürdürülen “yapıcı (!) muhalefet” iktidar karşıtı yurttaşlarda umutsuzluğa yol açtı.
“İktidarı değiştirme” hedefinden uzak görülen bu dönem sürerken CHP bir de “Halka söz verdik, desteklerini kötüye kullanmayacak, erken seçim demeyeceğiz” söylemiyle iktidara yaklaşık 2.5 yıllık bir süre de tanıdı.
KARARSIZLAR ARTTI
CHP bu dönemde “tematik” mitingler yaptı, Meclis’in tatile girmesinden yararlanarak seçim bölgelerine giden milletvekilleri yüz yüze temaslarla iktidara karşı tepkiyi örgütlemeye çalıştı. Ancak, iktidarın politikalarının yarattığı “yoksulluk, açlık, geleceksizlik” ile mücadele eden geniş toplum kesimlerinde, beklediği güçlü, sarsıcı, umut veren, değişiklik vadeden bir muhalefet ortaya konulmayınca “kararsızlık” hakim olmaya başladı. Bu da CHP’nin oylarında gerileme ve kararsızların oylarındaki artışlarda görüldü.
BAŞROL BAHÇELİ’DE
Buna karşın oylarının artmaması nedeniyle yeni stratejisini muhalefeti dağıtmak, muhalefet partilerini güçsüzleştirmek üzerine kuran iktidar, en vurucu darbeyi Devlet Bahçeli’ye başrolün verildiği yeni bir oyunla sahneye koydu.
Amacının Recep Tayyip Erdoğan’ı bir dönem daha Cumhurbaşkanı seçtirmek olduğu tartışmasız bir gerçek olan “Kürt kartı” açıldı. Ana teması “Barış” gibi hiç kimsenin “Hayır” diyemeyeceği bir sahte oyun sahneye konuldu. Bir önceki ve yaklaşık 8 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan süreç hafızalarda taze iken despotik dinci AKP-MHP ortaklığının amacının barış olamayacağı çok ortada iken muhalefet, bir anda bu senaryonun tartışma alanı oldu. İlk anda, “Sabıkanız malum. Bu sizinle konuşulacak bir konu değil barış sizin olmadığınız bir iktidarda gerçekleşebilir” demek yerine muhalefet cephesi bu konuyu tartışmaya, birbirinin tam zıddı sayısız görüşü dillendirmeye başladı.
İktidar yerel seçim sonrası iktidar değişikliği hedefli rota tutturamayan ve bunun dağınıklığını yaşayan muhalefet partilerini böylelikle tartışmalı bir ortama sürükledi. Hem CHP hem Kürt siyaseti içlerine bu nedenle ekilen güvensizlik ve şüphe tohumları ile daha da zayıfladı, iktidar değişikliği amacından daha da uzaklaştı.
Başkanlık rejiminin kurumsallaştığı Anayasa değişikliği öncesi “Yetmez ama evet” diyerek AKP’nin ekmeğine yağ sürülmesi deneyimi daha hafızalarda taze iken Türkiye ikinci kez yeni bir oyunun kurbanı olma riski ile karşı karşıya kaldı.
İTİRAF GELDİ
Anayasa değişikliği amaçlı bir arayışın olduğu uyarılarına karşın kapıları kapatmayan ve iktidarın oyun sahasına sürüklenen muhalefet ve kanaat önderlerinin (!) artık tereddüde gerek duymamasını sağlayacak sözler yine Bahçeli’nin ağzından duyuldu. Bahçeli partisinin grup toplantısında başından çok belli olan amaçlarını şu sözlerle dillendirdi:
“Eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Ne yapacağız CHP’nin içinde dört yıl kala aday mı arayacağız?
Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir.”
Muhalefetin iki güçlü partisi CHP ve DEM Parti bu sözler ve kayyum uygulamalarından sonra iktidardan gelen “Barış, demokratik Anayasa, Kürt sorununun çözümü, yumuşama” yalanlarına kanılmayacağını açıklıkla göstermeli. Meclis muhalefeti hiçbir bahane üretmeden artık rejime karşı itirazlarını dillendiren yurttaşların mücadelesi ile ortaklaşmanın yollarını aramalıdır.