Maraş’taki depremlerin üzerinden altı buçuk ay geçti. Depremlerde büyük hasar gören Antep İslahiye’de felaketin izleri silinmeye çalışılıyor. İlçedeki en önemli sorunlar ise; yıkımlar nedeniyle her yeri saran toz, asbest tehlikesi ve kavurucu sıcaklar.
Sinan ŞAHİN
ANTEP – Antep’in İslahiye ilçesi 6 Şubat depremlerinde ağır hasar aldı. İlçenin yarısı yıkıldı. Resmî rakamlara göre İslahiye’de bin 368 kişi vefat etti, 3 bin 278 bina kullanılmaz hale geldi. Felaketin üzerinden 6 aydan fazla zaman geçti. İslahiyeliler yaşadıkları sorunları Artı Gerçek’e anlattı.
KONTEYNER KENTTE SESSİZLİK HAKİM
Depremde evleri yıkılanlar için okullar bölgesinde 3 bin kişilik konteyner kent kuruldu. Depremzedelerin temel ihtiyaçları çoğunlukla sosyal yardımlarla karşılanıyor. İlçede, en önemli sorunlardan biri kavurucu sıcaklar. Depremzedeler konteyner evlere takılan klimalarla serinlemeye çalışıyor. Mecbur kalmadıkça gün içinde dışarıya adım atmıyorlar. Bu sebeple 52 bin metrekarelik konteyner kent alanında sessizlik hakim.
‘İNSANIN EVİ GİBİ YOK’
Depremzedelerin en önemli talebi ise konut. Konteyner kentte kalan bir kadın da bunu söylüyor. “Her ihtiyacımız bir şekilde karşılanıyor” diyor ve ekliyor:
“Yine de insanın evi gibisi yok. En büyük ihtiyacımız başımızı sokabilecek bir ev. Şimdilik beklemekten başka çaremiz yok.”
FAY HATTININ ÜZERİNDEKİ YARIK
İslahiye’nin kuzeyinden geçen fay hattında depremin etkisiyle dağ eteklerinden zirveye doğru büyük bir yarık oluşmuş. Yarık bazı yerlerde 2 metre derinliğe ve 1 metre genişliğe kadar varıyor. Yarığın, yaşanan felaketin simgesi olduğunu söyleyen İslahiyeliler, önümüzdeki kış aylarında yağmur sularının ve rüzgârın taşıyacağı taşların ve toprağın burayı tamamen kapatacağına düşünüyor.
GÜNLÜK YAŞAMIN BİR PARÇASI: İŞ MAKİNELERİ
Depremin ardından başlayan enkaz kaldırma ve yıkım çalışmaları devam ediyor. İlçede yıkım bekleyen yüzlerce bina, kaldırılmayı bekleyen tonlarca enkaz var. Bazı mahallerde enkaz kaldırma ve yıkım çalışmaları ağır ağır ilerliyor. Halk, artık iş makinelerine aldırış etmediklerini belirtiyor. “Sanki bu iş makineleri hep burada çalışıyormuş gibi hissediyoruz” diyen bir kadın, kimsenin ağır iş makinalarının darbeleriyle yıkılan binaları ilgiyle ve merakla izlemediğini söylüyor. İlçe sakinleri, iş makinelerinin, enkazların, devrilmiş beton bloklarının oradaki gündelik yaşamın bir parçası haline geldiğini anlatıyor.
ENKAZ, YIKIM, TOZ
İslahiye’de yıkımlar, ilçe merkezinde yoğunlaşmış durumda. Bu nedenle çok ciddi bir çevre kirliliği söz konusu. Esnaf Ersoy Güngören, şöyle diyor:
“İslahiye’nin şu an en büyük sorunu toz, yıkım ve enkaz. Yıkımlar her geçen gün artıyor. İslahiye’nin çarşısı tamamen yok oldu. 8-10 katlı evler yıkılıyor. Bu yıkımların yarattığı kirlilik sağlık açısından tehlikeli ve görüntü kirliliği de yaratıyor. Beklentimiz buraların bir an önce temizlenmesi.”
ASBEST ENDİŞESİ
Yıkımlar nedeniyle oluşan tozun uzun vadede yol açacağı hastalıklar, ilçe sakinleri için ciddi bir endişe kaynağı. Depremin ardından hem medyanın hem uzmanların sık sık asbest tehlikesine dikkat çektiğini hatırlatan başka bir esnaf kaygılarını şöyle anlatıyor:
“Asbest de deprem kadar tehlikeli. Deprem ani bir felaket, Allah’ta geldi, önüne geçilmez belki ama asbestin önüne geçilebilir. Gerekli tedbirler alınmalı. Depremden sağ çıktık ama bu sefer de sağlığımız tehlike altında.”
‘BORÇLAR ERTELENDİ AMA EN SONUNDA ÖDENECEK’
Bölge esnafının yaşadığı sıkıntılara da değinen Ersoy Güngören, “Depremin yaşandığı ikinci aydan bu yana esnaf işyerini açamadı, ödemlerini yapamadı. Herkesin çek ödemeleri, kredi kartı ödemeleri var. Tabii bunlara devlet erteleme yaptı ama yarın öbür gün bunların hepsi ödenecek. Yani bir sürü sıkıntı çıkacak. İşyerlerimizi aldık, ilerleyen günlerde elektrik sorumuz da çözülecektir. Bunlar iyiye işaret. Çarşımız zamanla yerine oturacak ama bu zaman zarfında bazı sıkıntılarımız yine devam edecek” diyor.
Ersoy Erdoğan
ÇİFTÇİLERİN UMUDU: ‘KIRMIZI ALTIN’
İslahiye’nin temel geçim kaynağı tarıma dayanıyor. Bölgede en çok yetişen tarım ürünlerinin başında biber ve üzüm geliyor. Bunlarla birlikte zeytin, fıstık ve incir de yetiştiriliyor. Depremin ardından bakımsız kalan, yüksek sıcaklık nedeniyle yanan ve bu yüzden yeterince verim alınamayan üzüm bağları, üreticilerin yüzünü pek güldürmese de biber tarlaları umut vaat ediyor.
Hasat yapılan bir tarlada, mevsimlik işçi olarak çalışan Suriyeli bir işçi, “Biber bu sene süper. Maşallah bir dönümde bir buçuk ton biber var” diyor. Ayaküstü sohbet ettiğimiz bir çok İslahiyeli de ‘kırmızı altın’ diye tabir ettikleri biberden bu yıl oldukça umutlu. 20 bin dönümlük ovada ekilen biberinin hasadından elde edecekleri gelirin bir nebze de olsa dertlerine derman olacağını düşünüyorlar.
‘HASAT ZAMANI BİTTİĞİNDE BİR ÇOK KİŞİ GİDECEK’
Depremin ardından çok sayıda kişinin ilçeyi terk ettiğini söyleyen bir ilçe sakini, İslahiyelilerin büyük çoğunluğunun tarımla geçimini sağladığını ve hasat zamanı olması sebebiyle insanların son birkaç haftada buraya dönmeye başladığını anlatıyor. İslahiye’nin ‘hayalet ilçe’ olmasından endişe duyduğunu söyleyen depremzede, “Şimdi hasat zamanı ve ilçemiz daha hareketli ama hasat sona erecek ve iki ay sonra havalar soğuyacak. Buradan çok fazla giden olacak yine. Bu ilçenin ekonomisi etkileyecek. Buranın hayalet şehir olmasından kaygılanıyoruz” diyor. (ARTI GERÇEK)