Yerli aşıdaki 3. faz çalışmalarının başlamasından duyduğu memnuniyeti dile getiren İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, “Dün akşam iktidarın havuz medyasında yapılan yoğun propagandayı gördükten sonra Erdoğan’ı uyarmak istiyorum yerli aşı meselesinden siyaset devşirmeye çalışıp da böyle önemli bir sürecin baltalanmasına müsaade etme. Bırak Sağlık Bakanlığımız süreci olması gerektiği gibi yürütsün. Bu konuyu da algı operasyonuna kurban edersen bu sefer altında kalırsın” diyerek uyardı.
Srebrenitsa soykırımını reddeden, eski Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in resminin PTT puluna bastırılmasına sert bir dille tepki gösteren Akşener, “Şu vefasızlığa, ilkesiz duruşa bakar mısınız. Bu sözde muhafazakarlığa bakar mısınız! Yazıklar olsun size, yazıklar olsun sizin zihniyetinize” dedi. İzzetbegoviç‘in, “Savaşta büyük bir zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır” sözünü hatırlatarak Erdoğan’a seslenen İyi Parti lideri, “Bosna’daki soykırımı reddeden birine hatıra pulu bastırmak soykırımı unutmaktır. İnancımıza ve değerlerimize göre o pullarda kullanılan mürekkep değil Müslüman kanıdır, Müslüman kanı. Bu yanlıştan derhal dönün. O pulları vakit kaybetmeden imha edin” ifadelerini kullandı.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nu özelleştirme hazırlığı da Akşener’in gündemindeydi. “Ordumuzun mühimmatının, önemli bir bölümünü üreten bu stratejik kurumu da peşkeş maceralarına kurban etmeye utanmıyorlar” diyen Akşener, “Sözüm ona muhafazakârlar ama, talan etmedik, kırmadık, dökmedik, satmadık bir şey bırakmadılar. Satarak tükettikleri gibi girdikleri garip akçeli ilişkilerle, yiyerek de tüketmeye utanmıyorlar” sözlerini kaydetti.
Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“(Yerli aşı) Dün akşam iktidarın havuz medyasında yapılan yoğun propagandayı gördükten sonra Erdoğan’ı uyarmak istiyorum yerli aşı meselesinden siyaset devşirmeye çalışıp da böyle önemli bir sürecin baltalanmasına müsaade etme. Bırak sağlık bakanlığımız süreci olması gerektiği gibi yürütsün. Bu konuyu da algı operasyonuna kurban edersen bu sefer altında kalırsın.”
“(PTT puluna eski Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in resminin bastırılması) Sözüm ona bu fevkalade muhafazakar arkadaşlar Bosnalı kardeşlerimize kin kusan, eski Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik için PTT’ye hatıra pulu bastırdılar. Dün her bir Sırp’a karşı 100 Boşnak ölmelidir diyenlerle kanka olan bu aymazlık bugün de insanlık tarihinin en büyük suçlarından biri olan Srebrenitsa soykırımını reddeden ve okullara utanmadan savaş suçlusu Karadziç için adını veren Boşnak düşmanı Dodik’in namına pul bastırma peşinde. Şu vefasızlığa, ilkesiz duruşa bakar mısınız. Bu sözde muhafazakarlığa bakar mısınız! Yazıklar olsun size, yazıklar olsun sizin zihniyetinize. Sayın Erdoğan sana rahmetli İzzetbegoviç’in bir sözünü hatırlatmak istiyorum. ‘ Savaşta büyük bir zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır. Bosna’daki soykırımı reddeden birine hatıra pulu bastırmak soykırımı unutmaktır. İnancımıza ve değerlerimize göre o pullarda kullanılan mürekkep değil Müslüman kanıdır, Müslüman kanı. Bu yanlıştan derhal dönün. O pulları vakit kaybetmeden imha edin.”
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu tepkisi: Peşkeş maceralarına kurban etmeye utanmıyorlar
“(MKEK özelleştirmesine tepki) Tank Palet’i peşkeş çektikleri yetmiyormuş gibi, şimdi de bir diğer stratejik kurumumuzu, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nu özelleştirmeye hazırlanıyorlar. Ordumuzun mühimmatının, önemli bir bölümünü üreten bu stratejik kurumu da peşkeş maceralarına kurban etmeye utanmıyorlar. Sözüm ona muhafazakârlar ama, talan etmedik, kırmadık, dökmedik, satmadık bir şey bırakmadılar. Satarak tükettikleri gibi girdikleri garip akçeli ilişkilerle, yiyerek de tüketmeye utanmıyorlar.”
Afganistan tepkisi: Amerikan başkanına şirin görüneceksin diye, böyle bir riske girmenin akılla izah edilir bir yanı yok
“Değerli dava arkadaşlarım; Utanmıyorlar, çünkü milletimizin gerçekleri artık umurlarında bile değil. Çünkü, Ak Parti ve ortakları için birinci öncelik, saray sefasının sürmesi. Nitekim, çok konuşup, az iş yapan, Sayın Erdoğan’ın aklı, özellikle şu sıralar, içeride düşman ilan edip, dışarıda dost olduklarıyla meşgul. Bunun son örneği, Afganistan meselesi. Biliyorsunuz Amerika, Afganistan’dan çekiliyor. Ama aklı, oradaki havaalanında kalıyor. ‘Ne yaparım?’ diye, kara kara düşünürken, iç politikada, Amerika’ya etmedik laf bırakmayan Sayın Erdoğan, devreye giriyor, ve nedense bu işe gönüllü oluyor. Yani bir anlamda diyor ki; ‘Dostum Biden, sen rahat ol, biz bu işi üstleniriz.’ Şu devlet insanlığına bakar mısınız? Buradan Sayın Erdoğan’ı, aklını başına almaya davet ediyorum. Afganistan ile tarihi bağlarımız var. Türk askeri, orada görev yaptığı süre boyunca, asla muharip görev üstlenmedi. Tam tersine, kardeş Afgan halkına yaptığı yardımlarla gönülleri kazandı. Şimdi, hiçbir güvenlik gerekçesi yokken, ve sırf sen yeni Amerikan başkanına şirin görüneceksin diye, böyle bir riske girmenin akılla izah edilir bir yanı yoktur. Üstelik, bu anlamsız göreve aday olurken, para-pul konuşmanın da manası yoktur.
“Afganistan’ı kim bu hale getirdiyse, bırak o toplasın; kınalı kuzuların ayağına taş değse senden biliriz. böyle bilesin!”
Sayın Erdoğan; Afganistan’ı kim bu hale getirdiyse, bırak o toplasın. Dostun Biden’a söylemen gerekenleri söyleyemedin, Söylememen gerekeni de büyük bir iştahla söylüyorsun. Amerikalı askerin canını kurtarmak için, kendi askerini feda etmeye, bu kadar hevesli olma. Böyle diplomasi olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Bu maceraya atacağın kınalı kuzuların, ayağına taş değse senden biliriz, hesabını da sana sorarız. Bunu da böyle bilesin!
“Biz birlikte yoluşalım, fakirle oynama be! Onları korkutma, günahtır!”
“O kadar acı ki bu kürsüye kim çıkıyorsa o insanların peşine düşülüyor ve acaba ne buluruz da o insanları lime lime yaparız diye bir tavır içindeler. O kadar üzgünüm ki Adana’da beni çiftçiler durdurdu. Ben hiç ağzımı açmadan konuştular. Karpuz üreticisi olan kardeşimiz, o fereyan etti, ben hem yerel basına hem bizimle gelen kendi ekibimizin arkadaşlarına bu arkadaşın söylediklerini yayımlamayın dedim, başına bir iş geleceğini düşünerek. Biz yayımlamadık. O kadar üzüldüm ki gitmişler, çökmüşler ve o arkadaşımızı o kardeşimizi a haber denilen o tırnak için kanal günlerce konuşturup televizyondan vermiş. Sayın Erdoğan fakirle oynama be! Günahtır! Onları korkutma. Bak sen hakaret ediyorsun, tehdit ediyorsun can baş üstüne, biz birlikte yoluşalım, burada sorun yok. Yapma! O günlerden geçtin sen, o günlerden geçtin. Babalarımızın o gece eve yiyecek ekmek getiremediği bir neslin çocuklarıyız biz ne çabuk unuttun. iyi Parti’ye iftira etmek için garibanı kullanma. Yazıktır günahtır çoluğu var çocuğu var. O kardeşimizi… Yapma, yapma! Gerçekten bunu bakın bir siyasi partinin genel başkanı olarak söylemiyorum; garibana çöktüğün zaman gayretullaha dokunur ve öyle çarpılırsın ki seni kimse kurtaramaz. ”
Erdoğan’a: Vatandaşın feryadını gör!
“Kendini Biden’ın ne dediğiyle ilgilenirken biz arkadaşlarımızın eliyle Bitlisli esnafımıza kulak veriyoruz. Kendisi yeni kankalıkların peşinde koşarken biz Afyonlu vatandaşlarımızın dertleriyle dertleniyoruz. Kendisi Türkiye’nin değil şahsının çıkarlarını kovalarken biz yüz binlerce kamu çalışanının toplu sözleşmesine kafa yoruyoruz. Erdoğan’a seslenmek istiyorum; sen önce dön Bitlis’te baba yadigarı dükkânda yaşam savaşı veren esnafımıza yapılanları gör. Dükkânları yıkılmak üzere olan esnafımızın çaresizliğini gör. Dere ıslahı yapacağım diye yüzlerce esnafın ekmeğiyle oynayan vurdumduymazlığı gör. Sen önce Afyon’un merkezinde kentsel dönüşüm adı altında çökmeye çalışılan Afyon’un kupon arazisi diye gördüğünüz o çökme işini gör. Afyon’dakiler ve Tozkoparan’dakiler senelerdir acı içerisinde evlerine yerlerine el konmuş, karşılık yapılan evlerin tamamı büyük paralar karşılığı bu insanlara veriliyor. İstanbul Pendik’te yardımlar için iki defa da başvuru yaptım ikisini de alamadım çünkü AK Partili değilim diyen esnaf kardeşimizi gör. Beş çocuğum var bu şartlarda nasıl ayakta kalacağız bilmiyorum diyen ayakkabıcı kardeşimin feryadını gör. Ama görmüyorsun duymuyorsun, çünkü umursamıyorsun. Küçük ortakla kafa kafaya vermişsiniz bu eğri düzeni nasıl ayakta tutarız diye hesap yapıyorsunuz. ne hukuk ne de ahlak tanıyorsunuz. Ne insafınız kalmış ne de vicdanınız. Varsa yoksa iktidarınız. ”
“Bundan sonra kimi nerede ne yapmışsa takipçisi olmazsam, hepsini rezil etmezsem namerdim”
“İki gündür Lütfü Türkkan’ın meşhur çiftliği üzerinden gagalanıyoruz. Tam buradan gelirken bir basın mensubu arkadaşımız konuşma yapmaya girerken soru sormak istedi. Sayın Türkkan’ın açıklamaları var ben onlara girmeyeceğim ama onun karşılaştığı bu sistemin sonuçları olarak bizzat ben bundan sonra kimi nerede ne yapmışsa takipçisi olmazsam, hepsini rezil etmezsem namerdim. Hadi bakalım, yıkıldı mı kardeşim hepsi? Yıkıldı. Şimdi bakalım bakın ben Erdoğan’ın yanındaki pek çok insanın yakın zamanda iletişim başkanının eviyle ilgili bir sürü şey çıktı. Biz şu salonda bulunan hiç kimse ağzımızı açmadık. Çünkü tarihi eser meselesinin nasıl yürüdüğünü biliyoruz. Üzerinde tepinebilirdik, tepinmedik. Dolayısıyla parayla pulla alakası olmayan bir şahıs olarak bunu da en iyi bilen Sayın Erdoğan’dır, şimdi yandınız. Çünkü madem ki devletten kiralanmış yerlere çökülme diye kabul ediliyor, kira mira olamadan çökülenleri takip edeceğim. Nasıl iyi takip ettiğimi da Sayın Erdoğan görecek. Hadi bakalım. Soru sormuştu arkadaşımız umarım cevabını almıştır. ”
“Dalaman’da Akköprü Barajı’nı satmaya hazırlanıyorlar”
“Dalaman’da Akköprü Barajı’nı satmaya hazırlanıyorlar. Tezgâha bakar mısınız? Milletin santralini satıp aynı santralin elektriğini millete 3-5 katı verecekler.”
“EPDK’da verilecek teşvikleri belirleyenler hemen sonrasında bu paraları alacak şirketlere yönetici olarak gidiyor!”
“EPDK tarifeler Daire Başkanı olan kişi 2021 yılının tarifesini ve verilecek teşvikleri ocak ayında belirleyip mart ayında istifa ediyor. Sonra bir elektrik şirketinde üst düzey yönetici olarak işe başlıyor. Bir başka grup başkanı da şubat ayında istifa edip bir başka şirkette yönetici oluyor. İşe bakar mısınız. Ocak ayında verilecek teşvikleri belirleyenler hemen sonrasında bu paraları alacak şirketlere yönetici olarak gidiyor. “