Türkiye devlet elitleri kendilerini Kürt karşıtlığı ve inkarı üzerinden var etti. Bu aşılıyor. Aşılıyor çünkü 1990’larda Irak’ın Kuzeyinde federe Kürt idaresi oluştu. Şimdi ise Rojava’da özerk demokratik bir idare oluşuyor. Türkiye devlet elitleri önce karşı çıksalar da Irak’ta Kürt federe idaresini kabullenmek zorunda kaldılar.
Aynı ilişkiyi Rojava demokratik özerk idaresiyle de kurmak durumundalar. Erdoğan Türkiye’si ya Rojava ile doğru ilişkilenecek ve oradaki doğru ilişkilenmeyi Bakur’la da kuracak ya da kaybedecektir. Sistem bunun sancılarını yaşıyor. AKP geçici savaş hükümetinin Kürt hareketine dönük geliştirdiği saldırılar, Rojava kantonlarının birleşmesinin önüne geçmeyi amaçlıyor.
Türk hükümetinin tüm destek ve istihbaratına rağmen DAİŞ önce Kobané’de kaybetti. DAİŞ Kobané’de kaybetti çünkü Rojava Kürtleri uluslararası toplumla uyumlu bir pozisyon aldılar ve güçlü bir direniş geliştirdiler. DAİŞ ardından Tel Abyad’ta yenildi. DAİŞ haseke’de geriliyor. Sarin’de kaybetti. Şimdi de Cerablus’taki DAİŞ barbararı YPG’nin kuşatması altındalar. Kaybeden DAİŞ kaybeden AKP oluyor! AKP geçici hükümeti aslında bir savaş hükümetidir. Bu hükümet YPG’nin ABD öncülüğündeki koalisyon güçleriyle birlikte Cerablus’ta DAİŞ barbarlığına dönük olası saldırısının önüne geçmek istiyor. Bunun için Cerablus’ta bir tampon bölge kurmak istiyor. Böylece ‘Kobané’nin Efrin’le birleşmesinin önüne geçer, Rojava sistemini zayıflatır yok ederim’ hesabı yapıyor. Bu baba Esed’in Rojava’da kurduğu Arap kemerini yeniden diriltmek çabasıdır.
Aslında Kürtler Kobané ve Cezire kantonlarını birleştirerek Arap kemerini kırdı ve aştı. Çünkü Cerablus’ta DAİŞ düşerse Rojava Kürdistan’ı birleşecektir; Kobané Efrin ile birleşecek ve Rojava’ya dönük var olan DAİŞ-Türkiye ortak kuşatması sona erecektir. Bu Türkiye’nin Kürtleri bölgede statüsüz kılma siyasetinin iflası olur. Nitekim bu nedenle Erdoğan ve geçici savaş hükümeti çok kızgın.
Tehdit ediyor; “Bedeli her ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz.” Erdoğan ve Davutoğlu, DAİŞ barbarlığıyla bunun önüne geçmeyeceğini gördü.
AKP-DAİŞ ortaklığı, DAİŞ’i güçlendirip pozisyonunu sağlamlaştırırken, AKP ise uluslararası toplumdan dışlandı. Erdoğan bu ilişki nedeniyle 7 Haziran 2015 seçimlerini kaybetti. Kaybetti çünkü DAİŞ’le kurulan kirli ilişkiler Erdoğan ve AKP’yi Kürt halkı nezdinde teşhir etti. ABD, koalisyon güçleri ve KCK yönetimi bir süredir Türkiye’ye “ DAİŞ’e tavır al” diyor. DAİŞ’e tavır alması için AKP ve Erdoğan üzerindeki baskıyı arttırdılar.
Bu baskıdan kurtulmak ve yalnızlaşmayı aşmak için şimdi DAİŞ’le mücadele ediyor gibi yapıyor. Gerçekte ise DAİŞ’le bir savaş yok. Nitekim PYD Eş Başkanı Salih Müslim, “AKP şov yapıyor, DAİŞ’le gerçekte savaşmıyor” dedi. KCK yürütme konseyi üyesi Murat Karayılan bir süre önce önemli bir açıklama yapmıştı: “ABD kantonların birleşmesine izin verecek”. Türkiye yeni pozisyon alarak bu gelişmenin önüne geçmeye çalışıyor. Bunun için ABD nezdinde bir dizi görüşme gerçekleştirdi.
DAİŞ’e tavır alacağını söyledi. Bunun için önce DAİŞ’e insan katılımı ve silah sevkiyatının önüne geçiyor gibi yaptı. Cerablus-Islahiye sınırında bir tezgah oluşturarak “DAİŞ’le savaşıyorum” görüntüsü verdi. Göstermelik hava harekatları yaptı. İçerde ilk kez DAİŞ’e operasyonlar yaptı. Bunlar göstermelik operasyonlar. Göstermelik çünkü o kadar yaygaraya rağmen hapse atılan DAİŞ’li 40’ı geçmez. Erdoğan ve AKP esas operasyonu KCK yönetimine ve Kürt hareketine yapıyor. Günlerdir Medya savunma alanlarına saldırılar yapıyor. 1000’i aşkın Kürt yurtseverini gözaltına aldı. Bu Kürtlere dönük bir savaş pozisyonudur.
AKP geçici savaş hükümeti yapılan saldırıları ABD, NATO ve BM’nin desteğiyle yaptığı fotoğrafını veriyor. Böyle yaparak KCK yönetimi, Rojava özerk yönetimi ve Kürt halkını ABD ve Uluslararası topluma tavır almasını sağlama çabasında. Böylece Rojava’da oluşan ittifakı bozmak istiyor. Bu bir oyundu ve tutmaz. ABD yönetimi AKP’yi uyarıyor ve ‘tansiyon düşmeli, barışçıl yöntemleri destekliyoruz ve çözüm sürecine geri dönülmesini istiyoruz’ diyor. Obama yönetimi, Erdoğan Türkiye’sine açıkça ‘DAİŞ’e tavır al, Kürtlerle barış’ diyor.
Erdoğan ve AKP ise ABD’nin çağrısına kulaklarını tıkamış durumda. Aslında DAİŞ’e savaş ilan ediyor görünüp Kürt hareketine savaş ilan ederek hem ABD’den hem de KCK yönetiminden intikam alıyor. ABD’ye ‘DAİŞ’le savaşta senin yanındayım’ diyerek Suriye ve Irak’ta mücadele partneri olan gerillayı vuruyor. Böylece DAİŞ’le savaşta ABD’yi zayıflatmak istiyor.
KCK ise AKP’nin bölgesel politikalarını bozdu şimdi işte KCK’nin yönetim merkezlerini bombalayarak intikam alıyor. Erdoğan ve AKP, KCK ve Kürt hareketine karşı başlattığı savaşı daha fazla sürdüremez. Kobané-Efrin’in birleşmesine’ evet’ demek Rojava yönetimine karşıt pozisyonunu aşmak zorundadır. Buda DAİŞ barbarlığıyla kurduğu ilişkilerini sona erdirmesi, ona karşı mücadele etmesiyle olanaklıdır.
Erdoğan ve AKP karar vermek zorundadır!