Bir sürü açılım rüzgârı arasında kaynayan çok önemli bir açılımı daha hatırlatmak zorundayız: Genelev açılımı. Bu açılım, sayıları 100 bini bulan hayat kadını için başbakanlıkça başlatıldı. Genelev projesi adı verilen proje için Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu tarafından bir heyet görevlendirilecek.
İnsan Hakları Başkanı Mehmet Yılmaz Küçük’ün öncülüğünde yürütülecek olan ‘genelev projesi’ çerçevesinde oluşturulacak özel bir heyet, hayat kadınlarıyla görüşüp rapor tutacak. Heyette psikolog ve sosyolog da yer alacak.
Çalışma kapsamında Ankara’daki ünlü Bentderesi Genelevi, pilot genelev olarak seçildi. Genelev heyeti, hayat kadınlarıyla yapacakları özel görüşmelerde ‘Kendi hür iradenizle mi burada çalışıyorsunuz, yoksa herhangi bir baskı sonucu mu?’, ‘Bu hayattan kurtulmak istiyor musunuz?‘ gibi sorular yöneltecek.
Sonuçta devlet bu proje ile “hayat kadınlığına devam etmek isteyenlere” kapıyı açık tutacak, bırakmak isteyenlere “ne gibi bir yardımda bulunacağını” ise hep birlikte göreceğiz.
Bence hükümetin yapması gereken şey “bataklığı kurutacak” tedbirleri almak.
Ve şu soruya cevap vermek:
Neden devri iktidarlarında fuhuş sektöründe çalışanların sayısı astronomik derecede arttı?
Bunun ekonomik ve ahlaki sebepleri nelerdir?
Biz olayın ekonomik boyutunu incelemek istiyoruz.
2002’den bu yana ülkenin borç miktarı, işsizlik, ödenmeyen çek ve senet toplamı, cari açık gibi “ekonominin negatife gittiğini gösteren göstergelerdeki” artışla birlikte fuhuş sektöründe de aynı derecede artış meydana geldi.
Ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı arttı.
Özal, Türkiye’ye vahşi kapitalizmi bütün acımasızlığı ile uygulamaya koyduğunda 2500 hayat kadını vardı. Bu sayı AKP’nin iktidara geldiği 2002’de 25 bine ulaştı. Bugün ise 100 bin civarında. Yani AKP döneminde 75 bin kişilik artış var. Bu rakam devletin telaffuz ettiği rakam.
AKP, dindar-muhafazakar bir parti olarak çıktıkları siyaset sahnesinde bu dehşet verici tablo üzerine düşünmek zorundadır.
Osmanlını çöküş dönemi de ekonominin bozulması ve fuhşun yaygınlaşmasına resmi izinlerin verildiği dönemleri beraberinde getirir.
Çok değerli tarih araştırmacısı Cezmi Yurtsever “Osmanlı Çökerken Türk Kadınlarını Fahişe Yaptılar” başlıklı araştırmasında şu bilgileri aktarır:
“Polis karakollarında, mahallelerde, çarşıda pazarda… hele hele lüküs otellerde onları tanımayan olmazdı!… Adet olmuştu: “Fosforlu Cevriye” olarak şöhret bulmuşlardı…”Ateşim var külüm yok.Dumanım var gülüm yok” diye başlayan türküler onlar için söylenmişti…Kısacası, mahalleden mahalleye kovulan.Fosforlu’lara 1915 yılında serbest çalışma izni verildi.
İsteyenlere “vesikası verilerek” umumhanelere gönderildi…
“Ahlak zabıtlarının kurulması, Şişli, Haseki ve Beyoğlu’nda “Zührevi hastalıklar hastahanelerinin açılması da aynı yıla rastlar…
Hele hele Osmanlı Devletinin tamamen parçalanma içine girdiği, 1919- 1922 mütareke ve işgal yıllarında İstanbul’da fuhuş olayları tarihte görülmemiş seviyeye ulaştı.
İstanbul Polis mektebi müdürü Mustafa Galip Beyin verdiği resmi bilgilere göre mütareke yılarında “Fahişe” veya fosforlu cevriye sanatını icra eden ve resmi kayıtlara geçenlerin sayıları 2125’dir. Vesikalık çalışanlar ise 979’u bulmaktadır.Aynı mesleği zaman zaman icra edenlerin sayıları 1000’in üzerindedir. Toparlarsak “Mütareke yılları İstanbul’unda” 4500- 5000 civarında” geçimini “fuhuşla kazanan” kadın vardır…
“Ne acıdır ki, Paris Müdürünü kayıtlarında resmen fuhuş yapanların 774’e Müslüman 691’i Rum… 194’ü Ermeni… 124’ü.. Yahudi…
ve 171’i Rus asıllı kadınlardır…
Çoğunluğu, Galata, Beyoğlu gibi Levantenlerin, Frenklerin bulunduğu mahalledir. Türk ve Müslüman fahişeler, Üsküdar, Kadıköy tarafındaki “genel ev, perişan ve otellerde “icrayı faaliyet içindedirler.”
Yukarıdaki tabloyu özetleyen cümle şu olsa gerek:” Osmanlı Devletinin tamamen parçalanma içine girdiği, 1919- 1922 mütareke ve işgal yıllarında İstanbul’da fuhuş olayları tarihte görülmemiş seviyeye ulaştı.”
Hükümet, başbakanlığa bağlı birimi harekete geçirirken fuhşu önlemeyi değil adeta “kontrollü yapılmasını” sağlamayı düşünüyor.
Ekonomide pembe tablolar çizmek gittikçe artan fuhuş sektörünün AKP döneminde ulaştığı zirveyi maalesef gizlemeye yetmiyor.
Tarih okumayanlar ve tarihten ders almayanlar tarihin acı tokadını yerler, faturasını da öderler.
Mehmet Ertuğrul
ajanslar