Biz ne kadar “Gazetecilik suç değildir” dersek diyelim, AKP rejimi, gazeteciliği suç haline getirdi. Genelde hükümet aleyhine yazmak, konuşmak suç… Ama belli başlı birkaç konu var ki, onlara dair yazıp konuştuğunuz zaman kurtuluşunuz yok:
Bu konuların başında MİT operasyonları ve IŞİD’le işbirliği iddiası geliyor. Ülkenin istihbarat teşkilatı her türlü illegal operasyonu yapabilir, IŞİD’le, mafyayla işbirliği yapabilir, yurtdışından adam kaçırabilir, komşu ülkeye silah nakledebilir, ama siz bundan bahsederseniz, şanslıysanız hapse girersiniz, yoksa kurşunu yersiniz.
Sanırım gazeteci Serdar Akinan’ı hedef haline getiren öncelikle 15 Temmuz gecesi, darbeyi bastırmak için helikopterle IŞİD’çi taşındığı iddiası oldu. Akinan, çektiği videoda bu konuya dair tutanak tutan polisin öldürüldüğünü de öne sürüyordu. En hassas iki mayına birden basmıştı. “Halkı yanıltıcı bilgi yaymak” maddesi tam da halkı bilgilendirici bilgi yayanları cezalandırmak için var. Ve muhtemelen Akinan’ı bu maddeyle suçlayacaklar.
Tabii, “yeni Sedat Peker” denilen Muhammet Yakut’la röportaj yapması da Serdar’ı hedef haline getirdi. Çünkü röportajda, Ömer Çelik’ten Mevlüt Çavuşoğlu’na Egemen Bağış’tan Hayati Yazıcı’ya uzanan ciddi suçlamalar, kokain, uyuşturucu, kara para, medya operasyonları iddiaları vardı. Elbette hükümet çıkıp “işin doğrusu şudur” demek yerine, sabahın köründe gazetecinin evini basmayı tercih etti. Böylece hem onu susturmuş ve yayının devamını engellemiş oldu, hem de konuya müdahil olmayı düşünenlere, “Aklınızdan bile geçirmeyin, sabah kapınızda biteriz” mesajı verdi.
Serdar’ı çoğumuz yıllardır tanıyoruz. Gazetecilik dışında işi, niyeti olmadığını iyi biliyoruz. Öte yandan adını saydığı kişi ve kuruluşların bir kısmını da zaman içinde tanıdık. Nasıl pisliğe bulaştıklarını, suçlarını örtmek için hangi yollara başvurduklarını gördük. O yüzden bana “Serdar’a mı inanırsın, bunlara mı” derseniz, “Tabii Serdar’a” derim. Bunlar, sonunun geldiğini gören bir rejimin son çırpınışları… 15 Mayıs’tan itibaren, partili polislerin sabahın köründe gazeteci evi basmayacağı bir devrin başlayacağına inanıyoruz.