Resmi ideolojinin dışında düşünen akademisyenlerin işten atıldığının belirtildiği bildirgede, akademik özgürlükler sağlanana kadar mücadele edileceği vurgusu yapıldı.
Akademi Susmayacak Platformu tarafından 2 Şubat’ta İstanbul’da düzenlenen “Üniversitede Hak İhlalleri ve Mücadele Arayışları” konulu çalıştayın sonuç bildirgesi yayınlandı. 19 il ve 38 üniversiteden yaklaşık 200 kişinin katılımı ile yapılan toplantı sonucunda yayınlanan bildirgede, yaşamın bir çok alanında olduğu gibi üniversitelerin de piyasanın gereksinimleri doğrultusunda yeniden düzenlendiğine dikkat çekildi. Üniversitelerde düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiğinin belirtildiği bildirgede, akademisyenlerin, öğrencilerin, üniversite emekçilerinin temel haklarından olan güvenceli çalışma ve akademik-bilimsel faaliyetlerin özgürce yerine getirilmesi için gerekli koşulların sistemli biçimde ortadan kaldırıldığına vurgu yapıldı. AKP iktidarı döneminde, 12 Eylül darbesinin ardından yürürlüğe konulan YÖK’ün de kullanılarak üniversitelerin ve bilimin piyasalaştırılması çabalarının arttığı tespitinin yapıldığı bildirgede, “Bu doğrultuda üniversitedeki hak ihlalleri yoğunlaşmıştır. Bir yandan keyfi soruşturmalar ve atama-yükseltme konusunda cezalandırmaya dönüşen uygulamalar; diğer yandan iş güvencesinin ortadan kaldırılması, sendikal özgürlüklerin sınırlandırılması ve üniversitedeki ya da toplumdaki diğer sorunlara karşı tepki gösteren öğrencilerin tutuklanması gibi biçimlerde ortaya çıkan üniversitedeki hak ihlalleriyle birlikte akademik/bilimsel özgürlükler ortadan kaldırılmaktadır” denildi.
‘Akademisyenler siyasi iktidar ve sermaye çevrelerinin hedefinde’
Akademik özgürlüğün olmadığı bir üniversitede bilimsel faaliyetlerin, toplumun gereksinimlerini karşılamaktan uzaklaştığına ve egemen ideolojiyi yeniden üretmenin bir aracı haline geldiğinin aktarıldığı bildirgede, bu sürece karşı direnerek toplumu, doğayı bilimsel faaliyetlerinin öznesi haline getiren akademisyenlerin, siyasi iktidar ile sermaye çevrelerinin yönlendirmesiyle idari soruşturmalara tabi tutulduğu ve üniversiteden uzaklaştırılmaya varan tehditlerle karşı karşıya bırakıldığının altı çizildi. Kürt sorunu, Ortadoğu’da süren savaşlar veya azınlık hakları gibi temel sorunlara dair resmi ideoloji dışında düşünce üreten bilim insanlarının isten atıldığı, öğrencilerin eğitim haklarının ellerinden alınarak tutuklandığı hatırlatılarak, “Bağımsız araştırmacıların, kariyerinin başındaki gençlerin akademiye ilişkin umutlarını söndürmek, onları piyasanın dişlisi haline getirmek için baskılar, kadrosuzluk tehditleri, gözdağları artırılmaktadır” ifadelerine yer verildi.
‘TYÖK üniversiteleri piyasaya teslim edecek’
YÖK tarafından “Türkiye Yükseköğretim Kurulu Yasası (TYÖK)” adı altında hazırlanan yasa önerisine değinilen bildirgede, şu tespitlere yer verildi: “YÖK’ün temel amacı olan üniversiteyi ve bilimi, sermayenin ve siyasi iktidarın egemenliği altına sokmak konusunda bir adım daha ileri gitmekte ve hem kamu hem de vakıf üniversitelerindeki hak ihlallerinin daha da artmasının yolunu açmaktadır. TYÖK, üniversitenin finansmanını tamamen araştırma ve eğitim faaliyetlerinden sağlanacak gelirlere bağlamakta; diğer bir söyleyişle üniversiteyi bütünüyle piyasa kuralları içinde hizmet gören bir işletme haline sokmaktadır. Üniversitenin işletme haline dönüşmesiyle bilim, vakıf üniversitelerinde şimdiden provalarının yapıldığını gördüğümüz biçimde, tamamen toplumdan uzaklaşacağı gibi akademik özgürlüğün temel unsuru olan iş güvencesi bütünüyle ortadan kalkacak; başta akademisyenler olmak üzere üniversite emekçileri üzerindeki baskı ve tehditler daha da yoğunlaşacaktır.”
‘Akademik özgürlükler sağlanana kadar mücadele’
Üniversitede yaşanan hak ihlallerine karşı durmanın ve akademik özgürlüğü teminat altına alabilmenin yolunun başta sendikalarda olmak üzere örgütlenmek olmak olduğu belirtilerek, üniversitenin ve bilimin özgürleşmesi için ortak mücadele yürütmenin önemine vurgu yapıldı. İTÜ Asistan Girişimi, ODTÜ bileşenleri ve Onurumuzu Savunuyoruz Hareketi gibi ortak akademik oluşumların yürüttüğü mücadelelerdeki kazanımların hatırlatıldığı bildirgede, “Toplum için, doğa için, akademik özgürlükler sağlanana kadar örgütlü mücadelemizi sürdüreceğiz” vurgusu yapıldı.