Sevgili dostlar,
Bazı aile fotoğrafları vardır; aile reisi, oğullar, abiler gururla yanyana durur, arada gözü morarmış kadınlar, kolu sargılı kızlar zoraki gülümseyerek poz verir. Çünkü adettir: Kol kırılır, yen içinde kalır. Ailede dayak vardır, şiddet vardır; ama dışarı mutlu aile fotoğrafı vermek mecburiyeti de vardır. Kan kusulur, “kızılcık şerbeti içtim” denir.
Dün, Atatürk’ün öncülüğünde milli mücadelenin başlamasının 100. yıldönümü kutlamasında, sekiz parti liderinin çektirdiği fotoğraf, bana bu tür bir aile fotoğrafını hatırlattı.
Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişiminin üzerinden daha bir ay geçmedi. CHP liderinin sağ yanında poz veren Erdoğan da Bahçeli de kendisini arayıp bir geçmiş olsun demedi; tersine linç girişiminin yapıldığı cenaze törenine gittiği için onu suçladılar. Sonra da CHP adayının kazandığı İstanbul seçimini iptal ettirdiler. Bu yaşananlardan sonra o kadroyla çekilen “aile fotoğrafı”na olsa olsa Erdoğan’ın zafer fotoğrafı denilebilir.
Türkiye ne yazık ki, bu türden milli birlik müsamerelerini çoktan geride bıraktı. Artık zulmedenler ve zulmedilenler var; hak yiyenler ve haksızlığa uğrayanlar… Linç edenler ve edilenler…
CHP, seçim öncesi Erdoğan’ın işine yarayacak hiçbir gerginliğin tarafı olmak istemiyor; ancak bu kez de “Stockholm sendromu”na kapılmış görüntüsü veriyor. Bu maçolar fotoğrafında olmayan İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in geceyarısı evi basıldı. Yine fotoğrafta olmayan HDP’nin eski eş Genel Başkanı Demirtaş hala hapiste… Onların yer almadığı bir aile fotoğrafında linçe, baskına, hapse onay verenlerle poz vermek, Kılıçdaroğlu için abartılı bir iyi niyet gösterisi oldu.
Artık yanyana somurtan sekiz erkek fotoğrafıyla birlik tazeleyecek noktada değil Türkiye…
19 Mayıs’ın 100. yılına, kadınların, erkeklerin, Türklerin Kürtlerin, baskın yiyenlerin, linç edilenlerin, demokratik bir cumhuriyet talebiyle omuz omuza yanyana duracağı bir fotoğraf yakışırdı.