• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Temmuz 10, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Siyaset mühendisliğinde yeni aşama

      Siyaset mühendisliğinde yeni aşama

      Ülkede tüm taşlar yerinden oynadı, sarsıntı büyük: Finali gören Saray korkuyor

      Ülkede tüm taşlar yerinden oynadı, sarsıntı büyük: Finali gören Saray korkuyor

      Siyaset ekonomik yıkımı hızlandırıyor

      Siyaset ekonomik yıkımı hızlandırıyor

      “Satın alıyorum, öyleyse varım…”

      “Satın alıyorum, öyleyse varım…”

    • Yaşam
      İhtiyarlara yer yok

      İhtiyarlara yer yok

      Gazeteci Hikmet Çetinkaya son yolculuğuna uğurlandı

      Gazeteci Hikmet Çetinkaya son yolculuğuna uğurlandı

      Ölmek ya da ölmemek

      Ölmek ya da ölmemek

      Aslolan LeMan’daki karikatürün son karesi

      Aslolan LeMan’daki karikatürün son karesi

    • Türkiye
      Siyaset mühendisliğinde yeni aşama

      Siyaset mühendisliğinde yeni aşama

      Sanal gerçeklik

      Sanal gerçeklik

      Mama çetesi SGK’yi soymuş

      Mama çetesi SGK’yi soymuş

      Aslolan LeMan’daki karikatürün son karesi

      Aslolan LeMan’daki karikatürün son karesi

    • Dünya
      Brezilya’da halkçı referandum örneği

      Brezilya’da halkçı referandum örneği

      Trumpoloji: Barış için densizlik!

      Trumpoloji: Barış için densizlik!

      Trump'tan Hamaney'e: Onu çirkin bir ölümden kurtardım

      Trump'tan Hamaney'e: Onu çirkin bir ölümden kurtardım

      Savaş dizisinin yeni sezonu, bitmeyen 3. Dünya Savaşı

      Savaş dizisinin yeni sezonu, bitmeyen 3. Dünya Savaşı

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Siyaset mühendisliğinde yeni aşama

      Siyaset mühendisliğinde yeni aşama

      Sanal gerçeklik

      Sanal gerçeklik

      Mama çetesi SGK’yi soymuş

      Mama çetesi SGK’yi soymuş

      Ülkede tüm taşlar yerinden oynadı, sarsıntı büyük: Finali gören Saray korkuyor

      Ülkede tüm taşlar yerinden oynadı, sarsıntı büyük: Finali gören Saray korkuyor

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Ahmet Kaya Şarkılarında Gençliğin Serencamı

Mart 1, 2013 1 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

“BENİ BURALARDA ARAMA ANNE”

“Beni buralarda arama

Arama anne

Kapıda adımı sorma

Saçlarına yıldız düşmüş

Koparma anne, ağlama.”

Şafak Türküsü 

Arayış içindeki toplum… Yönünü tayin etmeye çalışan devlet… Her şeyin ithal ve taklit edildiği zamanda ideolojilere tutunma başladı. Darbeler, baskılar, ideolojik körlükler, eşitsizlikler… Gençlik öğretilenler ile gerçekler arasındaki çelişkiyi gördüğü, kendi kimliğini tanımlayamadığının farkına vardığı, toplum-devlet- gelenek ile çatışmaya başladığı zaman göç etme vakti gelmişti.

“Beni buralarda arama anne” dedi ve yola çıktı. “Buralar” artık ona göre değildi. Kendisi “buralı” olamazdı. “Burada” kalsa tükenecek, yeni bir çıkış bulmayacaktı. “Buralar” tarihin, doğanın, toplumun çevrelediği zindan olmuştur ona. Yeni bir çıkış için irade ortaya koymak gerekiyordu. Bunun içinde “buralarda” bulunmamalıydı.

Türkiye’de gençliğin ilk gittiği yer batı oldu. İlk gidenleri devlet ve babalar yolladı. Devlet gerileyişini durduracak fikir membaının batıda olduğunu düşünüyordu. Gitsinler çünkü “burada” hayat ve gelecek yoktu. Medeniyet öğrensinler, bilim öğrensinler, ahlak ve duruş sahibi olsunlar diye ilk olarak batıya gönderdiler. Gidenler geri geldiğinde gönderdikleri halden eser kalmadığı gibi geri gelenler başka bir dünyanın insanı olmuşlardı. “Japon modeli” ile Avrupa’nın eğitimini, bilimini alıp gelsinler diye gönderilenler kaçınılmaz olarak ideolojisini de alarak yurda döndüler. Ama geldiklerinde onlar “buralı” değillerdi.

“Buradan” gitmek isteyenlerin ikinci yolculuğu üniversitelere olacaktı. Öncelikle sınıf atlamaları ve farklı iş alanlarına geçebilmeleri için “buralardan” gönderilenler, üniversitelerde farklı dünyalara açılan pencerelerle- ideolojilerle tanıştılar- karşılaştılar. Hiçbir şey gördükleri ve bildikleri gibi değildi. Her biri bir kuruluş ve kurtuluş ideolojine tutulmuş halde kendine yol çizmeye çalışacaktı. Bunlar çevre, devlet, aile, toplum karşılarına ne gelse çatışmaya başladılar. Kendileri artık “buralı” değildi. Ütopyaları vardı gerçekleştirmek feda olmaya hazırlardı.

Zihin ve algılarını tamamen dünyaya çevirdiler. İslamcılar; Mısır, Lübnan, Pakistan ve İran’a yöneldiler. Solcular; SSCB, Çin ve Küba’ya doğru yola çıktılar. Milliyetçiler; Orta Asya’nın bozkırlarında yeni bir dirilişin işaretlerini aradılar. Laikler; Fransa, Almanya ve İtalya’da yeni kurtarıcı fikriyatın izini sürdüler.“Burada” hiçbir şey yoktu. Dünyanın neresinde direniş ve özgürlük ideolojisi ve savaşı varsa hemen onun benzerini “buralarda” yapmaya başladılar. Benzer bir ideoloji, bir hareket, bir örgüt, bir lider formasyonu ile yol almaya çalıştılar. Her şeylerini taklit etmeye çalıştılar.

Evden çıkanların gittikleri diğer yer ise dağlar oldu. Yeni direniş hattını dağlardan, köylerden, çevreden gelip ovalara, şehirlere, merkeze taşıyacağına inanan gençlik elinde silah mağaralara, dağlardan oydukları sığınaklara, kayalıklarda yerleştikleri oyuklara çekildiler. Karakol bastılar, köyleri yaktılar, yol kestiler, adam kaçırdılar, haraç aldılar, şehre- köye inip adam kaldırdılar. Zaferin namlunun ucu kadar yakın olduğuna inandılar. Namlunun ucunda yeni bir dünyanın kurulacağına inandılar. “Dağlara gel dağlara canım” çağrısını geride kalanlara yapıyorlardı. Geridekiler onların destansı! Savaşlarına imrendiler- imrendirildiler. Gidenler diğer kuşakların yaşadığı hayal kırıklığı bu defa dağlarda yaşadılar. Ya fırsatını bulup eve dönmeye çalıştı. Ya teslim oldu. Ya orada hain damgası yiyip infaz edildi. Geriye dönemeyenler ölme ve öldürülme sırasını beklediler. Askerler peşlerinde idi. Öldürüldüler, dağ başlarında. Bültenlerinde verilen haberlerden bazılarının içine ateş düşerken, bazıları da zafer naraları atıyordu.

Evi terk edenler sadece düşünce ve ideolojileri olanlar değildi. Eğitim toplumsal dönüşümü çok derinden gerçekleştiriyordu. Devletin ideolojisini benimseyecek yeni kuşakların yetişmesi en uygun yer okullar olacaktı. Devlet ideolojisi eğitim vasıtasıyla “buralar” ile alakası olmayan, tamamen yabancı bir düşünüş ve pratiği nesillere aktarmaya çalıştı. Okula giden “buralı” olmaktan çıkıyordu. Geçmişini, aidiyeti olan her türlü kurumdan nefret ediyor ve iradesini belirleyecek güçlerden kaçıyordu. Ait olduğu ve olacağa başka bir dünya vardı artık. Devlet ona yeni bir yurt, milliyet, ideoloji ve gelecek vaat ediyordu.

Bir davası vardı artık. Ve dava için evi terk etmek lazım görüldü. Evlerini terk ettiler. Ailelerini geride bıraktılar. “Beni buralarda arama anne” diyerek yola düştüler.

“BAŞIM BELADA”

“Bugün düşünemeyeceğim kadar başım belada,

Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada

İler- tutar yanı yok.

Fişlenmişim adım- eşkalim bilinmekte

Üstelik göğsümde yani tam şuramda

Kirli sakalıyla bir eşkıya gezinmekte

Başım belada…”

Kendine yeni bir yurt- devlet kurmaya aday olan gençlik yola çıktığı yer ile vardığı yer arasında büyük bir boşluk görmeye başladı. Çelişkiler, çatışmalar, tökezlemeler, çözülmeler ardı ardına geliyordu.

Birden “başının büyük bir belada” olduğunu gördü.

“Belada” idiler, çünkü yeni bir dünya kurmak ve yeni bir dünyaya uyanmak isteyenler yalnızlıklarını, temelsizliklerini, boşluklarını gördüler.

“Belada” idiler, çünkü kendilerini ölüme gönderenler yanında değillerdi. “Dava” arkadaşlarının- büyüklerinin refah, konfor, mevki içindeki hallerini görünce hayal kırıklığını yaşamaya başlamışlardı bile.

“Belada” idiler, çünkü iktidar alanından azıcık yer kapanlar birden saf değiştiriyor, onların düşmanları oluveriyorlardı.

“Belada” idiler, çünkü devrim ateşini yakmak için çıktıkları dağlarda yapayalnız kaldıklarının farkına vardılar. Yanı başlarında kurşunlarla düşen kardeşlerinin ardında bakakalıyorlardı.

“Belada” idiler, çünkü sokaklar, evler, şehirler, mahalleler, okullar, işyerleri onlar için artık emniyetli değildi.

“Belada” idiler, çünkü büyük umutla tutundukları ideolojiler birilerin büyük planlarının parçası olarak ortaya konan birer oyun olmaktan başka bir şey olmadıklarını gördüler.

“Belada” idiler, çünkü olmak istedikleri şey olamıyorlar, yapmak istedikleri bir türlü olmuyor, büyük teorilerin birden çöküverdiğine şahitlik ediyorlardı.

“Belada” idiler, çünkü kendilerini sahaya- meydana- sokağa- dağa süren arkadaşlarının kendilerinin arkasında masada başka güçlerle pazarlık yaptıklarını ve onları sattıklarını gördüler.

“Belada” idiler, çünkü ne aile kurdular, ne ailelerini bulabildiler. Geriye dönemiyorlardı. Geldikleri yerde kalakalmışlardı. Sonradan aile kurmaya çalışsalar da aile olamadılar.

“Başları belada” idi çünkü onlar, ölmeye- kurmaya- kurtarmaya çalışırken arkadaşları holding kurmuş, refah ve konforun dehlizlerinde kaybolmuştu.

“BENİ BUL ANNE”

 

“Camlar düştü yerlere

Elim elim kan içinde

Yanıma gel yanıma anne

İki yanımda iki polis

Ellerim kelepçede

Beni bul beni bul anne!”

Kaybolmuşlardı…

Gittikleri ülkeler, şehirler, sokaklar onlara büyük bir kayboluşun dehlizlerini andırıyordu. Şehirlerin ıssızlığında umutsuz bir şekilde kalakalmışlardı…

Ellerinde yol gösterecek bir plan kalmamıştı. Yanlarında kimse yoktu. Kafa ve kalpleri çok yorulmuştu. Bu kayboluşun kaotik hali ile çekilmez hal almışlardı.

Kendisini doğuran “Anne” aklına geldi. Sadece doğuran “anne” değil asli fıtratı olan “Anne”. Tarih, kültür, medeniyet, toplum, doğa, bilgi ile onu büyüten “Anne”.

Kaybolmuşluğu derin acısında tutunacak kimsesi yoktu artık. Geri döndüğünde onu hiçbir şart koşmadan kabul edecek anneydi.

“Vatan” anneydi, “toprak” anneydi, “kültür” anneydi…

Ve baba…

İktidar “baba”, devlet “baba”, sermaye “baba” idi.

Önce “anne”den dönüş kucağını açmasını istedi.

Ve “baba” ona iktidarına ortak etti, bürokrasisinde yer açtı, sermayeyi emrine verdi.

Kayboluşuna son vermek istiyordu. Geri döndüğünde bir zamanlar estirdiği devrimci nefesin yerini muhafazakâr bir tutum bekliyordu.

Gençliğin kaotik serencamı devam ediyor. Yeni kuşaklar, kendinden öncekilerinden farklı kaderinin olup olmayacağını bekleyip görmeden, aynı terk edişlere gerek kalmadan, başları belaya girmeden ve geri dönmek için yurt aramasına mahal vermeden, dirilişinin büyük sesini ortaya koymalıdır.

 

 

 

 

 

1 Comments

  1. arif uslu
    1 Mart 2013 at 11:31

    Yazı maalesef duygusal ve açıklamaya cüret ettiği konunun genişliği ve kapsamından uzak bir şekilde yazılmış. Ahmet Kaya\’nın (daha doğrusu şiirin yazarı Nevzat Çelik\’in) Burada arama dediği burası dağlar değil cezaeviydi. Ahmet Kaya örgütlü bir sanatçı değildi. Sola her zaman dışarıdan bakmıştır, güzel müzik yapar, ama şarkıları solu anlatmaz. Sola sempati duyan gençliğin özlemlerini anlatır. Dağa giden yada mücadele eden gençlerin ne hissettiğinden çok bahsettiğim kitlenin psikolojisi vardır. Zaten sol yayınlarda ölene kadar arabesk olmakla suçlanmıştır. Sonra kimileri buna rağmen hakkını teslim ederek iadei itibara yöneldiler. Yazıda bahsedilen devrimci gençlik duygusal karşılığını kendilerine yakın politik müzik gruplarında buluyorlardı zaten. Yorum, kutup yıldızı, munzur, Yenigün, bu gruplardan bazılarıdır. Sözlerine bakarsanız hiç pişmanlık veya yılgınlık belirten satırlar bulamazsınız. Mesela Yorum da Ahmet Kaya gibi anneye hitap eder ama yılgınlık yoktur orada, acınması istenmez kimseden. Bir oğul büyütmelisin şarkısında mesela:
    Zulüm ejderha olsa da
    Telli duvaklı yurdunda
    Bir oğul büyütmelisin
    Kavgada yiğit olmalı

    Gün gelip yol kenarında
    Kızıl gül açmış alnında
    Bulursan yıkılmayasın
    Göz yaşında hınç olmalı

    Düşen birdir bilmelisin
    Bin oğlun var sevmelisin
    Yarın bizim yılmayasın
    Yüreğinde güç olmalı

    Yarin yanağından gayrı
    Paylaşmak için her şeyi
    Söylediğimiz türkülerde
    Senin de sesin olmalı

    Son mısrada ise anneyi de mücadeleye çağırmaktadır. Dağdaki gençlerin dönmek istedikleri gibi ifadeler de yanlıştır. Türkiye\’de dağlı bir mücadeleye inanmasam da mücadelenin en yoğun olduğu 90larda kadrolarda herhangi bir yılgınlık psikolojisi yoktu ve ölenler inandıkları bir şeyler için ölüyorlardı, ajan olarak vurulmama korkusu kimseyi dağda tutmaz.

Yorumunuzu bırakın


ZAMAN AKIŞI

Tem 10 12:03
Arkasayfa

Siyaset mühendisliğinde yeni aşama

Tem 10 11:21
Arkasayfa

Sanal gerçeklik

Tem 10 09:39
Arkasayfa

Mama çetesi SGK’yi soymuş

Tem 10 09:34
Arkasayfa

Ülkede tüm taşlar yerinden oynadı, sarsıntı büyük: Finali gören Saray korkuyor

Tem 10 09:26
Ekonomi

Doğruyla kavga etmemek yanlış mı?

Tem 9 14:36
Ekonomi

İhtiyarlara yer yok

Tem 9 14:27
Ekonomi

İşçisiz hiçbir şey güzel olmayacak!

Tem 9 14:20
Ekonomi

Motorine zam geldi

Tem 9 14:10
Gündem

Gazeteci Hikmet Çetinkaya son yolculuğuna uğurlandı

Tem 9 09:43
Ekonomi

Siyaset ekonomik yıkımı hızlandırıyor

Tem 9 07:04
Arkasayfa

Sosyal Medyanın Gerçek Hayatta Bir Karşılığı Yok

Tem 9 06:31
Arkasayfa

Doğu’nun Uyanışı ve Batı’nın Korkusu

Tem 8 12:10
Kültür & Sanat

Caretta caretta müzesine yoğun ilgi

Tem 8 12:04
Gündem

Brezilya’da halkçı referandum örneği

Tem 8 11:36
Arkasayfa

“Satın alıyorum, öyleyse varım…”

Tem 8 11:33
Arkasayfa

Demokratik yoksunluk

Tem 7 12:26
Arkasayfa

Ölmek ya da ölmemek

Tem 7 12:23
Bilim & Teknoloji

Twitter’ın kurucusundan WhatsApp ve Telegram’a rakip: Bitchat!

Tem 7 12:21
Arkasayfa

Söyleyin Timur haksız mı?

Tem 7 11:59
Gündem

İmralı heyetinden Öcalan ile görüşme sonrası açıklama: ‘Öcalan sürecin yeni bir aşamaya geçtiğini vurguladı’

Tem 7 11:43
Ekonomi

Van’da semt pazarları krizde: “Veresiye defterlerinde boş sayfa kalmadı”

Tem 7 11:27
Arkasayfa

Aliyev ile Paşinyan’ın Zelenskileşme sendromu ve fırsattan tuzağa Zengezur

Tem 7 10:39
Arkasayfa

“Demokrasi kalsın şimdilik; savunma işi acil”

Tem 7 10:13
Arkasayfa

Tornavida

Tem 7 09:21
Arkasayfa

Aslolan LeMan’daki karikatürün son karesi

Tem 6 12:30
Ekonomi

Merkez bankalarında “gevşeme” hızlandı

Tem 6 12:13
Ekonomi

İstanbul, kira artış oranında dünyanın zirvesine yerleşti! İşte kirası en yüksek şehirler…

Tem 6 11:57
Gündem

Stres hormonları kısa vadeli çözümlerle düşebilir mi?

Tem 6 11:56
Arkasayfa

ABD Emperyalizminin Hümanist Değerler Algısı ve Güttüğü Gerçek Maksat

Tem 6 11:02
Gündem

Meteoroloji açıkladı: 6 Temmuz 2025 hava durumu raporu… Bugün hava nasıl olacak?