Matruşka isimli Rus yapımı bir oyuncak bebek türü vardır ya; iç içe geçmiş şekilde giderek küçülen kopyalarını içinde saklayan…
Biribirinin içine saklanmış bir dizi aynı bebek sureti…
Zamanla, bebekler dışında artık başka şeylerin (siyasetçilerin örneğin) matruşkaları da yapıldı.
Ama ahlaksızlığın matruşkası yapılmadı daha.
İşte Baykal’ın malum görüntüleriyle başlayan ve değişik biçimlere bürünerek devam eden süreç, ahlaksızlık matruşkası da böyle olabilir ancak, dedirtebilecek cinsten…
Biribirinin içinden çıkan, biribirinin kopyası gayri ahlaki siyasi tezgahlar, hamleler…
Tartışmaları başlatan ve tek kelimeyle “alçakça” diyebileceğimiz sözkonusu kaset de; o kasetteki görüntülerin izdüşümünde saklı olan (en azından ‘aldatma’ ve yalan içeren ‘özel hayatlar’ gibi…) değişik boyutlar da; sonrasında devreye sokulan ve devam eden siyasi atraksiyonlar da…
Hepsi de ‘ahlaksızlık matruşkası’nın içinden çıkan ve aynı mezbelelikten beslenerek aynılaşmış kopya ahlaksızlıklardır…
Biri diğerinden daha ‘ehven’ sayılamaz…
Ahlaksızlık, ahlaksızca faş edilmekte, tedavüle sokulmakta, bütün tarafları kendisine bağlamakta, ve bu tarafların her biri bağlandıkları ahlaksız toplamın parçaları olarak ortadaki kirden, pastan avantaj çıkarmaya çalışmaktadır…
Durum budur.
Ve bu durumun ahlaki sefaletini ölçmek için en isabetli ölçüm, “mağdur” pozisyonundaki Baykal’a ve CHP’sine bakarak yapılabilir.
“En mağdur”un durumuna, yaptıklarına, ahlaki nabzına bakın ve toplam ahlaksızlığın boyutlarını varın hesap edin artık…
Dediğimiz gibi, bu görüntüleme olayı alçakçadır.
Evet ama, çok zamandır kader birliği yaptığı ve nihayet avukatlığını yapmakla övündüğü ‘Ergenekon ahalisi’nin, fişleyerek, kasetleyerek bu türden “belgeselciliğin” piri olduğunu bugüne kadar hiç sorun yaptı mı Baykal?
Yani onun avukatlığını yapacak kadar yakınında bulunduğu çevrenin bu alçakça yöntemlere hiç de uzak olmadığını bilmiyor olabilir mi!
Geçelim…
“Baykal’ın ve CHP’nin şahsında Cumhuriyete karşı girişilmiş komplo”ya karşı bir mücadele ilanı biçiminde sunulan “istifa hutbesi”nde, CHP’nin yıllardır “Cumhuriyetin ve laikliğin en sinsi düşmanı” diye bellettiği Fethullah Hoca’ya çakılan selam neyin nesidir?
Başına sarılan bu beladan kurtulmak da dahil, oradan çare aramanın, “AKP askerlerle anlaşabiliyorsa biz niye Fethullah’la anlaşmayalım” gibisinden bir siyasi anlamının ötesinde, ‘gayri ahlaki’ bir anlamı da yok mudur yani?
Ve ‘istifa’ sonrası yaratılan “Baykal efsanesi”, “geri dön” ağlaşmaları…
Neresinden tutsan dökülecek samimiyetsizlikler…iki yüzlülükler… hesaplar… hesaplar…
Düştüğü durumdan gayet masum bir “mağdur-kahraman” çıkarmak ve giderek tertemiz bir ‘Aziz’ olarak geri getirmek…
Hesaplardan biri bu; sanki bugüne kadar eksik olan buymuş gibi; Baykal’ı daha güçlü kılmak!
Mümkün olup olmaması bir yana (ki, “varan 1”i izleyecek diğer “varan”lardan çekinmese, tanıdığımız Baykal istifa bile etmeyebilirdi!), güçlü Baykal’ın güçlü CHP anlamına gelmeyeceği açık değil mi?
Yine, “CHP bu komplodan güçlenerek çıkacak”mış, deniliyor ya; insanın “ne mutlu size ki böyle bir komplonuz oldu, gözünüz aydın” diyesi geliyor!
“İnadına Baykal inadına sol”muş!
Deniz Gezmiş’e atıfta bulunarak, “Bir Deniz’i verdik, ikincisini yedirmeyiz”miş!
Cahillik midir, utanmazlık mıdır, ahlaksızlık mıdır…
Elleri böğründe, şaşkın ve çaresizce Baykal’ın ardından salya sümük ağlaşanlar; “Aman başkanım bizi bırakma” diye ağlaşırken içten içe gülüşenler; Baykal kime el verecek, kime destur verecek, kimi okuyup üfleyip icazet verecek hesapları yapan yılların gedikli kuyrukçuları; ‘padişahım çok yaşa’ güzellemeleri eşliğinde, kafalarındaki tilkilerin kuyruklarını bağlamakla meşgul siyaset esnafları; özel harpçi abilerin komplocu-siyaset paslaşmalarının arenası…
İşte CHP budur!
CHP aynasından izlediğimiz, ahlaki-siyasi sefalettir bu…
Şimdi soralım:
Bu tablodan yansıyanın, o malum kaseti çekip dolaşıma süren ahlaksızlık ve alçaklıktan tamamen uzak olduğu söylenebilir mi?
Ve bitirelim:
O matruşkanın içindeyken, “komplodan daha güçlü çıkmak” ne anlama gelir ki?
Bu memleketin can yakan sorunlarına el atmadan, mesela, son örneğini Muğla’da gördüğümüz iç savaş egzersizlerine göz yumarak “güçlenmek”, ahlaksızlık matruşkasının içinden büyüyerek “kademe” atlamaktan başka nedir ki?
Evrensel