Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre Türkiye’de 2009 yılında insan hakları açısından yeterince ilerleme sağlanamadı. Uluslararası Af Örgütü Almanya Genel Sekreteri Monika Lüke, özellikle Türkiye’de ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını eleştirdiklerini belirtti.
Lüke, “Her ne kadar Kürtçe yayın yapan bir devlet televizyonu ile iyileşme gözlenmiş olsa da, aslında ifade özgürlüğü hâlâ hiçe sayılıyor. Eğer siyasi açıdan kabul görmeyen bir görüş ortaya atılıyorsa, çoğunlukla da bu Kürtlerin lehine bir ifadeyse, bir gazetecinin hakkında dava açılmasını göz önünde bulundurması gerekiyor” diye konuştu.
Lüke, ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesinde değişiklik yapılması gerektiğini söyledi.
Çocuk hakları
Raporda, kamuoyunda ”taş atan çocuklar” olarak bilinen 18 yaşın altındaki çocuklara yönelik yargılama süreci de eleştiriliyor.
Bu çerçevede Lüke, Türk hükümetine yönelik ”Lütfen gösterilerde karşılaştığınız çocukları gözaltına almayın. Bu durum adil yargılama konusundaki her türlü standarda ve Türkiye’nin de imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı düşüyor. Devletin kurumları çocukların refahını sağlayacak şekilde davranmakla yükümlü” çağrısında bulundu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi için çağrı
Uluslararası Af Örgütü’nün 2010 yılı raporuna göre Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir hakkında geçen yıl mart ayında tutuklama kararı çıkartması, Uluslararası Af Örgütü tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi.
Ancak aralarında Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in de bulunduğu 81 ülkenin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taraf olunmasını sağlayacak ilgili sözleşmeyi imzalamaması eleştiriliyor.
Türk hükümetinden bu yönde adım atılmasını beklediklerini söyleyen Lüke, ”(Türkiye) böylelikle şunu göstermeli: Eğer insan haklarını ihlal ediyorsanız, kaçamazsınız, bunun için ceza alacaksınız. Bu ayrıca ülke içinde de önemli bir sinyal olurdu” dedi.
Şiddetle mücadele
Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda, Türkiye’deki emniyet görevlilerinin insan haklarını ihlal ettiğine ilişkin iddialar hakkında kapsamlı soruşturma yürütülmemesi de eleştiriliyor. Ayrıca raporda hâlâ işkence ve kötü muamele yapıldığına dair haberler geldiği belirtiliyor.
Raporda, kadın ve kızlara yönelik şiddet de ayrı bir başlık altında ele alınıyor. Bütün dünyada ciddi bir sorun olan aile içi şiddetin Türkiye’de de görüldüğünü kaydeden Lüke, ”Burada şunu söylemek lazım, bu Almanya’da olduğu gibi Türkiye’de de görülen bir durum. Türkiye’de de kadınların yaklaşık yüzde 30’u eşleri tarafından dövülüyor. Ancak Türkiye’deki sorun kadınların eşlerinden kaçabileceği yeterli sayıda kadın sığınma evinin bulunmaması” dedi.
111 ülkede işkence ve kötü muamele
Uluslararası Af Örgütü’nün 2010 yılı raporuna göre en az 111 ülkede insanlara işkence ve kötü muamele yapıldığı tespit edildi. En az 55 ülkede adil yargılama yapılmadı. En az 96 ülkede ifade özgürlüğü kısıtlandı. Raporda, özellikle Afganistan, İran, Rusya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki insan hakları ihlallerine dikkat çekiliyor.
Rapora göre insan hakları açısından Afganistan’da karanlık bir tablo ortaya çıkıyor. Zira ülkede siviller Taliban ve uluslararası güvenlik güçlerinin hedefi oluyor, emniyet teşkilatı ve adalet sisteminde gereken reformlar henüz gerçekleştirilmedi.
Raporda, İran’da da 2009 yılında insan hakları açısından durumun kötüleştiği belirtiliyor. Özellikle Haziran 2009’da yapılan seçimlerin ardından muhalif kişilerin daha sıkı takip edildiğine, rejim muhalifi 5 bin kadar kişinin hapse atıldığına, işkence yapıldığına, 16 kişinin de ölüme mahkûm edildiğine dikkat çekiliyor.
Uluslararası Af Örgütü, Amerika Birleşik Devletleri’ni de Guantanamo’yu kapatmaması nedeniyle eleştiriyor.
Almanya’ya eleştiri
Almanya’da ise kaçak olarak yaşayan mültecilerin çocuklarının okula gidebilmesini kolaylaştırmak için, yabancı öğrencilerle ilgili bilgilerin o bölgedeki Yabancılar Dairesi’ne bildirilmesi zorunluluğunun kaldırılması olumlu bir gelişme olarak görülüyor. Alman makamları tarafından, işkence yapılan ülkelerden gelen kişilerin sınır dışı edilerek, bu ülkelere geri gönderilmesi ise eleştiriliyor.
DW Türkçe