Pulitzer ödüllü gazeteci Dana Priest liderliğinde 12 muhabirin iki yıllık çalışması sonucunda hazırlanan haber için yüzlerce istihbarat çalışanı, komutan ve bakanla konuşuldu. Gazeteye göre, ABD, tüm dünyadan gelen istihbaratı ülke sınırları içinde 10 bin farklı adresteki 1271 devlet kuruluşu ve 1931 özel şirketin çalışmalarıyla değerlendiriyor. Bu şirketlerde ve devlete bağlı istihbarat teşkilatlarında 854 bin kişi çalışıyor. Bu kişiler dünyanın herhangi bir yerinden kendilerine gelen istihbarat raporlarını inceliyor, şüpheli bir ismin uçuş listelerine girmesinden, Pakistan’ın dağlarında inşa edilen yeni bir binaya kadar her şeyi mercek altına alıyor. Şirketlerden bazıları veri inceleme, bazıları uydudan çekilen canlı videoları değerlendirme, bazıları ses analizi, bazıları da harita oluşturma ve okuma üzerinde uzmanlaşıyor.
11 Eylül’den sonra arttı
ABD’nin istihbarat teşkilatı özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından genişledi. Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırılardan yalnızca dokuz gün sonra Amerikan Kongresi’nden El Kaide’ye karşı küresel bir saldırı başlatmak amacıyla 40 milyar dolarlık bütçe onayı çıktı. 2002 ve 2003’te de benzer ek bütçeler ayrıldı. Bugün ABD’nin istihbarat operasyonları bütçesi, 11 Eylül öncesi seviyenin 11 katına çıkarak 75 milyar doları buldu.Bütçenin hızla artması yeni istihbarat kuruluşları kurulmasını da hızlandırdı. 11 Eylül saldırılarından sadece üç ay sonra 24 yeni kuruluş hayata geçmişti. 2002’de kitle imha silahlarını izlemek, tehlike işaretleri toplamak üzere 37 yeni kuruluş oluşturuldu. Hâlâ devam eden artış sayesinde dokuz yılda toplam 263 yeni istihbarat dairesi kurulmuş oldu.
Sırlar taşeronların elinde
Ancak özellikle harita, video, ses analizi gibi alanlarda yeni devlet memuru yetiştirmek zor olduğu için birçok proje özel şirketlere aktarıldı.Bugün ABD’deki istihbarat faaliyetlerinin önemli bir kısmı taşeron şirketler tarafından kontrol ediliyor.
Bu şirketler özel görevlerini açıklamıyor, çoğunun adresi dahi bilinmiyor. En önemlileri Washington ve çevresinde bulunan bu merkezlerden biri Dulles Havalimanı yakınlarında sıradan bir binada bulunuyor. Kitapçıları ve kırtasiye dükkânlarını geçtikten sonra sola döndüğünüzde karşınıza çıkan iki buz mavisi binada dünyanın dört bir yanından gelen görüntü ve haritalar analiz ediliyor. Tam karşı binasında devlet için çalışan özel Carahsoft şirketi var. Burada ses analizleri yapılıyor, veriler toplanıyor. Hemen yakındaki bir başka merkezde ise, kitle imha silahları ve terörist grupların merkezleri ile ilgili araştırmalar yapılıyor.
Tabii istihbaratı değerlendiren şirketlerin ve devlet ajanslarının artmasıyla hata yapma olasılığı da artıyor. ABD’de en az 51 istihbarat kuruluşu aynı işle görevli: Terörist ağlara para akışını izlemek. ABD’ye bağlı özel ve devlete ait tüm istihbarat kuruluşlarının faaliyetlerini izlemek için kurulan ODNI (Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi) günde 1.7 milyar e-posta, telefon ve faks mesajını değerlendirmeye çalışıyor. Burada tüm belgeleri okuma yetkisi olan bir kişi yılda 50 bin rapor üretildiğini söyleyerek, bunların çoğunun okunmadığını, herkesin işini delege ettiği için hata riskinin arttığını söylüyor.
Yemen’deki operasyona Washington koordinasyonu
ABD’de binlerce kişinin katkısıyla sürdürülen istihbarat trafiği, her şey yolunda gittiğinde çok başarılı sonuçlar veriyor. Mesela geçen sonbaharda Yemen’den peş peşe gelen ihbarların ardından istihbarat teşkilatları anormal bir faaliyet olduğunu fark etti.ABD Başkanı Barack Obama’nın özel operasyon izni vermesinin ardından komandolar yerel El Kaide liderini öldürme görevi-yle ülkeye sızdı.
Burada bilgisayarlar, veritabanları ve özel iletişim araçlarıyla dolu bir odadan ABD’deki istihbarat birimlerine binlerce fotoğraf, canlı video görüntüsü, ses kayıtları ve rapor gönderildi. Farklı uzmanlık alanlarındaki departmanlar bu raporları inceledi ve önemli noktaları tespit edip komandolara geri gönderdi. Ocak ayından itibaren komandolar, Yemen’de El Kaide liderleri de dahil 15 kişiye suikast düzenledi. Ancak aynı operasyonda Washington’a gönderilen bilgiler bürokrasinin içinde kaybolduğu için bir facianın da eşiğinden dönüldü.
ABD’ye gönderilen 5 bin sayfalık istihbarat iyi incelenmediği için Nijerya’da bir adamın Yemen’e giden oğlunun aşırı İslamcı olmasından korktuğu, Yemen’de aynı yaşlarda şüpheli bir kişinin ABD’ye giden bir uçağa bindiği detayları gözden kaçtı. Sonunda Abdulmüttelib isimli gencin uçağı patlatmaya çalışması, istihbaratçılar tarafından değil, adamın belindeki bombaları fark eden bir yolcu tarafından ifşa edildi. Üst düzey bir yetkili, “Elimize geçen raporları bir ömür boyu incelesek yine de bitiremeyiz” diyor.
Milliyet