Hüseyin İrfan Fırat
Son dönemde Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde platform işçilerinin eylemleri hız kazandı. Bugüne kadar çoğu zaman görünmez kılınan bu emek, ilk kez bu kadar organize ve kararlı bir biçimde ses verdi. Bu eylemler, milyonlarca çalışanın hayatına giren yeni çalışma modelinde işçilerin yaşadığı sorunları görünür kılıyor.
PLATFORM İŞÇİLİĞİ NEDİR?
Kamuoyu hâlâ bu kavrama pek aşina değil. Platform işçiliği; işverenin bir uygulama, yazılım ya da dijital arayüz üzerinden işçileri yönettiği, görevlendirme, puanlama, ücret ve çalışma temposunun bu yazılım tarafından belirlendiği yeni bir çalışma biçimi. Kuryeler, eve teslim işçilerinin tamamı bu kapsama giriyor. Dışarıdan serbest gibi görünse de, işin gerçek patronu görünmez bir uygulama.
NEDEN SOKAKTALAR?
Bu eylemlerin ana gerekçesi aynı: Gelir düşüyor, gider yükseliyor, risk artıyor. Motor masrafı, yakıt, bakım, ceza, paket iptali derken, işçiler neredeyse her gün daha az kazanıyor. Ücret tarifeleri ise şirketlerin tek taraflı güncellemesine bağlı. Platform işçisi kâğıt üzerinde bağımsız gibi görünüyor, ama tüm sorumluluk ve maliyet işçiye ait kontrol ise tamamen uygulamanın elinde.
EN KRİTİK BAŞLIK: PUANLAMA VE PERFORMANS KONTROLÜ
Platform işçilerinin bu buluşmalarında en çok konuşulan mesele buydu.
Şirketlerin kullandığı sistem:
• Kime ne kadar iş verileceğine karar veriyor,
• Bölge atıyor,
• İş reddedilirse puan düşürüyor,
• Düşük puanı gerekçe göstererek işçiyi cezalandırıyor.
Böylece görünmez bir yönetim mekanizması ortaya çıkıyor. Patron ortada yok ama tüm kararları veren, çalışanın geleceğini belirleyen bir yazılım var.
BİZ DE İŞÇİYİZ VURGUSU
Platform emekçilerinin en güçlü söylemi: “Bizi kendi hesabına çalışan göstermeyin, biz işçiyiz.” Çünkü işin mahiyeti, işverene bağımlılık, sürekli talimat sistemi, cezalar, performans kontrolü ve bunların hepsi klasik işçi tanımına birebir uyuyor. Üstelik mahkemeler de artık bu yönde karar veriyor.
TÜRKİYE’DE PLATFORM İŞÇİLİĞİ: SAYILAR VE HUKUKİ STATÜ
Bu yeni çalışma modeli ülkemizde hızla yayılıyor. Çeşitli araştırma ve sivil toplum raporlarına göre, Türkiye’de teslimat/kurye uygulamalarında çalışan sayısının yaklaşık 500 bin ile 1 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor bu sayı, kayıtdışı çalışanlarla birlikte düşünüldüğünde daha da yüksek olmalı.
Kargo dağıtımından market alışverişine kadar geniş bir alanı kapsıyor. Bu işçilerin hukuki statüsü netleşmezse, platform işçiliği alanında çalışma koşulları tamamen kuralsız, güvencesiz ve denetimsiz bir yapıya dönüşebilir.”
SOKAKTA VERİLEN MESAJ NE DİYOR?
Platform işçilerinin dün yükselttiği ses aslında şunu söylüyor:
• Adil ücret istiyoruz.
• Performans kontrolünün şeffaf olmasını istiyoruz.
• Cezaların keyfî uygulanmasını istemiyoruz.
• Statümüz belirlensin, işçi olduğumuz kabul edilsin.
• Güvenceli bir sosyal güvenlik sistemi istiyoruz.
Platform işçileri, görünmez emekleriyle hayatımızı kolaylaştırıyor. Bugüne kadar çoğu zaman duyulmayan sesleri, artık sokakta ve meydanlarda yükseliyor. Yasal ve sosyal güvenceli çalışma için verdikleri mücadele, günlük hayatımızda önemli yeri olan bu iş kolunun seslerini duyuruyor. Bu seslere kulak vermek, emeklerine gösterilen saygının bir ifadesidir.




