Ayşe Yıldız
Başörtülü olarak alabildiğine özgür olmak isterken ve olurken bu başörtüsünü niye takıyorum? Ne için? Ne amaçla? Ne işe yarıyor? Dinen bu kadar da gerekli mi? Fakat bu soruları soran da cevabını veren de kadınlar olmalı. Ve neye karar verirlerse saygı duyulmalı. Bu sebeple bence artık başörtüsü konusu başka boyutlara taşınmalı. Kadınlar bunların cevabını elbette verecek kudrette ve akılda.
Arap kökenli bir ailenin kızı olarak bildiğim ve gördüğüm, başörtüsünün bir kültür ve gelenek olduğu, bir kızın evlendiğinde , evlendiği belli olsun diye taktığı , evli olanla olmayan ayırt edilsin diye yapılagelen geleneksel bir örtüdür başörtüsü . Şimdiki hali pek bu şekilde olmasa da malum yapılanmalar ve amaçları sayesinde, yaşı bana yakın ve benden büyük olan Arap coğrafyasının insanı bunun böyle olduğunu pekala bilir.
Çağdaşlaşan ve gelişen bir toplum olmanın doğal sonucu olarak, kadınlar üzerindeki hakimiyeti kaybedeceğini anlayan bu baskın, bencil, çıkarcı ve ileriyi göremeyen erkek zihniyeti (öyle olmayanları ayrı tutuyoruz tabi ki) geleneksel örtüyü, dinin en baş meselesi haline getirmeyi ne yapıp edip başarmıştır. Din sömürüsü üzerinden bu oyuna, maalesef kadınlar erkeklerden daha fazla gönüllü olmuştur. Oysa bir toplumun özgürleşmesinin ilk şartıdır kadının özgürleşmesi. Kadın özgürlerşirse çağdaş, daha ilerici, aydınlık dolu günlere doğru yol alabiliriz. Kadının baskı altında tutulduğu toplumlara bakalım, bir arpa boyu yol alabilmişler mi ? Sadece erkeklerin kendi bencillikleri ve kuş beyinlerini farklı yönde çalıştırmaları yüzünden, cennet olabilecekken yaşantımız, dönmüştür bir cehenneme. Bilerek ve isteyerek, kadınların bedenleri ve kıyafetleri üzerinden bir hayat inşa eden, ahlak bekçiliği yapan, aklı sadece apış arasında olan erkekler, valla bıktık sizden.
Başörtüsü konusu artık level atlamalı, başka boyuta taşınmalı, kapatılmalı bu konu. Saçını örten ile örtmeyenlerin eşit haklara sahip olması için yıllarca ciddi mücadeleler verildi. En doğal hakları için insanlara çok acı çektirdiler. Şimdi başörtülüler uzun yıllar süren haklı mücadeleleri sonucu bu kazanımları elde ettiler. Saçı açık olan bir kadının bütün haklarına onlar da sahipler. İstediklerini yapabiliyorlar. Ancak bu sefer saçı örtülü kadın böyle mi giyinir, saçı örtülü kadın sigara mı içer, böyle mi güler, dondurma mı yer vs. vs. ile yine gündemi belirlemekte, bildiğimiz zihniyetteki erkekler. Yine erkekler diyor ki, ey kadın seni başörtülü olarak topluma karıştırdık seni iş hayatına soktuk, öğretmen, doktor, avukat, milletvekili, bakan yaptık velakin başörtülü olarak bu kadar mühim işleri yapabilirsin amma sokakta dondurma yalayamazsın. Buna henüz izin çıkmadı sevgili kadınlar. Malum biliyorsunuz akılları hep aynı yerde.
Erkek ya da kadınların nasıl giyindiği, saçını kırmızıya mı boyadığı, başörtüsünün altına ne giydiği, (isterse üstte başörtüsü alta mini etek giysin banane o öyle mutlu olacaksa ) hiç umurumda değil. Çünkü insanların dış görünüşü ve nasıl giyindiği beni ilgilendirmiyor. Onun şekli şemali onun ahlaklı mı ahlaksız mı bir insan olduğunu belirlemiyor. Şekille ahlak olsaydı eğer başörtüsünün git gide arttığı bir ülkede neden ahlak ters orantı gösteriyor. Demek ki kadını kapatmakla, saçının bir telini göstermemekle erkeğe ahlak falan geldiği yok. Bilakis bu teknoloji ve internet çağında bu kadar uyaran ve bu kadar yasak ve ahlakçılık varken , erkeklerin psikolojisinin içine edilmiş durumda. Dolayısıyla erkekler de kadınların hayatına etmiş durumda.
Maalesef her dönemin en önemli konusu haline getirilen başörtüsü hakkında, hep konuşan erkek hocalardan bu konuyu arka plana hatta bayağı aşağı sıralara indirecekleri konusunda hiç ümidimiz yok. Olsa olsa yine kadınlar taşıyacak bu konuyu başka boyuta. Detaylı düşünecek olursak başörtüsünün bir teferruattan öteye geçmediği görülecek.
Bence artık tartışma konumuz başörtülülerin haklarından daha ileriye gitmiş olmalıydı. Bu hak kazanıldı ve haklıydılar. İlahiyatçılar, hocalar başörtüsü konusunun o kadar da önemli olmadığını , Kuran-ı Kerim’de sadece bir yerde, detayı olmadan üzerinize örtülerinizi alın demek suretiyle geçtiğini daha çok haykırmalı. Haykırmalı ki kadınlar da artık, ister kendi istekleri ile ister gelenek, ister dini açıdan, her ne sebeple takıyorlar ise bu baş örtüsünü niye takıyoruz sorusunu kendilerine sorabilsinler. Bence kadınlar serbest bırakıldığında onlarda aslında bu örtünme işinin o kadar hayat mamak meselesi ya da din meselesi olmadığına kanaat getirecekler.
Malum kişilerin başörtülü kadınlara nasıl davranacakları, nasıl yürüyecekleri, hangi ses tonunda gülecekleri konusunda bu kadar çok eleştiri yapmalarının sebebi şu olsa gerek; ”saçlarını bile tahrik unsuru olarak görüp kapatıyorsan ondan daha ileri tahrik edici hareketlerde bulunamazsın.” İşte burada kadınlar kendilerini sorgulamaya başlamalı bence. Başörtülü olarak alabildiğine özgür olmak isterken ve olurken bu başörtüsünü niye takıyorum? Ne için? Ne amaçla? Ne işe yarıyor? Dinen bu kadar da gerekli mi? Fakat bu soruları soranda cevabını veren de kadınlar olmalı. Ve neye karar verirlerse saygı duyulmalı. Bu sebeple bence artık başörtüsü konusu başka boyutlara taşınmalı. Kadınlar bunların cevabını elbette verecek kudrette ve akılda.