Müze; İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Vatikan, Macaristan, Yunanistan, Avusturya, Belçika, Hollanda, İrlanda, Katar, Portekiz ve Rusya’daki önde gelen kurumlardan seçilen eserlere ev sahipliği yapıyor.
Müzede sergilenen eserlerle İstanbul’un görkemli tarihinde kısa bir yolculuğa niyetlenenler, bu yolculuğa ilk çağlardan itibaren İstanbul’un tarihine ışık tutan sergiyi, tarih öncesi çağlardan Roma’ya, Bizans’a, Osmanlı’ya kadar uzanan ve dönem dönem ilerleyen bir videoyla başlayabilir.
Sergide öncelikle Yenikapı’dan çıkarılan ve İstanbul’un tarihini MÖ 6500’lere götüren Neolitik kaplar görülmekte. İlerledikçe Bizans, Roma dönemine ait sikkeler, heykeller, el yazmaları, İstanbul’u geçmişiyle yeniden hayran bırakıyor. Osmanlı dönemine ait ve daha önce görülmemiş Katar İslam Sanat Müzesi’nden getirtilen Fatih Sultan Mehmet’e ait bir portre de yer almakta. Diğer bir eser ise İstanbul’un birçok kültüre başkentlik etmiş olmasını belki de en iyi anlatan, bir yüzünde haç diğer yüzünde ise cami kitabesinin betimlendiği mermerden levha.
Sergide, “İstanbul’un kubbeleri” adının verildiği İstanbul’daki kilise ve cami kubbelerinin özel bir teknikle yansıtıldığı fotoğrafları da görebilirsiniz.
‘DEVLET MÜZELERİ ESER HAPİSHANESİ’
“Bizantion’dan İstanbul’a: Bir Başkentin 8000 Yılı” sergisiyle ilgili görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Necmi Karul, serginin İstanbul’un binlerce yıllık geçmişine ait eserlerin bir arada görülebilmesinin; tarihimizi anlamamız, yaşatabilmemiz yolunda bir gelişme olarak algılanması gerektiğini, ama bunun gibi çalışmaları devlet müzelerinde de görebilmeyi umut ettiklerini dile getirdi.
Devlet müzelerindeki müzecilik anlayışını eleştiren Karul, bu çalışmanın bir örnek teşkil edebileceğini söylerken, devlet müzelerini, hakim çağdışı müzecilik anlayışının yaratmış olduğu “eser hapishaneliği müzesi” konumundan bir an önce kurtarılması gerektiğini belirtti.
Devlet müzelerindeki eserlerin sadece bir arada tutulmaktan ibaret olduğunu dile getiren Karul, müzelerin sorunlarının saymakla bitirilemeyeceğini söylerken artık ciddi adımlar atılması; eserlerin sergilenmesi, korunması, tanıtılabilmesi için çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi.
Yerli ve yabancı birçok müzeden getirtilen ve koleksiyon sahiplerinden geri verilmek üzere alınan eserleri bir daha görebilir miyiz bilinmez ama bu fırsatı kaçırmayın. Sergi 4 Eylül 2010 tarihine kadar Sabancı müzesi’nde görülebilir.