Bunu yapacağına üç ay, doğalgaz parası, elektrik parası almayacağım desene
İstanbul Valisi’nin açıkladığına göre…
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı’nın ortak çabası ve organizasyonuyla bir torbanın içine bir şişe kolonya, beş maske konuldu. Cumhurbaşkanı mektup yazdı, imzaladı, o da torbaya konuldu.
Jandarma, polis seferber oldu…
İstanbul’da yaşayan 65 yaş ve üzeri vatandaşlara ücretsiz dağıtıma başlandı. Bazı televizyonlar o anı canlı yayınladı, kimi “İşte dayanışma ruhu budur” dedi, kimi, “Yaşlılarımız mağdur olmayacak” yorumu yaptı, kimileri de yapılanı sosyal devlete bağladı.
Ama kimse çıkıp sokağa çıkması yasak olan bütün gün evde oturan 65 yaşındaki vatandaş o maskeleri ne yapacak diye sormadı.
Nerede kullanacak? Televizyon seyrederken mi, tuvalete giderken mi, yatarken mi?
Sokağa çıkması yasak.
Valla komik! Kimileri “Koronavirüs ile mücadelede dünyaya örnek olduk” diyor ya… Büyük seferberlik kampanyasıyla sokağa çıkamayan kişilere maske dağıtarak hakikaten dünyaya örnek olduk!
Kolonyanın maskeden farkı yok. Uzmanlar, “Elinizi sabunla 20 saniye yıkayın, en doğru dezenfekte yöntemi budur” diyor.
65 yaş zaten evde. Kolonyayı ne yapacak? Biz de adettir gelen misafire ikram etsin desen, sosyal ilişki de yasak…
Zannedersin ki, 65 yaşın acil ihtiyacı bu.
Bunu yapacağına üç ay, doğalgaz parası, elektrik parası almayacağım desene.
* * *
Ekrana çıkan iktidar sözcüleri/yanlıları Milli Dayanışma Kampanyası’nı öve öve bitiremiyor. 2 milyar toplanmışmış. Zor günlerde halkın dayanışması kurtuluş savaşını hatırlatmışmış.
Hiçbiri çıkıp İşsizlik Fonu’ndaki paradan bahsetmiyor. Çünkü fonda para yok, kağıt parçaları var. Geçen gün Merkez Bankası fondan 5 milyarlık tahvil almış. Yani fondaki para 5 milyar.
130 milyar vardı, kaldı 125 milyarlık kağıt!
Kara gün parası denen Merkez Bankası yedek akçesinin mevzu bile açılmıyor. Saklanan o paranın amacı bu günler için değil miydi?
Nerede o para? Kimse Maliye Bakanı’na çıkıp sormuyor, soramıyor, sormaya cesaret edemiyor.
İşleri güçleri muhalefete çakmak.
Deniliyor ki, iktidar çalışanı, dar gelirliyi desteklemek için bir çok kaynak yarattı.
İşsiz kalan işsizlik ödeneğine başvurabilir. Şartları o kadar ağır ki!
Kısa çalışma ödeneği var?
İşveren bir sürü evrak hazırlayıp başvuracak, son 600 günde 450 gün primin ödenmiş olacak. İş müfettişleri tek tek şartlara uygun mu diye inceleyecek. En az iki ayı bulur. O zamana kadar ne yiyip ne içeceğiz?
Üç ay işten çıkarma yasağı getirildi. Ama İşveren işçinin rızası olmasa da ücretsiz izine çıkarabilecek.
Bu süre içinde işçinin geçimini devlet sağlayacak.
Kaç para verecek?
Günde 39 lira.
Ye ye bitmez valla!
Oyun içinde oyun var. Kimse işsiz kalmayacak ama aç kalacak.
Bu arada Maliye ve Hazine Bakanı, ne yapıyor diye sorarsanız? Akkuyu Nükleer Santrali’nin fotoğraflarını yayımlıyor. İnşaatın atom çekirdeği üzerinde yükseldiğini ilan ediyor. Üç sondaj iki sismik gemimizle milletimizin haklarını koruma mücadelemizi sürdüreceğiz diye gemilerin fotoğraflarını sosyal medyaya atıyor.
Gördükçe…
Kendimizi zengin hissediyoruz. Cüzdanımız dolu hissine kapılıyoruz.
Varsın devletiz günde 39 lira versin inşaatımız atom çekirdeği üzerinde yükseliyor ya diye seviniyoruz. Karnımız doyuyor, acıkmıyoruz.
* * *
Bugün Cuma. Diyanet İşleri Başkanı Cuma namazının hiç olmazsa temsili olarak bir yerde kılınacağını söyledi. Gerekçe olarak da dedi ki; “Bu topraklarda asırlardan beri hiçbir zaman Cuma namazının kılınmadığına şahit olunmadı”.
Aaa, hani İsmet İnönü’nün CHP’si camilerin kapısına kilit vurmuştu… Hani camileri ahıra çevirmişti..
Ey büyük Allah’ım, 40 yıldır bu yalanı söyleyenler camilere kilit vurmak zorunda kaldı. Cuma namazını yasaklamak da AKP ile Diyanet Başkanı Erbaş’ın bahtsızlığı oldu.