Aralarında odaların, sendikalar, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerini olduğu 400 kurum Sümerpark Resepsiyon Salonu’nda çalıştay düzenliyor. Çalıştay’da artan askeri operasyonların durdurulmasını istenecek.
Diyarbakır Baro Başkanı Av. Mehmet Emin Aktar, Çalıştay’ın basına açık bölümünde yaptığı açıklamada, “Bir kez daha canımızı acıtan, içimizi sızlatan çatışmalar medeniyle bir aradayız. Her çatışma ve ölüm haberi ile gerçekte hepimiz insanlığımızdan bir şeyler yitiriyoruz” diyen Aktar, çalıştayı yapmalarının nedeni olarak “yaşadığımız topluma karşı duyduğumuz ahlaki ve vicdani sorumluluktur” dedi.
Şiddet ve çatışma dilini reddettiklerini söyleyen Aktar, “Sivil toplum barışçıldır” dedi. Kürt meselesi gündeme çatışma ve ölüm haberleriyle geldiğini belirten Aktar, “Yeni dönemde başlayan çatışmalarla gerek hükümet, gerek muhalefet partileri ve gerekse devlet kurumları 1990’ların Kürt meselesini güvenlik meselesi olarak kabul eden geleneksel devlet politikasına dönme işaretleri vermektedir. Devlet kurumları bir türlü bu ülkede bir Kürt meselesi olduğunu kabul etmeye ve sorunu Kürtlerle diyalog geliştirerek çözmeye yanaşmamakta, şiddeti Kürt meselesinin sonucu olarak değil nedeni olarak görmektedirler” diye konuştu.
Siyaset kurumlarının militer bir dil kullandığını ve bu dilin egemen olmaya başladığını söyleyen Aktar şöyle dedi: ”Bölgemizde yaşanan tüm acılara, olağandışı rejim uygulamalarına karşın son derece etkin bir sivil toplum gelişmiştir” dedi. Siyaset kurumunun çözüm üretemediği ve diyalogun gelişmediği için bu çalıştayı yaptıklarını tekrar vurgulayan Aktar, “Kürt meselesi gerçekte bir adalet meselesidir. Meselenin kaynaklandığı tüm yönleri tartışılmadan ve toplumun ortak vicdanına uygun bir çözüm bulunmadan çözümü olanaksızdır. Adalet toplum vicdanına uygun çözümün gerçekleşmesidir.”
“Sivil ve demokratik çözüm için bir vicdan hareketi oluşturmaktır. Farklı inanç ve siyasal görüşe sahip olmamız bir arada vicdani bir hareketi oluşturmamıza engel olmamalıdır” diyen Aktar, “Hükümet başta olmak üzere tüm ilgili kesimlerin bu sese kulak vermelerini diliyorum. Bugün vicdani ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmezsek yarın çağrımızı dinleyecek kimseyi bulamayabiliriz” dedi.