10 Ekim Katliamı’nın üzerinden 9 yıl geçti. Mahkeme heyeti kararında müebbet hapis cezasıyla davayı kapatırken insanlığa karşı suçtan ceza alan olmadı. Kayıp yakınları: Dava bitmedi, söyleyecek sözümüz var.
Deniz Güngör
Bugün 10 Ekim… 10 Ekim 2015’te KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin ‘Emek, Barış ve Demokrasi’ mitingine IŞİD tarafından gerçekleştirilen, 104 kişinin yaşamını yitirdiği, 500’ün üzerinde insanın yaralandığı 10 Ekim Ankara Katliamı’nın dokuzuncu yılı geride kaldı. Başkente adeta ellerini kollarını sallayarak giren bombacılar, katliama ilişkin 1 Temmuz’da görülen karar duruşmasında “insanlığa karşı suçtan” ceza almadı.
Katliamın adım adım gelmesini izleyen sorumlular, yaralananların üzerine gaz atan, ambulansın alana girmesine izin vermeyen polisler ise cezasızlıkla ödüllendirildi. Yıllarca süren adalet mücadelesinde mahkeme heyeti, sanıklar Yakup Şahin, Hakan Şahin, Resul Demir, İbrahim Halil Alçay, Hacı Ali Durmaz, Erman Ekici, Talha Güneş, Hüseyin Tunç, Metin Akaltın’a müebbet hapis cezası vererek davayı bir çırpıda kapattı.
HESAP SORMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ
Katliamda oğlu Korkmaz Tedik’i kaybeden Zöhre Tedik, “Erman Ekici insanlığa karşı suç ile yargılanırken son gelen heyet bunu değiştirerek ülkede yaşanan diğer katliamlar gibi 10 Ekim’i de zamanaşımına uğratmaya çalıştılar. Bir katliamı planlayarak işlemek insanlığa karşı suçtur ancak mahkeme bunu akladı” dedi.
Katliamda sorumluluğu olan kamu görevlilerinin hiçbir zaman sanık sandalyesine oturmadığına dikkat çeken Tedik şunları söyledi: “Bombanın patlamasının ardından kolluk kuvvetleri alana gaz bombası atıldı. Ben katliamda oğlumu kaybettim, ama oğlumun o gaz bombası yüzünden öldüğünü düşünüyorum, ancak bu da reddedildi. Kamu sorumluları mahkemenin önüne gelip hesap vermedikçe biz bu davayı bitirmeyeceğiz. Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek.”
DAVAYI KAPATTINIZ AMA SÖZÜMÜZ BİTMEDİ
Katliamda yaralanan Ayşegül Duman, istedikleri adaletin sağlanmadığını söyledi. Duruşmalarda her defasında “Bizi duymak zorundasınız” dediklerini hatırlatan Duman, “Bugünden sonra ‘Davayı kapattınız ama bizim söyleyeceklerimiz bitmedi’ diyeceğiz. ‘İnsanlığa karşı suç’tan ülke tarihinde ilk defa iddianame düzenlendi. 10 Ekim Ankara Gar Katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur” dedi.
Firari sanıklara yönelik ayrılan dosyanın duruşmasının aralık ayında görüleceğini hatırlatan Duman, “Bu boş sandalyelere konuşacağız demek. Üzgünüz, kırgınız, yaralıyız. Adalet ve barış talebimizde ısrarcı olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi ve CHP tarafından katliamın anıtının açılış programına ‘davetli’ olarak çağrılmalarına tepki gösteren Duman şunları söyledi: “10 Ekim Katliamı’nın yaşandığı yerde toplumsal hafıza oluşturmak için anıtın mücadelesini verdik. Ancak öznesi ve yürütücü olmamıza rağmen bizi bir kenara iterek ‘Davetlimiz olarak gelebilirsiniz’ demeleri kabul edilemez.”
HAFIZAMIZDA GERÇEKLER HÜKÜM KURUYOR
10 Ekim Ankara Katliamı avukatlarından Avukat Gülşah Kaya, ülke tarihinde ipin ucunun devleti gösterdiği cinayetlerin ortak bir kaderinin cezasızlık olduğunu söyledi. 10 Ekim Katliamı’nın bir cinayet vakası olmadığının, sistemli bir planla işlendiğinin ilk günden bu yana ortada olduğunu söyleyen Kaya, “Ankara Adliyesi’nin sınırlarına sıkışmayan mücadele neticesinde; katliam planlarının adımları bütün çıplaklığıyla ortaya saçılmış da oldu. 2 seçim arasında olanları konuşmakla tehdit eden eski Başbakan’a tek bir soru sorulmadığını, failleri katliamdan birkaç gün önce tespit etmesine rağmen önlem almayan Antep Emniyeti’ne tek bir soruşturma açılmadığını, faillerin tespit edildiği delilleri gizleyen savcıların nasıl terfi ettirildiğini, katliamın açık istihbaratını alan gizleyen Ankara Emniyeti amirlerinin soruşturulmaması için devletin nasıl seferber olduğunu, sınırlardaki askerlerin nasıl IŞİD komutasına sokulduğunu gördük” dedi.
“Dosya kapağını adalet isteyenlerin yüzüne kapatma iradesini adım adım gördük, yaşadık” diye konuşan Kaya şunları söyledi: “IŞİD’e ‘insanlığa karşı suç işlememiştir’ diyen ancak kamu sorumlularını görmezden gelen yargıdan daha ileri bir beklentimiz yoktu. Yargının vereceği karar, adaletin tecellisi için tek seçenek de değil. Bu ülke 9 yıldır gördüğümüz her gerçeği görüyor. Mahkeme kararları ne şekilde yazılırsa yazılsın, toplumun hafızasında gerçekler hüküm kuruyor.”
∗∗∗
‘ABB VE CHP BİZİ YOK SAYDI’
10 Ekim Barış Derneği, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ve CHP tarafından programın 10 Ekim ailelerinden habersizce değiştirilmesine ve ‘davetli’ olarak çağrılmalarına tepki göstererek katliam anısına yapılan anıtın açılışına katılmadı. 10 Ekim Barış Derneği tarafından yapılan açıklamada, “Gelinen aşamada Ankara Büyükşehir Belediyesi ve CHP Ankara İl Örgütü’nün, açılışa saatler kala derneğimizi, 10 Ekim ailemizi ve bizimle birlikte dokuz yıldır mücadele eden emek ve demokrasi güçlerini yok sayarak, günlerdir emek vererek hazırladığımız programımızı iptal ettiğini ve kendi programının uygulanarak bizim misafir olarak açılışa davet ettiklerini öğrenmiş bulunmaktayız” denildi. Konuyla ilgili Gazete Solfasol’a açıklama yapan anıtın heykeltıraşı Metin Yurdanur, “Bu anıt için mücadele edenlerin olmadığı, 10 Ekim ailelerinin razı olmadığı bir ortamda bulunmam mümkün değil” diyerek açılış törenine katılmama nedenini açıkladı. Yurdanur bugün aileler ile birlikte Ankara Garı önünde olacağını belirtti.
∗∗∗
NELER YAŞANDI?
Güvenlik önlemleri yetersizdi: İktidar, katliamın yaşandığı gün arama noktalarını kaldırdı. Mitingin düzenleneceği Sıhhiye Meydanı’nda yaklaşık 2 bin polis görevlendirilirken toplanma alanı olan Ankara Tren Garı’nda ise yalnızda 129 polis bulunuyordu.
Saldırıdan haberleri vardı: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, IŞİD’in bombalı saldırısına ilişkin günler öncesinden istihbarat aldı. İdari soruşturmada Emniyet Müdürlüğü ile MİT’in, IŞİD’in saldırı düzenleyeceğine dair 62 ayrı istihbarat notu geçtiği ortaya çıktı.
Ankara’ya sorunsuz ulaştılar: Canlı bomba Yunus Emre Alagöz ve ismi bilinmeyen bir başka IŞİD üyesi, 9 Ekim 2015’te Antep’ten, IŞİD’in Antep sorumlusu Yunus Durmaz’ın yardımcısı Halil İbrahim Durgun’un kullandığı araçla yola çıktı. Yakup Şahin’in kullanımda olan bir başka araç ise önden eskortluk ediyordu. Yakup Şahin, Adana’da iki kez aynı polis çevirmesine yakalanmasına karşın durumundan şüphelenilmedi ve geçişine izin verildi. Hakkında herhangi bir gözaltı kararı olmaması nedeniyle yolculuk sorunsuz devam etti.
İstihbarat görmezden gelindi: Saldırganlara eskortluk eden aracı kullanan Şahin’in saldırıdan tam 11 gün önce Antep’te amonyum nitrat almaya çalışması ihbar edildi. 1 Ekim’de ise bu ihbar Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na ulaştırıldı. Ancak Şahin hakkında herhangi bir gözaltı kararı çıkarılmazken Şahin, saldırganlara Ankara’ya kadar eşlik etti. Şahin’in katliamdan 3 gün önce Emniyet tarafından dinleniyor ve fiziki olarak takip ediliyordu.
Dava bir yıl sonra açıldı: Katliama ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında aralarında IŞİD’in Türkiye emiri olduğu ifade edilen İhami Balı’nın da olduğu toplamda 35 kişi hakkında dava açıldı. Sanıkların 16’sının firari olduğu davada 19’u tutuklu yargılandı. Ancak 2018’de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi 9 sanık hakkında 101 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. Mahkeme heyeti, 5 sanığı 12’şer yıl, 4 sanığı 7 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme aynı zamanda Erman Ekici’nin “silahlı terör örgütü yöneticisi olmak” suçundan 18 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti. 9 sanığa yaralama suçundan verilen bazı cezalar eksik inceleme nedeniyle 2022’de bozuldu.
Kamu görevlilerine kalkan: Olayda ihmali bulunan kamu görevlilerinin yargılanması talep edildi. Müfettiş raporunda dönemin Ankara Emniyet Müdürü, İstihbarat Şube Müdür Vekili, TEM Şube Müdürü, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili ve TEM Şubesi C Büro amirinin ihmali olduğu aktarıldı. Ankara Valiliği soruşturma izni vermedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara itiraz etmeyince, dosya açılamadan kapandı.
AYM katliama sustu: Anayasa Mahkemesi katliamda ihmali bulunan kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin dosyanın kapatılmasına ilişkin “ihlal” kararı vermedi. Katliam mağdurlarının bireysel başvuruları ise “bireysel başvuru usulü” gerekçesiyle “kabul edilemez” buldu.
İstifa eden olmadı: Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığında en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır” dedi. Katliamın ardından istifa eden kimse olmadı.
Bir çırpıda kapatıldı: 1 Temmuz’da görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti, sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası vererek davayı bir çırpıda kapattı. Mahkeme, 9 sanığa 101’er kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Erman Ekici hakkında ayrıca “insan öldürmeye teşebbüs” suçundan 379 kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren mahkeme, “insanlığa karşı suçtan” beraatına hükmetti. Dosyanın firari sanıklar yönünden ayrılmasına karar verildi.