Ceren Deniz / Antalya
Antalya’da, boşanma aşamasında olduğu eşinin evine, “çocuklarını dayaktan kurtarmak için” giden 40 yaşındaki Çisem Çetin, kalbinden bıçaklanarak ağır yaralandı. Çetin, 3 kez polisi arayıp yardım istediğini söyledi. Çisem Çetin’i ağır, ailesini ise hafif yaralayan R.Ç. (41), emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Muratpaşa ilçesindeki Kırcami mevkiinde yaşanan olayda kalbine aldığı bıçak darbesinden sonra 4 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Çisem Çetin, servise alındıktan sonra yaşadıklarını anlattı. Çisem Çetin’in boşanmak üzere olduğu eşinden şiddet gördüğüne dair çok sayıda karakol şikayetinin olduğu ve bıçaklandığı gece çocuklarını almaya giderken 3 kez polisi aradığı öğrenildi.
KADES’ten yardım istemiş
10, 9 ve 4 yaşlarında 3 çocuk annesi Çisem Çetin, kendisini ölümün kıyısına götüren olayın, gece yarısı çocuklarından gelen bir görüntülü aramayla başladığını söyledi:
“Çocukların telefonuna da kendi telefonuma da Snapchat yükledim. Çocuklara dedim ki, eğer size bir şey olursa buradan beni hemen arayın. İnternet olduğu sürece arayabileceklerini, mesaj gönderebileceklerini anlattım. O gece aradılar beni. “Anne ne olursun yetiş babam bizi dövüyor” dedi çocuklar. O sırada kamera açıktı, pat küt vurma sesleri, çığlıklar geliyor. Çocukları gece yarısı sokağa atmış. Sokakta da vura vura kovalamaya devam ediyor. ‘Gelin buraya geberteceğim sizi’ diye bağırıyor. Bunu duydum, ‘Tamam oğlum geliyorum ayrılmayın oradan uzak bir yere gitmeyin’ dedim. Hemen annemi, babamı uyandırdım, polisi aradım. KADES’e bastım, ‘Çocuklarım bu adreste, dayak yiyorlar. Ben onları almaya gidiyorum. Ne olursunuz yetişin’ dedim. Gidene kadar yolda üç defa aradım, ‘Lütfen yardım edin’ dedim. Her seferinde ‘ekip geliyor’ dediler. Ama biz onlardan önce vardık oraya. Onlar gelene kadar her yer kan gölü oldu.”
Çocuklar ‘anne ölme’ diye ağladı
Çisem Çetin, 2014’ten beri evli olduğu R.Ç. ile 11 yıldır yaşadığı evin önündeki korku anlarını şöyle anlattı:
“Gittiğimizde çocuklar yollardaydı. Büyük oğlum Ömer’in her yeri dayaktan kıpkırmızıydı. Korkudan titriyordu. Bizi görünce, hemen dedesinin arabasına atladı. ‘Anne babam boğazımı sıktı, çok kötüyüm’ dedi. Diğer ikisi karanlık bir yere saklanmış. Beni görünce çıktılar, ‘Anne bizi dövüyor’ diyerek geldiler. Sonra evden kendisi çıktı. Üzerinde fermuarlı bir şey var, bıçağı koltuğunun saklamış, bize doğru geliyor. ‘Siz niye geldiniz’ dedi. ‘Bak seninle kavga etmek istemiyorum. Sadece çocuklarımı almaya geldim. Polis geliyor’ dedim. Dinlemedi, bıçağı savurmaya başladı. ‘Elinde bıçak var’ diye bağırıp, bıçağı tuttum. Bırak diyorum, bırakmıyor. Almaya çalıştım, alamadım. O sırada göğsüme sapladı zaten. Sıcağıyla bir şey hissetmedim. Ama kalbime gelmiş. Ben o anda bayıldım. Bunların hepsini rüya sanıyorum. Kızımın sesine uyandım. ‘Anne, anne ölme kalk. Anne, anne’ diye bağırınca kalkamıyorsun tabi ama şöyle baktım, ‘iyiyim kızım’ dedim. Babaları bize saldırdıktan sonra eve girip kapıyı kilitlemiş, Ömer bağırıyor, ‘annemi vurdun, annemi öldürdün bıçakla katil’ diyerek kapıya vuruyor. Küçük oğlan da oturmuş, civciv gibi öpeceğim diye uğraşıyor. Daha 4 yaşında çocuk. Bunların hepsi çocuklarımın gözünün önünde olan şeyler. Polis geldiğinde her şey bitmişti. Onlara birkaç cümle söyleyebildim, sonra bilincimi kaybetmişim.”
Çocuklar yaşananları anlattı
Olay yerine gelen ambulansla yakındaki bir özel hastaneye götürülerek tedavi altına alınan Çisem Çetin, sözlerine şöyle devam etti:
“Kalp zarım yırtılmış. 4 gün yoğun bakımda kaldım, ölecek gözüyle baktılar. Eğer kalbime bir santim daha girseydi şu anda hayatta yoktum ben. O bıçağı annemin de kalbine doğru saplamış. Annemin içindeki kıyafet kalın olduğu için yarası benim kadar derin değil. Babamın da üzerinde o arbede sırasında oluşan kesikler var. Bu onun ilk yaralama vakası değil. Darp raporlarım var. Aldığı cezalar var. Tüfekleri vardı. Polis bir dönem o iki tüfeği aldı. Sonra o gidip geri aldı. Bir de toprağa gömdüğü silahı varmış. Ruhsatı da yokmuş. Seni onunla öldürürsem kimse bilmez diye tehdit ediyordu beni. Kırcami Karakolu’na, Çallı’daki aile şikayetleri merkezine ifade verip şikayetçi olmuştum. Sonucunda hiçbir şey olmadı. Birkaç gün hapiste yattı çıktı. Polis bana bir şey yapamaz diyordu. Daha geçenlerde barda bir kavgaya karışmış. Karşı taraf şikayetçi olmuş. Hapse girdi, denetimli serbestlikle salındı. Sürekli gidip imza atıyordu. Ama bu cezalar onu durdurmadı. Hepimizi öldürecekti, ölümün ucundan döndük. Yoğun bakımda kaldığım için daha yeni öğreniyorum. Çocuklar Sosyal Hizmetler’e götürülmüş, 2-3 gün orada kalmışlar. O gece olanları polise pedagog eşliğinde anlatmışlar. Sonra babam gidip geri almış çocukları. Daha çocuklarımla görüşmedim. Beni bu halimle görmesinler istedim.”
“Şikayetinizi geri çekin” diye arıyorlar
Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu’na başvurarak, hukuki mücadele için destek talep ettiğini belirten Çisem Çetin, “4 aydır annemin evindeydim. Boşanma aşamasındaydık. ‘Ben çocuklarıma bakarım’ demişti, 11 yıl yaşadığımız evde çocuklarla kalıyordu. Ben hafta sonları alıyordum çocukları. Ama çocuklarda garip bir şeyler hissediyordum. Sordum, babaları uyuşturucu madde kullanıyormuş. Eve gelen yeğenleri büyük oğlumu dövüp, uyuşturucu kullanmaya zorlamışlar. Bunları duyduktan sonra babaları ile konuştum, uzlaşmaya çalıştım. ‘Bunlar küçük çocuklar, bana ihtiyaçları var. Sen git, ben çocuklarla evde kalayım’ dedim, kabul etmedi. Çiftçilik yapıyordu, kurban bayramlarında da kurban kesiyordu. O bize öldürme kastıyla saldırdı. Kalbimizi hedef alıp bıçağı sapladı. Bu suç cezasız kalmasın istiyorum. O girdiği hapisten çıkamasın istiyorum. Çıkarsa bunun devamı gelir. Şu aşamada tutuklu ama korkuyorum, her şey olabilir. Benim başıma gelmez dediğim şey yok. Ailesi bile ‘geçmiş olsun’ diye değil, ‘şikayetinizi geri çekin’ demeye arıyor. Adalet bizi korusun istiyorum. Bu yaptığı yanına kalmasın istiyorum. Ölmek istemiyorum. Benim 3 evladım var. Onlar için çalışmam gerekiyor. Umarım iş bulabilirim yoksa devlet çocuklarımı alır” dedi.
“Kızımın hayati tehlikesi var”
Çisem Çetin’in çocuklarını almaya birlikte gittiği babası Ali Rıza Baykuşlar ise “Çocuklar görüntülü olarak bizi aramışlar. Tabletten çocukların ağlama sesleri geliyor. Gece saat 1.00’e geliyordu. Yatmıştım, gece vakti çocuklar arayınca kaldırdılar, apar topar gittik. Yataktan kalktığım gibi çıktım. Ayağımda şort, terlik, üstümde tişört. Telefonu dahi evde bırakmışım. Bir tek kızda vardı telefon. Yolda giderken polisleri aradık, ambulansı aradık. KADES’e basıp çocukların dövüldüğünü haber verdik. Ama polisler her şey olup bittikten sonra geldiler. Onun kız kardeşleri bile polisten önce geldi. Şimdiye kadar hep iyi niyetli davrandık. Bir gün iyileşir derken o tuzağını kurmuş. Almış bıçağı, bizi beklemiş. Ben çocukları arabaya bindirmeye uğraşırken tartışıyorlar zannediyorum. Arkamı döndüm, bir baktım, her yer kıpkırmızı kan. Karım yaralanmış, kızım can çekişiyor. O arada bana da bıçak savurdu kolum kesildi. Ondan sonra hemen kaçtı içeriye. Kendini kilitledi. Baktım 1-2 saniye sonra kızım kendinden geçti, yere düştü. Sonra biz kızın derdine düştük artık. Tampon yapmaya çalıştık ama çok kan aktığı için neresi yaralı bilemedik. Kalbinden ayaklarına kadar kandı. O arada polisler geldi ilk. Sonra ambulans geldi. Hepimizi tedaviye aldılar. Kızımın hâlâ hayati tehlikesi var. Kendisinden de ailesinden de şikayetçi olacağız” diyerek adalet arayışını sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi.
