Bu zulüm bir gün biter mi? Üç yaşındaydım. Halepçe’de beş bin Müslüman hunharca kimyasal silahlar ile katledildiğinde. Bu katliamı yıllar sonra bir kervan marşının sözlerinden öğrenmiştim. “Bu kadar ölüm, bu kadar zulüm çağında neredesin Müslüman!” Bir devlet kendi halkına bu vahşeti nasıl yapardı kavrayamamıştım.
![]() |
Halepçe |
Altı yaşındaydım. Bağdat’a ilk bombalar düştüğünde. Anlayamamıştım insanların kan üzerine yapılan hesaplarını. Aklımda o günden geriye kalan cümle bir devlet adamının “bir koyup yirmi alacağız” sözü idi. Bir koyup yirmi alacağız, bir koyup yirmi.
Yedi yaşındaydım. Saraybosna’da bir pazar alanını kan gölüne çevirdiklerinde. Bir kadın ve çocuğun üzerine yürüyen tankın fotoğrafı ve TV’ye tedirgin ve elem dolu bir ifade ile bakan ablamın yüzü hala hafızamda.
Sekiz yaşındaydım. Erzincan’ın bir köyü olan Başbağlar’da otuz üç insan kurşuna dizildiğinde. Namaz kılmak için toplanan cemaati kurşuna dizenler de Müslüman’dı. Bir köyü ateşe verip kadınları dul, çocukları yetim bırakanlar insan mıydı?
![]() |
Bosna |
Aliya’nın en zor gecesiydi
Dokuz yaşındaydım. Evinden zorla alınıp dağa çıkarılan çocuğunun ardından bir ananın çaresiz feryadına şahit olmuştu gözlerim. Öyle ya baba olarak gördüğü de kendine zulmediyordu, kendi insanı da. Şaşkındı, çaresizdi, varını yoğunu satıp yurdundan göç ettiğinde.
On yaşındaydım. Bir gecede bir şehir ve otuz bin insan katledildiğinde Srebrenitsa ‘da. Dayton anlaşmasını imzalayan Aliya’nın “hayatımın en zor gecesini geçirdim bu gece” cümlesi kazındığında bilinçaltıma.On bir yaşındaydım Ruslar, Çeçenistan’ı işgal ettiğinde. Bir avuç Müslüman, tanklarıyla, uçaklarıyla, her türlü silahıyla saldıran kızıl orduya karşı eşsiz bir mücadele örneği sergilerken, hatırımda kalan yanı başındaki ev alev alev yanarken bir mücahidin namaz kılıyor oluşuydu.
On altı yaşındaydım. Dünyanın büyük adamları Afganistan’a demokrasi ve özgürlük götürdüklerinde (!). O günlerde ecin yüzlü bir insanın “bu bir haçlı seferidir” cümlesini kayıt altına aldı beynim.
On yedi yaşındaydım. Elli yılı aşkın süredir toprakları Siyonistlerin işgali altında olan Filistinli bir kız çocuğunun “Çok şey mi istiyorum, babamı istiyorum! Babamı istiyorum!” figanı içimi dağladığında.
![]() |
Çeçenistan |
Kan emicilere Müslüman kanı
On sekiz yaşındaydım. Kerbela hadisesinin yaşandığı topraklarda, Ehl-i Beytin katledildiği yerde tarih ikinci bir Kerbela’yı yaşadığında. Bir buçuk milyon Müslüman, dünyanın kan emicileri daha iyi kan emsin diye öldürüldüğünde.
Yirmi altı yaşındayım. Uluslarası koalisyon güçleri diktatör rejime karşı ayaklanan Libya halkına, demokrasi götürüyor daha rahat petrol almak için!
![]() |
Körfez |
Müslümanların ortak bir iradesi yok
Dünya Müslümanları olarak ortak bir siyasi irade koyamamaktan oluyor sanki bunlar. Birileri çok da çekinmeden giriyorlar Müslümanların beldelerine.
Kan gözyaşı zulüm.. Bunlar genç Müslümanların benzini midir, bunlardan mı besleniyoruz? Kanla mı besleniyoruz bir kısım parlak üniversite akademisyenlerinin belirttiği gibi?!
Hayır!
Sadece zulme duyarsız kalamayan aciz Müslümanlarız biz!
Keşke izzetimizle karşı koyabilsek!
Keşke bunlarsız yaşayabilsek. Okumalarımızla, zulme uğrayanların yanında olmak erdemini göstermek zorunda kalmasak da o erdemi başka alanlarda gösterebilsek.
Ama işte olmuyor!
O genç Müslümanları itham eden akademisyenlerin düşündüğü bir şey değil insanlık onuru! Onların aklında hiç bir mazlumun akan kanı, çiğnenen toprağı yoktur. Ve bunlar biz Müslüman Gençlerin sorumluluk alanına bakıyor! Artık onların dertlerine merhem olmayı ne derece becerebilirsek…
Ali Yaşkın sora sora yazdı