Yerel seçimler öncesi, birçok siyasi gözlemci Erdoğan’ı ”1989 sendromu”nun beklediğini söylüyordu.
Neydi 1989 sendromu?
Turgut Özal, 1983’te yüzde 45 oy alarak Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Tek başına iktidardı. Halk desteği vardı. Çok güçlü bir liderdi. Ekonomiyi yıllık yüzde 5 büyütmüştü. İlk 5 yıl böyle geçti.
1988’deki suikast girişimi, Özal’ın psikolojisini değiştirdi. Paranoyaya kapıldı. Reformcu hüviyetini yitirmeye, herkesle kavga etmeye, etrafındakileri tasfiyeye, iktidarda kalmak uğruna yasakları savunmaya, farklı görüşlere karşı tahammülsüzleşmeye başladı.
Bu hırçınlıkla girdiği 1989 yerel seçiminde büyük hezimete uğradı. Ankara, İstanbul, İzmir’i sosyal demokratlara kaptırdı. Bu, Özal için sonun başlangıcıydı. Karizması yerle bir olmuştu. Siyasi yaşamının bir büyük hatasını o evrede yaptı. Yenilgiyi kabullenip muhalefetle diyalog arayacağı yerde, o yaralı haliyle Cumhurbaşkanlığı’na aday oldu. Güçlenen muhalefet, Meclis’teki seçimi boykot etti. ANAP içinde çözülmeler baş gösterdi. Özal hiçbirine kulak asmadı. Kimseyi dinlemez olmuştu. Tıptı 1950’lerin sonundaki Adnan Menderes gibi…
Sonunda zorla Cumhurbaşkanı seçilmeyi başardı. Başbakanlık koltuğuna o da bir Yıldırım’ı (Yıldırım Akbulut’u) getirdi. Ancak çöküş başlamıştı bir kere… Ana muhalefetten önce, parti içi muhalefet, Kongre’de Özal’ın adayını devirdi. Fotoğrafları, partisinin duvarlarından indirildi. 1993’te öldüğünde, geride yüzde 20’lere düşmüş bir parti kalmıştı.
1989’da yaşananlar, 30 yıl sonra Erdoğan’ın yaşayacaklarının provasıydı aslında… Bugün Erdoğan’ın muhalefetteki büyümeyi, partisindeki çözülmeyi, desteğindeki küçülmeyi gördüğü halde hukuku hiçe sayıp seçimi iptal ettirmesi, en yakın çevresini tasfiye edip dünkü dostlarını hedef göstermesi, aydınları, gazetecileri, siyasetçileri, iş adamlarını tehdit edip tek adamlığa yönelmesi, “Halkın karnını doyuruyoruz, yine de oy vermiyorlar” diyecek hale gelmesi, kendisini ve partisini Özal’ın sonuna sürüklüyor.
Sanırım iktidar insanı körleştiriyor. Ders alınmadıkça da tarih tekerrür ediyor. O yüzden Türkiye, hırsına yenilenlerin siyasi mezarlığı haline geldi. Kaçınılmaz acı final, şimdi Erdoğan’ı bekliyor.