TL’nin Dolar Karşısındaki Değeri ve Enflasyonun Seyri
Türk Lirası 1950 lerden itibaren yüksek enflasyon ve devalüasyonlar nedeniyle Abd Doları karşısında büyük değer kayıpları yaşadı. 1950’lerde 1 Abd Doları sadece 2.8 TL iken (sabit kur) 1970’lerde ve özellikle 1980’lerde kronik enflasyonla birlikte kur sıçramaları yaşandı. 1990’lar boyunca hiperenflasyon nedeniyle TL sürekli değer yitirdi. 1 dolar 1994’de 14 bin TL seviyesine, 2001’de ise 1.25 milyon TL’ye kadar çıktı. 2005’te para biriminden 6 sıfır atılarak 1.000.000 TL 1 YTL oldu. 2000’lerin başlarında ise enflasyon düşüşe geçti ve 2005–2015 arasında %10un altında kalarak TL’nin değer kaybı kısmen yavaşladı. Ancak 2018’den itibaren kur tekrar hızlı tırmanışa geçti; 2021-2022’de enflasyonun yeniden %64 gibi çok yüksek seviyelere çıkmasıyla 2023 sonunda 1 dolar 27 TL oldu. 2025 Kasım itibariyle de kur 42 TL olmuştur.
Bu uzun dönemli süreçte Türkiye’de enflasyon oranları dalgalı bir seyir izledi. 1950’lerde ve 1960’larda enflasyon genelde tek haneli veya çift hanelerin başındaydı. Ancak 1970’lerin ikinci yarısından itibaren enflasyon kronikleşti. 1977-1980 arasında yıllık TÜFE artışı %50’lerden üç haneli değerlere tırmandı (1980 de yıllık enflasyon %107 oldu). 1990’lar boyunca ortalama enflasyon %70-80 bandında seyretti ve 1994’de %125 ile rekor kırdı. 2000’lerin başında uygulanan sıkı para politikalarıyla enflasyon dizginlendi ve 2004’te %9.3’e kadar çekildi. 2018’de %20’yi aşan enflasyon, 2022’de resmi olarak %64 ile 90’lardan beri en yüksek seviyeye ulaştı. 2023 ve 2024 sonunda enflasyon yüzde 60 lar düzeyinde seyretmekteyken 2025 sonunda yüzde 40 yakın bir seviye beklenmektedir. Enflasyon Araştırma Grubu(ENAG) a göre 2022 yılı % 137, 2023 yılı %127 2024 yılı % 83 ve 2025 yılı sonuna doğru %70 e yakın bir oran olacaktır.
Yukarıdaki genel çerçevede, aşağıda birçok farklı yıl için TL’nin dolar karşılığı değeri, enflasyon etkisiyle alım gücü dönüşümü ve asgari ücretin temel ihtiyaç maddeleri karşısındaki durumu detaylı olarak inceledik. Her bir yıl için, o yılın döviz kuru, asgari ücret (TL ve Dolar cinsinden) Abd enflasyonuna göre günümüz değerine çevrilmiş karşılığı ve temel gıda-hizmet fiyatları bazında alım gücü kıyaslamasını yaparsak;
Yıllara Göre TL Değeri ve Alım Gücü Karşılaştırmaları
- 1951 – TL’nin Altın Çağı: 1950’ler başında TL değerliydi. 1 ABD Doları 80 TL idi ve enflasyon düşüktü. Asgari ücret uygulaması yeni başladığından kesin veri az olsa da, örnek olarak 1950’de bir asteğmen maaşı 320 TL idi (o dönemde 114 $ yapıyordu). Bu tutar ABD enflasyonuyla bugüne çekildiğinde 1.400 $ üzerindedir ( CPI 1950:24.1 den CPI 2025: 300 (tahmini) 114 çarpı 300 bölü 24.1- Abd Merkez Bankası CPIAUCSL enflasyonları ) – yani şaşırtıcı biçimde yüksek bir alım gücüne denk gelmektedir. Temel gıda fiyatları son derece düşüktü: İstanbul’da 1 kg ekmek 0.35 TL (35 kuruş) idi, 1 litre süt 0.60 TL civarındaydı ve 1 kg et 2.34 TL den satılıyordu. Bu fiyatlar karşısında 320 TL maaşla bir kişi 900 kg ekmek alabiliyordu. Günümüz 2025 asgari ücretiyle (22.104 TL) ise yaklaşık 295 kg ekmek alınabiliyor. (200 Gr 15 TL) Yani 1950’lerde dolar bazında maaşlar düşük görünse de, içeride alım gücü çok yüksekti. Temel ihtiyaçlar kolaylıkla karşılanabiliyordu ve TL’nin değeri yüksekti.
- 1958 – Devalüasyon ve Enflasyonun Başlangıcı: 1950’lerin sonunda ekonomik darboğaz belirginleşti ve 4 Ağustos 1958’de Cumhuriyet tarihinin en büyük devalüasyonu yapıldı. 1 dolar, 2.80 TL’den 9.02 TL’ye çıkarıldı. Bu %218’lik kur artışı enflasyonu tetikledi. 1958’de ekmek fiyatı kg başına 45 TL’ye yükselmişti. Yine de TL’nin alım gücü dönemin koşullarında yüksekti: 1 dolar o yılın fiyatlarıyla yaklaşık 9 TL olduğundan, diyelim 100 TL gelir elde eden bir kişi (11 $) kazanıyordu. Bu tutar ABD enflasyonuyla bugüne hesaplandığında 100 $’dan fazla bir değere ulaşıyor. Yani 1950’lerin sonunda bile dolar karşılığı düşük görünen yerel gelirler, günümüzle kıyaslandığında yüksek derecede bir satın alma gücüne tekabül ediyordu. 1958 devalüasyonu TL’nin değerini ilk ciddi sarsan olay olsa da, halka yansıması görece sınırlı kaldı; zira hala temel gıda ve hizmetlerin fiyatları düşüktü ve insanlar günlük ihtiyaçlarını rahat karşılayabiliyordu.
- 1965 – Göreli İstikrar Dönemi: 1960’ların ortasında TL değerini korumaya devam etti. 1960’da gerçekleşen askeri darbe sonrası planlı ekonomi uygulansa da, dolar kuru resmi olarak 9 TL dolayında sabit kalmıştı. 1965 yılında 1 kg ekmek 1 TL civarındaydı (1950 ye göre yaklaşık üç katı fiyat). Enflasyon bu dönemde %5-10 bandında seyretti. Asgari ücret bölgesel belirlendiği için farklılık gösterse de, örneğin İstanbul’da aylık 900 TL kazanan bir işçi (100 $) elde ediyordu. Bu 100 $ o dönemin fiyatlarıyla bugün yaklaşık 900 $ alım gücüne denk geliyor. Dolayısıyla 1960’lar boyunca TL’nin satın alma gücü hala yüksekti. Gıda, ulaşım gibi kalemler şehirlerde de ucuz sayılırdı. İstanbul özelinde kira ve ulaşım giderleri de makul düzeydeydi. Örneğin 1960’ların ortasında İstanbul’da dolmuş ücreti 25 kuruş gibi sembolik seviyelerdeydi. Özetle, 1965 itibarıyla TL değerli, enflasyon göreli olarak düşük ve halkın alım gücü kuvvetliydi.
- 1970 – Devalüasyon ve Enflasyonun Patlaması: 1970 yılı TL için bir dönüm noktası oldu. Ağustos 1970’te yapılan devalüasyonla dolar kuru 9 TL’den 15 TL’ye çıkarıldı (yıl sonunda 19 TL’ye ulaştı). 1970 başında net asgari ücret aylık 585 TL idi; devalüasyon sonrası bu ücret 39 $ Bu 39 dolar günümüz alım gücüyle yaklaşık 300 $ a denkti. Enflasyon 1970’de %8 seviyesindeydi ancak devalüasyonla yükselişe geçti. Yine de, 1 kg ekmek 1.35 TL, 1 kg toz şeker 3.55 TL, 1 kg un 1.70 TL gibi makul fiyatlardan satılıyordu. 1 kg kırmızı et ise 14.10 TL civarındaydı. Bu fiyatlarla 585 TL’lik asgari ücret, 430 kg ekmek veya 42 kg et almaya yetiyordu. İlginç bir şekilde, 1970’de sadece 39 $ eden bu ücretin satın alabildiği ekmek ve et miktarı, 2025’teki 22.104 TL’lik asgari ücretin (523 $) satın alabildiği miktara yakındır. Yani 1970’de TL’nin dolar karşısında değeri düşse de, temel gıda alım gücü hala güçlüydü. Bu durum, o dönem fiyatların genel olarak düşük olmasından ve doların dünya genelinde enflasyonundan kaynaklanıyordu. Ancak 1970 devalüasyonu ile başlayan süreçte, Türkiye’deki tabiri caizse enflasyon canavarı ortaya çıkmaya başladı ,ilerleyen yıllarda ücretler artsa da fiyatlar çok daha hızlı artacaktı.
- 1977 – Yüksek Enflasyon, Yükselen Ücretler: 1970’lerin ikinci yarısı petrol krizleri ve siyasi belirsizliklerle enflasyonun çok yükseldiği bir dönem oldu. 1977 yılına gelindiğinde devlet sık sık ücret ayarlamaları yapmak zorunda kaldı. Net asgari ücret 300 TL’ye kadar çıkarılmıştı ve bu ücret o günün kuruyla 170 $ ediyordu. ABD’de 1970’lerin sonunda enflasyon yüksek seyrettiği için, 1977’deki bu 170 dolar bugün yaklaşık 800 dolar alım gücüne denk geliyor. Türkiye’de ise enflasyon 1977’de %50’lerin üzerindeydi ve 1979’a doğru kontrolden çıktı. Ücret artışları fiyat artışlarını yakalamaya çalışıyordu. Örneğin 1978’de asgari ücret %50’nin üzerinde zamlandı. Ekmek fiyatı kg başı 1975’te 2.95 TL iken 1979’da 4.40 TL seviyesine fırladı. 1977’de ekmek kg fiyatı yaklaşık 3 TL civarındaydı; bu fiyata göre 3.300 TL ücretle 1.100 kg ekmek alınabiliyordu. Bu rakam, günümüz asgari ücretinin alabildiği 295 kg ekmeğin üç katından fazladır. Aynı şekilde kırmızı et ve süt gibi ürünlerde de benzer durumlar görüldü. Ancak bu yüksek alım gücü kalıcı olmadı, çünkü 1978-1979’da enflasyon iyice kontrolden çıktı. 1979’da dolar kuru resmi olarak 47 TL’ye yükseltildi. 1970’lerin sonunda Türkiye, üç haneli enflasyon ve hayat pahalılığıyla tanıştı.
- 1980 – Kur Şoku ve Alım Gücünde Düşüş: 24 Ocak 1980 kararlarıyla ekonomik dengeler yeniden sarsıldı. TL, dalgalanmaya bırakılarak büyük oranda değer kaybetti. 1980 başında 1 $ = 47 TL iken kararların ardından 70 TL Bu %50’yi aşan devalüasyon, zaten %100’ü bulmuş olan enflasyonu bayağı körükledi. 1980 yılında yıllık enflasyon yaklaşık %107 olarak kaydedildi. Ücretler dolar bazında eridi: 1981 başında net asgari ücret 7.378 TL idi ve bu sadece 66 $ ediyordu. Bu 66 doların alım gücü bugün 240 $ kadardır. 1970’lerin sonuna kıyasla bu ciddi bir gerileme oldu. 1980 civarında temel tüketim maddelerinin fiyatı da katlanmıştı. Örneğin 1 kg kırmızı et 1978’de 50 TL iken 1980’de 200 TL’ye kadar çıktı (dört kat artış) 1981’de 1 kg ekmek fiyatı resmi olarak 15.60 TL oldu (1970’te 1.35 TL idi). Bu tablo, asgari ücretlinin alım gücünde büyük bir düşüş anlamına geliyordu. Nitekim 7.378 TL asgari ücret ile 1981’de sadece 470 kilo ekmek alınabilirken, 1970’te 585 TL ile 430 kg alınıyordu. Aradaki 10 kat nominal artışa rağmen alınabilen ekmek miktarı benzer kalmıştı. 1980 darbesi sonrası ücretlerde yapılan iyileştirmeler de enflasyon karşısında eridi. İstanbul’da 1980’lerin başında hayat pahalılığı çok hissedilir hale geldi; kira, et, süt, ulaşım giderleri ücret artışlarının ötesinde yükseldi. Kısacası 1980, TL’nin değer kaybı ve halkın alım gücünde ciddi düşüşün yaşandığı bir kırılma yılı oldu.
- 1988 – Yüksek Enflasyonun Gölgesinde İyileşme Çabası: 1980’lerin ikinci yarısında Turgut Özal hükümeti ekonomiyi liberalleştirmeye çalışırken enflasyon yüksek seyretmeye devam etti. 1988’de yıllık enflasyon hala %70 civarındaydı. Dolar kuru bu dönemde hızlı artıştaydı: 1988 sonunda 1 $ ≈ 1.300 TL düzeyindeydi. Net asgari ücret 1988 başında 595 TL idi (sadece 35 $), yıl sonunda yapılan zamla 81.876 TL’ye çıktı (57 $). Bu 57 dolar, ABD enflasyonuna göre bugün yaklaşık 140 $ alım gücüne denk gelir yani 1970’lerin çok altındadır. İstanbul’da temel gıda fiyatları da çok artmıştı: 1988’de 1 kg ekmek 625 TL’ye, 1 lt süt 1.550 TL’ye satılıyordu. Bu fiyatlarla asgari ücret ancak 130-140 kg ekmek veya 53 litre süt almaya yetiyordu. Karşılaştırma yapmak gerekirse 2025 asgari ücreti (22.104 TL), yaklaşık 294 kg ekmek veya yaklaşık 700 litre süt alabilmektedir. 1988’deki alım gücü bunun çok altındaydı. Öte yandan, 1988’de ortalama bir kamu memuru maaşı 100 bin TL’yi aşıyordu (örneğin bir öğretmen 178 bin TL alıyordu). Bu da 120 $ civarında bir tutardı. Yani eğitimli kesim için de gelirlerin döviz bazında çok düşük kaldığı bir dönemdi. İstanbul’da 1988’de ortalama kira 70.000 TL dolayındaydı , bu, asgari ücretin neredeyse iki katı olduğundan, tek bir asgari ücretlinin İstanbul’da ev geçindirmesi oldukça zordu. (Bu zamanlar gibi) Sonuç olarak 1988, ücretlerin nominal olarak arttığı ama yüksek enflasyon nedeniyle satın alma gücünün tarihsel olarak en düşük seviyelerde kaldığı bir yıl oldu.
- 1994 – Kriz ve Sert Düşüş: 1990’ların ilk yarısı, kronik enflasyon ve kamu açıkları nedeniyle TL’nin değer kaybının hızlandığı bir dönemdi. 1994 yılında Türkiye bir döviz ve bankacılık krizi yaşadı. Yıl ortasında TL’nin değeri adeta çöktü: enflasyon o yıl %125.5 ile rekor kırdı. 1994 başında net asgari ücret 713.435 TL idi ve o zamanın kuru ile sadece 57 $ ediyordu. Kriz sırasında kur fırladığı için maaşlar dolar bazında daha da eridi; 1994 ortasında asgari ücret 1.7 milyon TL’den 2.76 milyon TL’ye çıkarıldı ama bu zam bile net ücreti ancak 93 $ seviyesine yükseltebildi. 57 dolarlık ücret ABD enflasyonuna göre bugün 110 $ değerindedir ,yani 1970’lerin dörtte biri kadar bir alım gücüne düşüş söz konusu. 1994’te İstanbul’da 1 kg ekmek fiyatı yaklaşık 18.750 TL idi. Bu fiyata göre asgari ücret sadece 91 kg ekmek alabiliyordu. (Oysa 1977’de 750+ kg alabiliyordu; 2025’te 294 kg alabiliyor.) Kırmızı et fiyatları da enflasyona ayak uydurdu; 1 kg dana eti 1994’te kara borsada 150 bin TL’yi bulabiliyordu. TL’nin dolar karşılığı değeri yıl içinde 14.000 TL’den 38.000 TL’ye kadar yükseldi. Bu krizle birlikte halkın alım gücü ciddi darbe aldı ve orta sınıf hızla yoksullaştı. Örneğin sabit gelirli memurlar için 1994 “kaybedilmiş yıl” oldu. İstanbul’da temel tüketim maddeleri 40 ‘ lardaki gibi karneye bağlanmasa da, fiyatlar günlük değişir hale gelmişti. 1994 krizi, TL’nin değerinin ve halkın refahının ne denli kırılgan olduğunu acı şekilde gösterdi.
- 1998 – Kriz Öncesi Son Dönem: 1990’ların ikinci yarısında ekonomi kısmen toparlanır gibi olduysa da enflasyon hâlâ çok yüksekti (%70 civarı). 1998’de asgari ücret net 808.514 TL idi ve o günkü kurla yaklaşık 125 $ ediyordu. Bu 125 doların alım gücü günümüzde 225 $ kadardır. 90’ların sonunda dolar kuru milyonlar seviyesindeydi (1998 de 1 $ 260.000 TL civarı). Ekmek fiyatları artık binlerle ifade ediliyordu; 1 kg ekmek 1998’de 300.000 TL seviyesindeydi. Asgari ücretli bu maaşla ancak 112 kg ekmek alabiliyordu, bu, 2025’e kıyasla dörtte bir oranında bir alım gücü demektir. Kırmızı et fiyatları 90’ların sonunda 1 kg için birkaç milyon TL’yi bulmuştu. Yine de 1994’e kıyasla 1998’de dolar bazında asgari ücret toparlanmış görünüyordu (57 $ – 125 $). Nitekim 1990’ların sonunda asgari ücret 3000-5000 TL arası (günümüz değerinde) bir bantta seyretmekteydi ve bu, bugünkü seviyelere benzerdi. Ancak bu görece iyileşme uzun sürmedi; 1998’deki Rusya krizi ve 1999 depremi ekonomiyi tekrar sarstı. İstanbul’da 1998-99 döneminde işsizlik artmış, hayat pahalılığı yükselmeye devam etmişti. Temel gıda ve ulaşım harcamaları maaşların büyük kısmını götürüyordu. Yani 90’ların sonu, asgari ücretin dolar bazında biraz yükseldiği ama halen geçmişin çok gerisinde bir refah düzeyinin olduğu bir dönemdi.
- 2001 – Tarihi Finansal Kriz: Şubat 2001 krizi, TL’nin değerinin bir kez daha dramatik biçimde düşmesine yol açtı. Sabit kur sistemi terk edilip dalgalı kura geçildiğinde 1 dolar 670.000 TL’den 1.25 milyon TL’ye fırladı. 2001 yılında enflasyon yine %68.5 gibi çok yüksek bir düzeydeydi. 2001 Ocak ayında net asgari ücret 369.600 TL idi (153 $ ediyordu). Kriz sonrasında Temmuz 2001’de ücret 107.3 milyon TL’ye çıkarıldı ama kur uçtuğu için değeri 85 $ düştü. Yıl sonunda yapılan artışla 2002 başında 163.5 milyon TL oldu (113 $). Yani 2001 boyunca asgari ücret 90 $ civarına dek geriledi ki bu, günümüz alım gücüyle sadece 150 $ eder. Halkın alım gücü muazzam yara aldı. Örneğin 2000’de 375.000 TL olan 1 kg ekmek fiyatı 2001 sonunda 750.000 TL’ye çıktı (iki kat). 2001 krizi sırasında birçok temel ihtiyaç malzemesi hızla zamlandığı için asgari ücretlinin satın alabildiği ekmek miktarı daha da azaldı (70 kg civarına kadar gerilediği söylenebilir). İstanbul’da 2001 yılında konut kiraları ve ulaşım ücretleri de döviz kuruna paralel arttı; örneğin şehir içi otobüs bileti fiyatları bir yılda %100’den fazla zamlandı. Sonuç olarak 2001, TL’nin dolar karşısında kontrolsüz değer kaybı yaşadığı ve halkın alım gücünün dibe vurduğu bir yıl oldu. Bu kriz, 1950’lerden beri yaşanan en ağır ekonomik bunalımlardan biriydi.
- 2005 – Yeni Lira ve Düşük Enflasyon Dönemi: 2001 krizinden sonra Kemal Derviş’in getirilmesi ve uygulanan IMF destekli istikrar programı meyvelerini verdi. Enflasyon düşürüldü ve 2004 sonunda tek haneye indirildi. 1 Ocak 2005’te TL’den 6 sıfır atılarak Yeni Türk Lirası na geçildi. 1 YTL, 1.000.000 eski TL’ye eşitti. Para birimi sadeleşirken ekonomi de büyüme trendine girdi. 2005’te 1 $ 34 YTL idi. Net asgari ücret 2005’te 350 YTL olarak belirlendi – bu da ≈257 $ yapıyordu. 257 dolar, günümüz alım gücüyle yaklaşık 380 $ civarındadır. Enflasyon 2005 yılında %7.7 gibi düşük bir düzeyde kaldı. Bu sayede ücret artışları enflasyon tarafından aşındırılmadı. 2005’te İstanbul’da 1 kg ekmek fiyatı 1.5 YTL idi. Asgari ücretle 233 kg ekmek alınabiliyordu. Bu miktar, 2001’deki 70 kg’ye göre büyük bir iyileşme demekti ancak 1970’lerin yüksek alım gücü döneminin (400+ kg) hala gerisindeydi. Kırmızı et fiyatları 2005’te 10 YTL/kg düzeyindeydi; bu maaşla 35 kg et alınabiliyordu (2025’te 34 kg alınabiliyor). 2005, TL’nin istikrar kazandığı, enflasyonun kontrol altında olduğu ve asgari ücretin döviz bazında değerinin (257 $) 25 yıl sonra ilk kez 1978 seviyelerini yakaladığı bir yıl oldu. İstanbul özelinde de hayat pahalılığı nispeten dizginlendi; ulaşım, gıda, kira artışları makul seviyedeydi. Genel olarak halkın refahı artmaya başlamıştı.
- 2010 – İstikrarlı Büyüme ve Artan Alım Gücü: 2010’lu yılların başında Türkiye ekonomisi yüksek büyüme oranları yakalarken enflasyon görece düşük kaldı. 2010’da 1 $ ; 1.50 TL civarındaydı. Net asgari ücret 599 TL idi – o yılın kuruyla 404 $ Bu miktar ABD enflasyonuna göre bugün yaklaşık 530 $ alım gücündedir. Enflasyon 2010’da %6.4 ile çok düşüktü, böylece ücret artışları halkın cebine yansıdı. 2010 yılında İstanbul’da 1 kg ekmek yaklaşık 2 TL idi. Asgari ücretle 300 kg ekmek alınabiliyordu. Bu, 2005’e göre %30 daha fazla ekmek demekti ve 1988 gibi düşük alım gücü yıllarının (140 kg) çok üzerindeydi. Kırmızı et fiyatı 2010’da kilosu 20 TL seviyelerindeydi; bu maaşla 30 kg et alınabiliyordu. Süt yaklaşık litresi 1 TL idi; asgari ücretle 600 litre süt almak mümkündü. Bu rakamlar, 1980’ler ve 90’lar boyunca görülmemiş seviyede iyi alım gücüne işaret ediyordu. Nitekim 2011’de asgari ücret 570 $ seviyesine kadar çıktı. 2010’ların başında TL’nin değeri istikrarlıydı; 1 dolar 2013 sonuna dek 2 TL’nin altında kaldı. İstanbul’da bu dönemde yaşam, önceki on yıllara kıyasla daha kolaydı – alım gücü yükselmiş, işsizlik düşüktü. Özetle 2010 yılı, asgari ücretlinin hem dolar bazında gelirinin arttığı hem de enflasyonun düşük olması sayesinde satın alma gücünün belirgin biçimde iyileştiği (görece)bir dönem oldu.
- 2015 – TL’de Zayıflama Belirtileri: 2010’ların ortasında küresel ve yerel gelişmeler TL üzerinde baskı yaratmaya başladı. 2015’te 1 $ 7 TL seviyesindeydi. Net asgari ücret 2015 başında 1.000 TL (Temmuz’da 1.273 TL) idi – ortalama 426 $ yapıyordu. Bu 426 doların bugünkü değeri yaklaşık 510 $’dır. Enflasyon 2015’te %8.8 olarak gerçekleşti, yani önceki döneme göre hafif bir yükseliş vardı. 2015’te İstanbul’da 1 kg ekmek 5.1 TL idi, asgari ücretle 196 kg ekmek alınabiliyordu. Bu, 2010’daki 300 kg’ye göre ciddi bir düşüştü – yani alım gücü gıda tarafında gerilemeye başladı. Kırmızı et fiyatları 2015’te 30 TL/kg düzeyine çıkmıştı; asgari ücretle 33 kg et alınabiliyordu (2010’da 30 kg alınabiliyordu, yani et alım gücü nispeten yatay seyretti). Dolar kuru 2014’te 2.3 TL’den 2015 sonunda 2.9 TL’ye yükseldiği için, asgari ücret dolar bazında geriledi. Nitekim 2013’te 451 $ olan net asgari ücret, 2015’te 426 $’a düştü. İstanbul’da 2015 itibarıyla hissedilir bir hayat pahalılığı başlamıştı; özellikle kira ve ulaşım maliyetleri artmaya yüz tuttu. Örneğin 2014’te İstanbul’da tam bilet metro ücreti 2.15 TL iken 2016’da 2.30 TL’ye çıktı. TL’nin değer kaybı hızlanmaya başlamış, bu da halkın cebine yansımıştı. Sonuç olarak 2015, bir dönüm noktası olarak görülebilir, enflasyon halen kontrol altında olsa da TL’nin dolar karşısındaki zayıflaması, alım gücünde kademeli bir erimeye işaret etmeye başladı.
- 2018 – Kur Şoku ve Yükselen Enflasyon: 2018’de Türkiye sert bir kur krizi yaşadı. Jeopolitik gerginlikler ve ekonomik kırılganlıklar nedeniyle dolar kuru 2018 içinde 4.0 TL’den 7.0 TL’ye kadar fırladı. Yıl sonunda 1 $ 3 TL seviyesindeydi. Bu devalüasyon dalgası enflasyonu sıçrattı . 2018 TÜFE %20.3 ile 2001’den beri görülmeyen bir yüksek değere çıktı. Net asgari ücret 2018 başında 1.603 TL idi (423 $ kurla). Kur krizi nedeniyle yıl içinde dolar bazında eriyen ücret, 2018 sonunda zamla 2.020 TL yapıldı fakat bu dahi ancak 378 $ ediyordu. Yani asgari ücretlinin geliri dolar cinsinden %10’dan fazla düşmüştü. 2018’de gıdada da fiyat şokları yaşandı. Örneğin 2018 başında 1 kg dana eti 74 TL iken (İstanbul market fiyatı), 2018 sonunda 1 kg et 110 TL’yi aştı. Bir yılda %50’ye yakın artış. Ekmek fiyatı İstanbul’da 2018’de iki kez zamlandı; yıl sonunda 250 g’lık halk ekmek 1 TL’den 1.25 TL’ye çıktı (kg fiyatı 5 TL’den 7.5 TL’ye yükseldi). Asgari ücret 2018’de bu ekmek fiyatıyla 270 kg ekmek alabiliyordu, oysa 2017’de 320 kg alabiliyordu. Enflasyon gıda ve enerjide daha da yüksek hissedildiği için, İstanbul’da dar gelirli kesimin alım gücü 2018’de ciddi biçimde düştü. Kiralar da döviz kuruna paralel arttı; pek çok aile için konut masrafı karşılanamaz hale geldi. TL’nin hızlı değer kaybı ve fiyatlardaki ani yükseliş, 2018’i ekonomik açıdan zorlu bir yıl yaptı. Bu yıldan itibaren asgari ücretlilerin geliri her ne kadar TL bazında yüksek oranlı zamlar alsa da, bu zamlar enflasyon yüzünden gerçek refaha dönüşmedi.
- 2020 – Pandemi Şoku ve Yüksek Kur: 2020 yılında COVID-19 salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomiyi sarstı. Dolar kuru 2020’de 7 TL’nin üzerine çıktı (yıl sonunda 1 $ 7.4 TL idi). Enflasyon da yeniden çift haneye yükseldi (%14.6). 2020 başında net asgari ücret 324 TL olarak belirlendi, bu da o zamanki kurla 390 $ ediyordu. (390 $, günümüz alım gücüyle 430 $ civarındadır.) Salgın nedeniyle işten çıkarmalar yasaklanmış olsa da birçok çalışan kısa çalışma ödeneğine geçmek zorunda kaldı ve gelir kaybı yaşadı. 2020’de gıda enflasyonu özellikle yüksekti. İstanbul’da 1 kg ekmek fiyatı Kasım 2020’de 7.15 TL idi; asgari ücretle 325 kg ekmek alınabiliyordu. Bu miktar 2018’deki 270 kg’ye göre bir iyileşme gibi görünse de, 2020’de temel gıda dışı harcamalar (özellikle kira ve elektrik doğalgaz faturaları) çok daha yüksek artış gösterdiği için hane halkları bütçelerinde zorlandılar. Örneğin 2020’de konut elektriğine %32, doğalgaza %34 zam yapıldı. Kırmızı et fiyatları 2020 sonunda kilosu 60 TL civarındaydı; asgari ücretle 39 kg et alınabiliyordu, bu 2018’e göre biraz daha iyiydi çünkü ücret zammı etteki artıştan hızlı oldu. Ancak pandeminin getirdiği gelir kaybı ve yüksek kur, TL’nin değerini ve halkın alım gücünü çok olumsuz etkiledi. 2020’de asgari ücretli maaşı dolar bazında 2016’daki seviyesine geriledi (420-430 $). Salgın kısıtlamaları özellikle hizmet sektöründe çalışan düşük gelirli kesimi vurdu. İstanbul gibi büyük şehirlerde gündelik kazançla geçinen birçok kişi desteklere muhtaç kaldı. Özetle 2020, TL’nin değer kaybettiği, enflasyonun yeniden hızlandığı ve pandemi etkisiyle alım gücünün zorlandığı bir yıl oldu.
- 2022 – Yüksek Enflasyon Cnavarının Sert Dönüşü: 2021 sonlarından itibaren uygulanan düşük faiz politikası ve küresel emtia fiyat şokları TL’yi yeniden sert bir biçimde değersizleştirdi. 2022 yılında enflasyon resmi olarak %64.3 ile 1990’lardan bu yana en yüksek düzeyine çıktı. Bağımsız ölçümler enflasyonun bunun da üzerinde olabileceğini belirtti. Dolar kuru 2022 içinde 13 TL’den 18 TL’ye yükseldi. Bu gelişmeler ışığında hükümet asgari ücrete yıl içinde iki büyük zam yapmak zorunda kaldı: Ocak 2022’de net 253 TL (249 $) olarak belirlenen asgari ücret, Temmuz 2022’de net 5.500 TL’ye çıkarıldı (o tarihte 329 $ ediyordu). Ancak yüksek enflasyon nedeniyle Aralık 2022’de asgari ücretlinin eline geçen 5.500 TL, kur arttığı için 295 $ seviyesine geriledi. Yani dolar bazında 2022’de asgari ücret yıl ortasında zirve yapıp sonra yine düştü. 249 dolarlık Ocak 2022 ücreti ABD enflasyonuyla bugün 280 $, Temmuz’daki 329 $ ise 360 $ değerindedir. Halen geçmiş on yıllara kıyasla çok düşük bir alım gücü demektir. 2022’de gıda enflasyonu özellikle vahimdi: Et, süt, yağ, un gibi ürünlerin fiyatı birkaç kat arttı. Örneğin 2021’de 1 kg dana eti ortalama 160 TL iken 2022’de 270 TL’yi aştı. 2022, hayat pahalılığının olağanüstü arttığı bir yıl olarak tarihe geçti. İstanbul’da kiralar bir yılda ikiye katlandı; elektrik, doğalgaz faturaları maaşın büyük bölümünü götürür hale geldi. Asgari ücret her ne kadar TL bazında %100’ün üzerinde artırılmış olsa da, enflasyonun %64’ü aşmasıyla reel olarak ancak kısmi bir iyileşme sağlandı. Sonuç olarak 2022’de TL’nin değeri ve halkın alım gücü, 1990’lardakine benzer biçimde ciddi bir aşınmaya uğradı.
- 2025 – Günümüz Durumu: 2023 ve 2024’te de yüksek seyreden enflasyon sonrası 2025 başında asgari ücrete yine bir zam yapılmıştır. Ocak 2025 itibariyle net asgari ücret 22.104 TL’dir. Bu tutar güncel kurla 520 $ yapmaktadır. Dolar bazında bakıldığında Türkiye’de asgari ücret tarihinde ulaşılan en yüksek seviyelerden biridir. Ama asgari ücretteki zammın çoğu enflasyona kısa sürede ezildi. Örneğin 22.104 TL ile İstanbul’da yaklaşık 294 kg ekmek alınabilmektedir. Bu rakam 1994’teki 91 kg’dan, 2001’deki 70 kg’dan, hatta 1988’deki 140 kg’dan çok yüksektir. Ama kötünün iyisi ancak diyebiliriz. Benzer şekilde 22.104 TL ile yaklaşık 700 litre süt alınabiliyor . 1988’de asgari ücretle ancak 50-60 litre süt alınabiliyordu. Kırmızı et fiyatları 2025 sonlarına doğru 650 tl seviyesindedir; asgari ücretle 34 kg et alınabiliyor. Bu miktar da 1980’lerin (8-10 kg) ve 1990’ların (15-20 kg) üstündedir. Ama 80 lere kadar ki dönemde ise daha iyi zamanlarda oldu. Hane halkı bütçesinde büyük yer tutan kira veya özel ulaşım gibi kalemler 2025 itibarıyla halen çok pahalıdır. İstanbul’da ortalama bir kira, asgari ücretin büyük kısmını hatta üstünü almaya devam etmektedir.
Seçilen Yıllarda TL Değeri ve Asgari Ücret Karşılaştırması
Aşağıdaki tabloda, seçilen 17 yıl için TL’nin dolar kuru, yıllık enflasyon oranı, net asgari ücretin TL ve o günkü kurla dolar karşılığı, aynı dolar tutarının 2025 yılındaki değeri (ABD enflasyon endeksine göre) ve asgari ücretlinin alım gücü açısından yaklaşık kaç kg ekmek alabildiği gösterilmektedir:
| Yıl | $1 = TL (ortalama) | Enflasyon (%) | Net Asgari Ücret (TL) | Dolar Karşılığı (nominal) | 2025 Değeri (ABD $) | Alabildiği Ekmek (kg) |
| 1951 | 2.80 TL | ~3.7 (TÜFE) | 320 TL (asteğmen maaşı örneği) | $114 (tahmini) | ≈$1.300 (ABD enflasyonu) | ~914 kg (ekmek 0.35 TL/kg) |
| 1958 | 9.00 TL | 19.3 | 250 TL (tahmini asgari ücret) | ~$28 | ≈$270 | ~556 kg (ekmek 0.45 TL/kg) |
| 1965 | 9.00 TL (sabit) | 5.2 | 900 TL (tahmini ortalama işçi ü.) | ~$100 | ≈$900 | ~900 kg (ekmek 1.0 TL/kg) |
| 1970 | 15.00 TL | 8.0 | 585 TL | $39.4 | ≈$302 | ~433 kg (ekmek 1.35 TL/kg) |
| 1977 | 19.00 TL (resmi) | 53.0 | 3.300 TL | $170 | ≈$799 | ~750 kg (ekmek 4.4 TL/kg) |
| 1980 | 70.00 TL | 107.2 | 7.378 TL | $66.9 | ≈$240 | ~473 kg (ekmek 15.6 TL/kg) |
| 1988 | 1.300 TL | 74.3 | 81.876 TL | $57.5 | ≈$140 | ~130 kg (ekmek 625 TL/kg) |
| 1994 | 32.000 TL | 125.5 | 1.713.435 TL | $57.5 | ≈$110 | ~91 kg (ekmek 18.750 TL/kg) |
| 1998 | 260.000 TL | 69.7 | 33.808.514 TL | $125.1 | ≈$225 | ~112 kg (ekmek 300.000 TL/kg) |
| 2001 | 1.250.000 TL | 68.5 | 107.323.830 TL | $85.8 | ≈$150 | ~72 kg (ekmek 750.000 TL/kg) |
| 2005 | 1.34 YTL | 7.7 | 350 YTL | $257 | ≈$380 | ~233 kg (ekmek 1.5 YTL/kg) |
| 2010 | 1.50 TL | 6.4 | 599 TL | $404 | ≈$530 | ~300 kg (ekmek 2.0 TL/kg) |
| 2015 | 2.72 TL | 8.8 | 1.000 TL | $426 | ≈$510 | ~196 kg (ekmek 5.1 TL/kg) |
| 2018 | 4.80 TL | 20.3 | 1.603 TL | $422 | ≈$460 | ~270 kg (ekmek 6.35 TL/kg) |
| 2020 | 7.04 TL | 14.6 Enag(37) | 2.324 TL | $390 | ≈$430 | ~325 kg (ekmek 7.15 TL/kg) |
| 2022 | 16.56 TL | 64.3 Enag(137) | 5.500 TL | $329 | ≈$340 | ~632 kg (ekmek 8.70 TL/kg) |
| 2025 | 45.00 TL (tahmini) | 40 (öngörü) Enag (70) öngörü | 22.104 TL | $500 | $500 (2025 $) | ~294 kg (ekmek 60 TL/kg) |
Değerlendirme ve Sonuç
Özellikle İstanbul’da başta olmak üzere çoğu illerde kira, ulaştırma, eğitim, sağlıklı beslenme gibi kalemler asgari ücret düzeyindeki bir gelirle zor karşılanmaktadır. Gelir dağılımı adaletsizliği de devam etmektedir. Asgari ücret, kişi başı milli gelirin yaklaşık %35’i düzeyindedir. Bu oran 1970’lerde %8’ler seviyesindeydi – yani asgari ücretli milli gelir artışından geçmişte yeterince pay alamamıştı, bugün ise görece daha yüksek bir pay almaktadır.
Sonuç olarak, 1951-2025 dönemi verileri TL’nin dolar karşısında kronik değer kaybını net biçimde gösteriyor. Dolar bazında bakıldığında geçmişte düşük görünen ücretler, günümüzde enflasyonla düzeltilince aslında o kadar da düşük olmadıkları, hatta bazı dönemlerde bugünkünden iyi oldukları ortaya çıkmaktadır (örneğin 1969’da 65 $ olan asgari ücretin günümüzde 528 $ değerinde olması gibi). Bu da enflasyonun ve kur değerlenmesinin nominal rakamları nasıl yanıltıcı gösterebildiğini kanıtlıyor. Önemli olan nominal ücret değil, alım gücü ve reel ücrettir. Maşının dolar karşılığının artması tek başına bir refah ölçütü değildir.
Türkiye ekonomisinin bu tarihsel performansı, fiyat istikrarının korunmasının ne denli kritik olduğunu da ortaya koymaktadır. Yüksek enflasyon dönemleri hem TL’nin dış değerini eritmiş hem de içeride halkın refahını düşürmüştür. 2000’lerde enflasyon kontrol altına alındığında TL’nin değeri görece sabit kalmış, alım gücü artmıştır. Günümüzde de enflasyonun yeniden dizginlenmesi halinde TL’nin istikrar kazanması ve halkın alım gücünün korunması mümkün olacaktır. Aksi halde, yüksek enflasyon ortamında yapılan ücret artışları kağıt üzerinde sevindirici görünse de, tıpkı 71 doların aslında 500+ dolar alım gücüne denk geldiği örnekte olduğu gibi, aldatıcı bir illüzyona dönüşebilir. Bu nedenle ekonomide sürdürülebilir bir refah artışı için enflasyonla mücadele ve TL’ye güvenin tesis edilmesi şarttır.
Not; Temel tüketim maddeleri bazında değerlendirme yapılmış olup, Daire fiyatları, elektronik eşyalar ve otomobil bazında değerlendirme yapılmamıştır. O kalemlerde durum daha da kötüleşmektedir.
_____________________________________
Kaynaklar:
www.bls.gov
fred.stlouisfed.org
DATA TÜİK
Tbmm.gov.tr
Wikipedia.org
Yıllaragöre.com



