Avusturya’dan liberal Der Standard, Hamburg Eyaleti Başbakanı Ole von Beust’un istifa etmesinin, Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi Genel Başkanı Angela Merkel için ne anlama geldiğini yorumluyor:
“Parti içindeki istifa dalgası yüzünden Merkel giderek yalnız kalıyor. Bir başka biçimde ifade etmek gerekirse, Hrıstiyan Demokrat Parti içinde yöneticiler istifa ettikçe, sorumluluk tek başına Başbakan’ın sırtına biniyor. Kurnaz bir taktikçi olarak giderek büyüyen Merkel, şimdi stratejik hedeflerini belirlemeli ve bunları uygulamalı. Bu, politik açıdan Merkel için, parti içindeki, istifa eden rakiplerinden daha tehlikeli olabilir.”
İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung‘un Hamburg Eyalet Başbakanı Ole von Beust’un istifasıyla ilgili yorumu ise şöyle:
“Hamburg’da von Beust’un istifasının ardından özellikle Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi ile koalisyon ortağı Yeşiller hayal kırıklığı içinde olmalı. Yeşiller’in Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi ile kurduğu koalisyon, von Beust’un kişiliğine odaklanmıştı. Von Beust Hamburg’un kendini beğenmiş, yüksek sosyetesinden gelen prototipe dahil değil, tam tersine toplumsal ihtiyaçları gözardı etmeyen, hassas ve akıllı bir politikacı. Von Beust başlarda temkinli davrandığı ilkokul reformunu senatonun en önem verdiği projelerden biri haline getirdi ve reformu sonuna kadar savundu. Yeşiller bu nedenle kendisine müteşekkir. Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi için ise von Beust’un istifası büyük bir darbe. Hessen’de Başbakan Roland Koch, Kuzey Ren Vestfalya’da ise Başbakan Jürgen Rüttgers’in seçim yenilgisinin ardından istifa etmesiyle Başbakan Angela Merkel önemli bir desteğini daha kaybetmiş oldu.”
Avustarya’da yayımlanan Salzburger Nachrichten gazetesi yarın Kâbil’de başlayacak Afganistan Konferansı’na şu yorumla değiniyor:
“Afganistan’daki hiçbir grup, hiçbir güçlü aşiret ülkedeki sorunların, çatışmaların gerçekten sona ermesiyle ilgilenmiyor. Bütün dünyanın gözü önünde hükümdarlıklarını ilan edip, uyuşturucu ticaretinden yararlanıyorlar. Afganistan NATO ve ISAF’a muhtaç olduğu sürece, ülkeye para, silah ve stratejik destek de akmaya devam edecektir. Ülkede aile, etnik köken ya da afyon, kaçakçılık, dini fanatizm gibi ilgili alanlarına göre yapılanan grup ve aşiretler, Avrupa ve ABD askerlerinin Afganistan çekileceği günle ilgili planlarını da yapıyor. Askerlerin çekilmesiyle yeni çatışmalar çıkacak ve ülke bölünüp parçalanacaktır.”
İspanya’nın sol liberal El Pais gazetesi bugünkü sayısında, Küba’nın 52 muhalifi serbest bırakmasını yorumluyor:
“İspanya sadece serbest bırakılan tutuklulardan bazılarını almakla yükümlü. İspanya AB’nin bu jest nedeniyle Küba politikasını değiştirmesini sağlamak da istiyor. AB’nin, muhafazakar Aznar hükümeti döneminde belirlediği bu politika, Küba’nın diplomatik alanda izole edilmesini öngörüyor. Ancak bu politikanın etkili olmadığı görüldü. 27 üyeli AB’nin seçeneği, bu politikanın sürdürülmesi ya da değiştirilmesi değil. AB, Castro rejiminin politik olarak nefes almasına olanak tanımayacak bir siyaseti mümkün hale getirecek koşulları sınamalı. Muhaliflerin serbest bırakılmasının kilise sayesinde mümkün olmasının, Küba’nın dışa açılma ve politik baskıya son verme istekliliğiyle değil, ekonomik durumunun kritik olmasıyla yakından ilgisi var.”
