Öğretmen Kemal Yayla, 12 Eylül’den sonra çıkarılan 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca, sol görüşe sahip olduğu gerekçesiyle görevden zorla uzaklaştırıldı. Kemal Kemal öğretmenin yıllardır süren hukuk mücadelesini kazandı. Böylece 12 Eylül’de memurluktan atılan 1402’liklere tazminat kapısı açıldı
12 Eylül’de çıkarılan 1402 sayılı kanun nedeniyle, sol görüşlü olduğu için öğretmenlikten atılan Kemal Yayla, meslekten uzak kaldığı iki yıl iki ay altı günlük süre için yürüttüğü adalet mücadelesini kazandı. Danıştay 16. Dairesi, Anayasa’nın geçici 15. maddesi nedeniyle 1981 ila 1984 yılları arasındaki idari işlemlerin dava konusu yapılamadığını ancak bu maddenin 2010 yılında kaldırılmasıyla dava yolunun açıldığını kaydetti. Kararda, “İdarenin hukuka aykırı işlemlerini her zaman geri alabileceği” vurgularak, Yayla’nın tazminat talebinin kabulü gerektiği kaydedildi. Yayla’nın avukatı Nilaylı Geylanlı Yorgancıoğlu, kararın ilk niteliğinde olduğunu belirterek, “Bence Danıştay, yıllar sonra insan haklarının özüne ilişkin bir kara verdi. Kararı çok olumlu buluyorum. İnşallah yerel mahkemenin de görüşü aynı yönde olur ve adalet en nihayetinde tecelli eder” dedi.
Öğretmen Kemal Yayla, 12 Eylül’den sonra çıkarılan 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca, sol görüşe sahip olduğu gerekçesiyle görevden zorla uzaklaştırıldı. Yayla, 13 Eylül 1982 ile sıkıyönetimin kalktığı 19 Kasım 1984 tarihleri arasında mesleğinden uzak kaldı. 12 Eylül’de gerçekleşen işlemler hakkında dava açılamayacağı yönündeki Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılması üzerine Yayla, iki yıl iki ay altı günlük süreye ilişkin aylıklarının faiziyle birlikte ödenmesi için dava açtı. Ankara 11. İdare Mahkemesi, 60 günlük dava açma süresini kaçırdığı gerekçesiyle davayı reddetti. Danıştay 16. Dairesi kararı onadı. Yayla da avukatı Nilay Geylanlı Yorgancıoğlu aracılığıyla 10. Daire’ye başvurup karar düzeltme başvurusu yaptı.
16. Daire kararında, Yayla’nın görevine son verildiği dönemde geçici 15. madde ve bu maddeye dayalı yürürlüğe konulan Sıkıyönetim Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca 1981 ila 1984 arasında yapılan işlemlerin dava konusu yapılamadığı hatırlatıldı. Bu hususun hukuk güvenliği ve adil yargılanma hakkı ilkesiyle çeliştiği belirtilerek, şöyle devam edildi:
“HUKUKA AYKIRI KARAR, HER ZAMAN GERİ ALINIR”
“O dönem idari işlem ve eylemler yargı kısıntısı nedeniyle dava konusu edilmiş olsa bile esasının incelenmesi mümkün olmamıştır. Bu husus hukuk güvenliği ve adil yargılanma hakkı ilkeleriyle çelişen bir durumdur. Bu durumda, mevzuat hükümleri uyarınca ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, idarenin hukuka aykırı işlemlerini her zaman geri alabileceği düzenlemeleri karşısında, oluşan yeni hukuki durum karşısında uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerektiğinden süre aşımı nedeniyle davayı reddeden mahkeme kararında yasal isabet bulunmadığı için uyuşmazlığın esasının incelenmesi hukuk devleti, adil yargılanma hakkı ve hakkaniyete uygun düşeceğinden karar düzeltme isteminin kabulü ile, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.”
16. Daire, kararında, Danıştay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 1988/6 ve K:1989/4 sayılı kararlarına atıfta bulunuldu. Bu içtihat kararına göre 1402 sayılı yasaya eliyle sıkıyönetim komutanlıklarına keşfi şekilde göreve son verme yetkisi tanınmıştı. İçtihat kararında, “Kamu idarelerine ve idarelerin yetkililerine, sıkıyönetim komutanlarına öneride bulunmak suretiyle, kendi statüleri içinde sahip olmadıkları, kişisel yargılarına bağlı yeni bir yetki sağlamış ve bu yolla çok sayıda kamu görevlisinin işlerine son verme imkanı ortaya çıkmıştır. Bu yetkiye dayanılarak yapılan idari işlemlerin her türlü denetimin dışında tutulması, yetkinin kamu yararı dışındaki amaçlarla kullanılmasına müsait ortam oluşturmuştur” denilmişti.
Bu içtihadı hatırlatan 16. Daire, Yayla hakkındaki göreve son verme işleminin “yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden denetiminin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi hukuk devleti ilkesine uygun olacaktır” sonucuna vardı ve davanın süre aşımı bakımdan reddedilmesi yönündeki kararı kaldırdı. Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 16. Daire’nin kararına uyması ve tazminat talebini kabul etmesi bekleniyor.
Yayla’nın avukatı Yorgancıoğlu, kararın bir ilk olduğunu belirterek, “Bence Danıştay, yıllar sonra insan haklarının özüne ilişkin bir kara verdi. Kararı çok olumlu buluyorum. İnşallah yerel mahkemenin de görüşü aynı yönde olur ve adalet en nihayetinde tecelli eder” dedi.