Avustralya’yı 4-0 yenerek D grubunda liderliğe yükselen Almanya’da büyük sevinç var. Ancak Güney Afrikalıların geleneksel üflemeli çalgısı vuvuzelaların aralıksız ve aynı tonda stadyumda yankılanması futbol seyircilerini bir hayli rahatsız etmiş durumda. Die Welt gazetesi da “Vuvuzela yasaklanmalı mı” sorusuyla konuyu yorum sütunlarına taşıyor.
“Vuvuzelanın sesi evlerimizde yankılanıyor. Televizyon kanallarına izleyici şikâyetleri yağıyor. Vuvuzelaların yeniden yasaklanması gündemde. Ancak FIFA’nın böyle bir yasağı kesinlikle yanlış bir mesaj olur. Dünya Şampiyonası’nı Güney Afrika’ya veren, oradaki yaşama sevincini ve heyecanı öven, sonuçlarına katlanmak zorunda. ‘Beni yıka ama yıkarken ıslatma’ ilkesi işlemez. Güney Afrika’daki muhteşem atmosferi, tahammülsüzlüğe kurban etmek Dünya Şampiyonası’nın Avrupa zevkine uygun olması gerektiği anlamına gelir. Vuvuzelaları kabul etmek zorundayız.”
Almanya’da Angela Merkel liderliğindeki koalisyon hükümetinin, cumhurbaşkanlığı seçimi, tasarruf paketi ve Opel’e kredi teminatı verilmesi konularındaki görüş ayrılıkları “hükümetin sonu mu geldi” sorusunu gündeme taşıdı. Süddeutsche Zeitung gazetesi “Kilitlenen Cumhuriyet” başlığıyla şu değerlendirmeyi aktarıyor:
“Özellikle Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi ve Hür Demokrat Parti hükümeti çıkmaza sürükledi. Artık koalisyon hükümeti, yönetme kabiliyetinden yoksun. Ancak pes edemez de. Vergi, nükler enerji, zorunlu askerlik ya da cumhurbaşkanlığı seçimi. Hükümet hiçbir konuda anlaşamıyor. En büyük küresel ekonomik krizin tam ortasında Almanya’nın liderliği hükümet etmeye direniyor. Ama bir erken seçim iktidar partilerine fayda sağlamayacaktır. Aksine büyük oy kayıplarını göğüslemek durumunda kalırlar. Ve işte koalisyonu bir arada tutan tek neden de bu. Şimdi Alman siyasetinin kilidi çözecek kişilere ihtiyacı var.”
Neue Osnabrücker Zeitung gazetesiyse Belçika’daki seçimlerde ülkenin parçalanmasını isteyen Yeni Flaman İttifakı’nın başarısını mercek altına alıyor:
“AB’nin kurucu ülkelerinden Belçika kendini parçalıyor. Flaman milliyetçilerinin tarihi zaferi AB için iyi bir gelişme değil. Çek Cumhuriyeti’ndeki siyasi çalkantılı sürecin ardından temmuz ayı itibariyle şimdi de AB dönem başkanlığını fiilen yönetimsiz bir ülke devralacak. Tam da Schengen anlaşmasının yıldönümünde. Bu verilebilecek en korkunç mesaj.”
Frankfurter Allgemeine gazetesi yorum sütununda “İran’a baskıyı artırmak” başlığıyla nükleer programından vazgeçmeyen Tahran yönetimine karşı uygulamaya sokulan yeni yaptırımların gerekliliğine işaret ediyor:
DW Türkçe