AB’de Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) da desteğiyle euronun istikrarını koruyabilmek için yaklaşık 750 milyar euroluk bir acil durum fonu oluşturulacak. Hannoversche Algemeine Zeitung’un konuyla ilgili yorumu şöyle:
“Durum ciddileşmeye başlayınca siyasilerin söylemleri de bazen askerî direktifleri andırabiliyor. Buna göre euro, finans spekülatörerine karşı müdafaa edilmeli. Keşke iş bu kadar kolay olsaydı. Avrupalılar bunun için 500 milyar euro ayırıyor. 250 milyar da IMF’den gelecek. Şimdiye kadar sadece bütçesi darmadağın olmuş Yunanistan için alınmış münferit bir yardım kararı olarak gösterilen durum, artık Euro Bölgesi geneline yayılıyor. Üyeler artık zor zamanlarda birbirine mali yardımda bulunacak. Tüm bunlar sadece spekülatörlerin önünü tıkamak için mi yapılıyor? Gerçek sorun daha da derinlerde yatıyor. Spekülasyonları fırtınalara benzetmek mümkün. Fırtınalarda da halihazırda çürük olan ağaçlar devriliyor. Yunanistan krizi olarak başlayan şey, euro krizine dönüştü. Bunun sebebi de sadece yüksek bütçe açıkları değil. Asıl müsebbib, yönetim krizidir.”
Münih merkezli ulusal gazetelerden Süddeutsche Zeitung’un aynı konudaki yorumunda da şu satırları okuyoruz:
“Finans krizi döneminde iktidarda olmak bazı şeyleri önceden fark edip düzenlemelere gitmek anlamına gelir. Bazı değerli kâğıtlar zehre dönüşüp, devlet bütçelerini zehirlemeye, kredi sigortalarının kredileri sigortalamamaya ve ekonomilerin istikrarsızlaşmaya başladığında hükümetler bunu ‘kader’ olarak algılamamalı. Yönetim, mali piyasalar karşısındaki teslimiyetçiliği sona erdirip, karmaşık reformlardan çekinmemek anlamına gelir.”
Stuttgarter Nachrichten gazetesiyse Euro Bölgesi’ndeki olası enflasyon riskine dikkat çekiyor:
“Euro Bölgesi liderleri, ip cambazlığına hazırlanıyor. Bir taraftan derin borç yükü altıdaki Yunanistan gibi ülkelere destek sağlarken, diğer yandan da devlet borçlarını yeni para basarak kontrol altına alacakları imajını silmeye çalışıyorlar. Geçmişteki tecrübeler, piyasaya yeni para sürmenin pek de hayra alamet olmadığını gösteriyor. Buna karşın Avrupa Merkez Bankası, borç krizindeki ülkelerin tahvillerini satın alıyor. Piyasaların buna verdiği tepkiyse güvenin ne kadar kolay kaybolabileceğini gösteriyor.”
Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, dört günlük bir ziyaret için ABD’de. Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi, bugünkü yorum sütunlarında son dönemde gerilen ABD-Afganistan ilişkilerini irdeliyor:
“ABD, Afganistan’daki yoluna Hamid Karzai ile devam edileceği gerçeğini ancak birkaç ayda kabullenebildi. Bunun neticesinde Karzai ve Amerikalı müttefikinin arası açıldı. ABD, neredeyse her şeye sinir olmaya başladı: Devam eden yolsuzluklara, Taliban’ın artan gücüne ve Kabil’de kendine güvenen devlet başkanına. Ancak ABD, 2011’de başlayacak geri çekilmeye hazırlanırken, Taliban’ın da ülkede kalacağını yavaş yavaş farkına vardı. Karzai kaderini sadece ABD ile çizmeye kalkışsa kötü bir lider olurdu. Hamid Karzai, devasa bir aşiretin lideri ve bunu da yabancı askerler ülkesinden çekildikten sonra da korumaya niyetli.”
Derleyen: Meltem Karagöz – Editör: Murat Çelikkafa
