Peki nedir zaman yolculuğu ve nasıl mümkün olabilir, aslında matematik bunun için çözüm olamayacak kadar yetersiz bir bilim. Hesabı kitabı bir kenara bırakın, işte size zaman yolculuğunun gizemi…
Öncelikle belirtmek gerekir ki, dünyada şu an hala zaman yolculuğunu mümkün kılacak pek çok çalışma yapılmakta. Bunların çoğu geleceğe gitme amaçlı yapılan çalışmalar çünkü geçmişe gitmenin hiç bir anlamı yok. Neden mi? Bunu aşağı da açıklayacağız. Şimdi öncelikle zaman yolculuğu hakkındaki tüm ön yargılarınızı ve izlediğiniz filmleri bir kenara bırakın. Sandığınızdan çok daha karanlık bir yolculuk bu. Zaman yolculuğunu daha iyi anlayabilmek için unutmanız gereken ilk kavram aslında zamanın ta kendisi. Başlıyoruz:
1. John Titor
Bazılarımız için zaman yolculuğu klişe bir film konusu olmaktan 2000’lerin hemen başında John Titor ile çıktı. Kimdi bu John Titor? Kendi ifadesine göre 2036 yılından geliyordu, bir askerdi. 1970’lere dönmek istiyordu ancak zamanlama hatası yaparak 2000’lere gelmişti. IBM 5100 modeli bir bilgisayar bulması gerekiyordu. Bu bilgisayar sayesinde gelecekteki düşmanlarının şifrelerini kıracak bir işlem yapabileceklerdi. John Titor dikkat çekmek için medya kanallarına 2000 ila 2037 yılları arasında medyana gelecek pek çok olaydan bahsetmişti.
John Titor 2015 yılında 3. Dünya savaşının çıkacağını belirtmişti. Bu savaş Titor’a göre ABD ve Çin arasında patlak verecekti. Bu iddiayı ciddiye ne kadar almamız gerekir bilinmez ancak Titor, henüz karşı maddenin en azından halk tarafından ne olduğunun bilinmediği bir dönemde, CERN’de yapılacak deneyi de önceden haber vermiştir. Üstelik bu deneyin zaman yolculuğunun keşfi için öneminden de bahsetmiştir. Fakat Titor’un diğer pek çok öngörüsü yanlış çıkmıştır. Titor İnternet ortamında yayınladığı yazılarla tanınıyor, aslında kim olduğu bilinmiyordu. İddialara göre bir süre sonra yazı yazmayı bırakmış ve görevini tamamlayarak kendi zamanına geri dönmüştür. Tutor’un hikayesinin tamamı düzmece bir olay olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz ancak CERN deneyini önceden haber vermesinin sırrı hala bilinmemektedir. Gelecekten haber almak mümkün müdür? Peki ya gelecek sandığımız gibi bir şey değilse?
2. Zaman?
Konuya John Titor’dan girdik çünkü John Titor olayı size ne kadar saçma geliyorsa aslında zaman olgusu da o kadar saçma bir insan yapısı. Yaşadığımız dünya, güneş, ay, gezegenlerin kendileri ve güneş etrafında dönüşleri… bunların hepsi var olan şeyler. Bunların hiçbirini insan yaratmadı. Peki insan neyi yarattı? Zamanı. Her ne kadar ilk seferde anlaması biraz zor olsa da kabul etmemiz gereken en önemli şey zamanın aslında var olmadığıdır. Yani geçmiş ve gelecek şeklinde iki kavram arasında durduğumuzu varsaydığımız yerde değiliz. Peki zamanı neden icat ettik? Çok basit dünyayı yaşanabilir kılmak için.
Zaman bir ihtiyaçtır. Tarım yapmak için, başka biriyle buluşabilmek için, olayları art arda dizmek için… İlk güneş saati yapıldığında amaç sadece basit bir sorunu çözmekti. Peki ya sonra? Günü saatlere, anı saniyelere, yılları aylara, ayları haftalara böldük ve zamanla ilgili pek çok kavramla hayatlarımızı bir çizelgeye oturttuk. Dünyanın kendi etrafında dönmesi sounucu güneşin doğup batmasını bir gün olarak belirledik. Bunların hepsini biz yaptık. Evrensel kurallar değil hiçbiri. İnsanlar olarak kendi yarattığımız bir şeyin esiri olduk. Dünyayı robotların ele geçirmesi kadar dramatik bir şey aslında yaşadığımız. Kendi yarattığımız zaman bize egemen oldu. Üstelik aslında var olmayan bir şey!
3. Geçmiş?
Zamanın insanlar tarafından modellenmiş bir kavram olduğunu idrak ettiğiniz anda geçmişle asla irtibat kurulamayacağını da anlarsınız. Çünkü eğer bir gün zaman makinası icat edilirse, bu makinayla geçmişe gitmek mümkün olmayacaktır. Çünkü şöyle düşünün. Basit bir bilgisayar bile kendi üstünde kayıtlı olmayan bir dosya üzerinde işlem yapamaz değil mi? Zaman makinası icat edildiğinde üstüne kurulu olan zaman hesaplama mekanizması sadece çalışmaya başladığı andan itibaren olacaklara müdahale edebilir. Yani?
Yani zaman makinasıyla geçmişe yolculuk yapmanın tek yolu zaman makinasını icat edip, “kayıt” düğmesine basmaktır. Böylece zaman makinası kaydettiği zaman süresi içerisinde size veri sunabilir. Dönebileceğiniz en eski zaman dilimi de ancak kayıt düğmesine bastığınız an olabilecektir. Zamanı kaydedebilen bir zaman makinasının öncesine dönmek mümkün değildir. Yani geçmiş dediğiniz şey sadece kaydedilmişse erişilebilecek bir veriden ibarettir. Bunu açıklamanın en basit yolu bu.
4. Gelecek?
Geleceğe seyahat etmek, geçmişe gitmekten çok daha basit aslında. Çünkü geleceğe gitmek için sadece iki şeye ihtiyacınız var; anı sabit kılmak ve zamanın farklı işlediği bir yere yolculuk etmek. Interstellar filmini izleyenlere bu gereksinimler gerçekçi gelecektir. Çünkü eğer kendi metabolizmanızı zamandan etkilenmeyecek bir şekilde korumayı başarabilirseniz yapabileceğiniz bir uzay yolculuğu sayesinde sizin için geçecek misal beş yılda, dünyada 30 yıl geçmiş olacaktır ve bu sayede kendinizi döndüğünüzde gelecekte bulabilirsiniz.
Peki bu nasıl mümkün oluyor. İşte matematik ve bilim bunu açıklamaya yetiyor. Farklı yerçekimi olan alanlar, farklı yörünge sistemleri, çok detaya girmezsek farklı bir güneş sistemi sizin için zamanın farklı akmasına sebep olabilir. Ancka bu o kadar basit bir şey değil. Zaman sürecinin farklı aktığı bir güneş sistemine ulaşmak şu an için imkansız çünkü bunun için bir kestirme yol gerekiyor. Bunu şöyle düşünün, aşağıdaki bir koşu pisti.
Kırmızı yıldız şu an bulunduğunuz zaman. Mavi yıldız ise varış noktanız. Koşu pistini bildiğimiz evren olarak düşünürseniz, varış noktasına ulaşmak için çok uzun bir yol aşmanız gerekiyor. Sağdan ya da soldan gittiğiniz takdirde varış noktasına 10 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Ve geri dönüş de yine aynı sürede olacağı için toplam yolculuk süreniz 20 dakika oluyor. Ancak hedefiniz 10 dakikadan kısa sürede başladığınız yere geri dönmek. O kadar yolu aşıp, bir zaman makinasıyla zamanı geri almak, kulağınızı ters elinizle tutmanız gibi bir şey. İhtiyacınız olan, kestirme bir yol. Bu kestirme yolu bulduğumuzda geleceğe gitmek için bir zaman makinasına ihtiyacımız kalmayacak.
5. Zaman makinası?
Filmlerde genelde zaman makinalarının üstünde bir hesaplayıcı olur. Tarih, gün ve saat belirlenerek hesaplanan zamana gidilmeye çalışılır. Bu saçmalığı da unutabilisiniz. Kendi ölçümlerimizle belirlenmiş bir zaman dilimine ancak zaman makinası icat olduktan sonra yolculuk edebiliriz. Yani 3. maddede belirttiğimiz üzere zaman makinası ancak sürekli kayıtta olduğu zaman böyle bir çizelge işe yarayabilir.
Bu noktada da zaman makinasının nasıl bir şey olacağı çok büyük önem taşıyor. Filmlerde kimi zaman bir araba, kimi zaman bir kabin, kimi zaman bir saat, kimi zaman bir çanta olur zaman makinası. Ancak bu kadar küçük bir cihazın zaman yolculuğunu sağlayabilmesi teknik olarak imkansızdır. Çünkü kayıtta olan bir zaman makinası neyi kaydedecektir? İçinde bulunduğu odayı mı? Peki ya dışarıdaki dünya? Karşımızda olan gerçek şu ki eğer bir zaman makinası olacaksa, bu içinde bulunduğumuz gezegende asla çalışmayacaktır. Modern bilimin ihtiyacı olan şey, dünya yörüngesine yerleştirilmiş pek çok uydudan oluşan bir mekanizma sistemidir. Bu şekilde dünyaya ait tüm veriler kaydedilebilir ve kaydedilen zaman dilimlerine zaman yolcusu olacak kişi nokta atışıyla gönderilebilir. Zaman makinasının başka bir prensiple çalışmasının ihtimali yüzde sıfırdır!
6. Bükülme ve paralel evren
Zaman içerisinde yolculuk etmek suya ışık tutmak gibi de olabilir. Yani bükülmeler olur. Olasılıkların olduğu bir dünyada yaşadığımız için, yaptığımız her zaman yolculuğu bizi kendi evrenimizden koparan bir sapma yaratabilir. Yani kaydedilmiş bir geçmişe döndüğümüzde yapacağımız her müdahale farklı bir evren yaratır ancak bu geleceğe bir etkide bulunmaz. Çünkü sebep sonuç ilişkisi, paralel evren teorisinde birden fazla olasılıkla birlikte ilerler.
Yani şöyle düşünün, geçmişe gittiniz ve bir şeyi değiştirdiniz. Bu geleceği değiştirmez. Neden? Çünkü gelecek, sizin geçmişe gittiğiniz günkü koşulları yaratacak şekilde yeniden şekillenecektir çünkü, bir şeylerin değişmesi için geçmişe gitmeniz gerekecektir. Sebep sonuç bunu gerektirir. Peki ya geçmişe gidip, geçmişteki kendinizi öldürürseniz?
7. Kuyruğunu ısıran yılan
Sonsuz bir sarmal, olasılıklar yaratarak evrenin varlığını sürdürmekte. Geçmişe vurabileceğiniz en büyük darbe, geçmişteki kendinizi bulup onu öldürmektir, bu sizi gelecekte var olmanızı engeller ancak bir şekilde var olmuş ve geçmişe gitmişsinizdir. Geçmişe gidip kendinizi yok etmenizin bir anlamı yoktur. Çünkü zaman sizi gelecekte var olacak şekilde yeniden yaratacaktır. Nasıl mı?
İlk söylediğimize geri dönelim; geçmiş ve gelecek diye bir şey yok. Sizin yolculuk yapabileceğiniz tek yer, zaman makinasının kendi içinde yarattığı sanal gerçekliktir! Sonuçta bir kayıt cihazı yaratıyorsunuz değil mi? Bu cihaz sadece kendi içerisindeki kayıtlı verilere müdahale etmenizi sağlayabilir. Cihazın dışındaki dünyaya erişebilmenizin bir imkanı yok! Evren bunu yapmamıza imkan tanımıyor. Çünkü bizim zaman dediğimiz şey, kuyruğunu ısıran bir yılan gibi. Yok olması imkansız. Kendisini yiyip yutması beklenemez bir şey. Bir yerde duracak ve ilerlemeyecektir. Bu da kilidini açamayacağımız bir kapıdır. Muhtemel bir geçmişe yolculuk, paralel bir evren oluşturur. Geride bıraktığımız gelecek hiçbir şekilde etkilenmeden devam eder.
8. İnanç ve zaman yolculuğunun imkansızlığı
Peki inanç sistemleri zaman hakkında ne diyor? Tüm kutsal kitaplarda açık seçik bir şekilde günlerden bahsedilir. Yani burada şu ortaya çıkıyor ki Tanrı, bizim hesapladığımız gibi bir zamanlama dilimi üzerinden bizimle iletişim kuruyor. Bu noktada Kuran’a bakacak olursak bazı ayetler düşündürücü olabilir.
“Enam
(96) O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir.”
“Yasin
(40) Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.”
“Hac
(47) Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.”
Görüleceği üzere, inanç açık bir şekilde zamandan ve gök cisimlerinin zamana etkisinden bahsediyor. Zamanlama yapmak sonuçta ibadetin de gereği bir işlem. Ne zaman ibadet edileceğini zaman olmadan belirlemek neredeyse mümkün değil ve bütün zamanlamalarda güneç ve ayın pozisyonları çok önemli bir yer arz ediyor. Bu da şu anlama geliyor; zaman güneş ve ayın konumlarına bağlı bir durumsa, zaman yolculuğu yapmak imkansızdır. Çünkü ne güneş, ne ay ne de dünya asla aynı konumlarında değiller. Her yıl, belirli oranlarda minimal de olsa sapmalar oluyor ve bu evrenin genişleme eğilimiyle doğru orantılı olarak sürekli devam ediyor. Yani eğer zaman bu cisimlerin hareketlerine bağlı olarak gelişiyorsa, zaman biriciktir. Tekrar edilemez yani geçmişe gitmek imkansızdır. Aynı şekilde henüz oluşmamış bir yörünge sapmasının olduğu bir zaman dilimine gitmek de imkansızdır. Tek yol, 4. maddede anlattığımız üzere zamanın farklı işlediği bir sisteme gidip gelmenin yolunu bulmaktır!
9. Ev ödevi
Mümkün olduğu kadar açık bir dille gerçekçi zaman yolculuğu hakkında en gerçekçi bilgileri aktarmaya çalıştık. Ancak bu tek sayfada toparlanabilecek bir konu değil, formül ve denklemlerle de desteklendiği zaman tutarlı bir bilgi haline geliyor. Eğer zaman yolculuğunu tamamen özümsemek istiyorsanız işte elinizin altında bulunması gereken bazı kitaplar;
Arkadaş Yayınları: Einstein Evreninde Zaman Yolculuğu-Zamanda Yolculuk Olasılığı (J.Richard Gott)
Arkadaş Yayınları: Zaman Makineleri (Paul J. Nahin)