”Tartıştığımız şey Tanrı’nın varlığı, yokluğu, emirleri yada başka bir şey değil. Sende zalimin karşısında, Ebu Zer gibi servete ve şatafata karşı durduğunda birleşiriz. İşte orada yan yana geliriz, bu olanak var. Türkiye’de gerçek anlamıyla dindarlar da bu temel var.”
12-13 Ocak 2019’da İstanbul Balat’taki İnşa Kültürevi’nde yapılan İslam ve Sol Çalıştayı’nda 16 konuşma iki yazılı tebliği sunuldu. Konuşmacıların mesajlarını bu yazı dizisinde aktarmaya devam ediyoruz. Bugün aktivist Veli Saçılık’ın konuşmasından mesajları sunuyoruz…
***
- Kendisini Antikapitalist olarak tanımlayan herkesle, her ortamda yan yana gelirim.
Çalıştaya katılmak ile ilgili sosyal medyada ilk duyulmaya başladığında çok eleştiriler geldi bana. Nasıl olurda siyasal İslamcılarla yan yana gelirsin diye bir çok tepki geldi. Ben burada olmayı önemsiyorum. Sebebi buraya beni çağıranlar Antikapitalist Müslümanlar. Şimdi İslamda bir söz vardır ‘içki bütün kötülüklerin anasıdır’ diye. Bence bundan daha doğru bir cümle var ‘kapitalizm bütün kötülüklerin anasıdır’. Dolayısıyla Antikapitalist olarak kendisini tanımlayan herkesle, her ortamda yan yana gelirim. Çünkü kötülükleri yaratanın ortadan kaldırılması ileride bizlerin uzlaşacağı anlamına gelir. Dolayısıyla antikapitalist temelde biz buluşuruz. Hatta bizim sol cenahta o kadar çok sol tanımı var ki, bunların çoğu antikapitalist değil.
- Ben sosyoloji kimliğimden bakarak, Allah vardır diyorum.
Son dönemde sürekli, liberalleri bende eleştiririm ama herşeyi liberalizm diye suçlama geleneği var. Peki neymiş bu liberalizm? diyorum. Mesela bir ulusalcı arkadaş diyor ki; bunlar yetmez ama evetçi, tamam yanlış yaptılar. Sosyalist ekonomiyi savunmuyorsan, antikapitalist değilsen sen de liberalsin bu anlamda. Türkiye’de tartışmalar köklü gitmiyor. Solun bir kısmı antikapitalist değil, siyasal İslamcıların çoğu da aslında tutarsız ve bir çoğu da yalancı. AKP’de olduğu gibi. Bu şu anlama gelmiyor. Müslümansan ahlaklısın, sosyalistsen değilsin gibi bir tartışmanın da karşılığı yok. Ben seçimlerde şunu fark ettim. Biz sol kesim, sosyalistler, devrimciler, komünistler, İslamla ilişkili, ya da genel olarak din, teoloji ile ilişkili bir eksiğimiz var. Yani bir dil ve algılama eksiğimiz var. Sadece ve sadece bir kaç cümle ezberlemişiz, din toplumun afyonudur ve benzeri sözler söyleriz. Bunun ötesinde dinin sosyolojisi üzerine pek tartışmayız ve laf söylemeyiz. Ben mesela size iddialı bir söz söyleyeyim. sürekli sol cenahta ya da bir dindarla karşı karşıya geldiğimizde, Tanrı var mıdır, yok mudur? tartışmasına girilir. Ben sosyoloji kimliğimden bakarak, Allah vardır diyorum. Şimdi burada Allah vardır kelimesi, bunca insan bir şeye inanıyor ve bir şekilde bununda gereğini bir şekilde yerine getiriyor ve benimde hayatıma direk sirayet ediyorsa bunun varlığını kabul etmek zorundayım sosyolojik olarak. Çünkü din sadece bilimsel olarak bizi bir Yaradanın var olup olmadığını tartışmaktan öte bir şeydir. Din kültür yaratır.
- İslam kültürü, din kültürü, bizzat hayatımızı belirleyen şeyler.
Mesela ben Küba’dayken, bana sürekli, domuz yermisin diye soruyorlar bende ‘no porg’ deyip duruyorum. Şimdi ben materyalistim, domuzla bir sorunum yok ve sürekli domuz yemem diyorum. Bektaşi geleneklerinden gelirim. Sonra şunu fark ettim, kültür direk insanı şekillendiren bir şey. Yani ben Çinli bir sosyalist olsaydım köpek eti yiyebilirdim, ama şu anda yiyemem. Dolayısıyla İslam kültürü, din kültürü, bizzat hayatımızı belirleyen şeyler. Mesela İslamcılar veya bu aşırı milliyetçi kesimler şöyle düşünüyorlar. Sosyalistlerin durmadan hadi gidelim afiyetle domuz yiyelim falan dediğini düşünüyorlar. Ama böyle bir şey yok kesinlikle, karşılığı yok. Deniz Bakır, Corc Habaş’ın ‘ben kültürel Müslümanım’ dediğinden bahsetmişti. Aslında her birimiz kültürel olarak İslamın etkilerini fazlasıyla üzerimizde taşıyoruz. Evet dinler kültür üretiyor. İşte o camiler, o kültürel mimari, dil, bir çok konuda dinden alıntı şeyler var. Mesela birisi bana Allah belanı versin deyince, hemen onunla kavgaya tutuşuyorum. Allah razı olsun dediğinde de seviniyorum. Çünkü karşı tarafta dilekler var. Bir dilek sunuyor sana buna inanıp inanmaman ile ilişkili bir şey değil. Dolayısıyla bu kültürü toplumsal gerçeği kabul ederek, birlikte en azından temasa geçmek olabilir.
- Türkiye’de İslami kesim sosyalistlerden daha materyalist
Sarp Kuray’a şu konuda karşı çıkıyorum. İslam devrimci değildir. İslamla sosyalist kökenleri eşit değildir. Ben böyle düşünmüyorum. Böyle düşünseydim kesinlikle Müslüman olurdum.İslamın bizzat mücadelecisi olurdum. Şimdi burada İslam dinine özellikle kendini Müslüman ve İslamcı diye tanımlayan arkadaşlarıma şunu söylüyorum. Şimdi bu AKP bir çok Müslüman arkadaşı işten attı KHK ile. Bir sürü eziyet yaptı, hiç birisi ortada yok. Şimdi ben öbür dünya inancına sahip olmayan bir kişi olarak, çıktım bana bunu nasıl yaparsınız dedim. Ama bu dünya bittiğinde öbür dünyada rahata ereceğini, cennete gideceğini düşünen arkadaşlar, bu dünyanın geçici olduğunu düşünen arkadaşlar bir çoğu korkusundan çıkmadı dışarı ya da sesini çıkarmadı. Mesela size örnek vereyim. Şimdi bir İslamcıyı, bana göre dindar bir çevreden bir kişiyi öldürdüler, sonra hainler mezarlığına gömmeye çalıştılar, sonra kendi köyüne de gömdürmediler, sonra gece imamsız gömdürdüler. Yani bir Müslümana yapılabilecek en büyük eziyetleri yaptılar. Peki bir tane bir Müslüman, bu kişinin mezarına gidip helallik isteyip, bir Fatiha okudu mu? Okumadı. Ama ben gittim. Acaba ben daha mı Müslüman oluyorum. Çünkü ben öbür dünya, bu dünya tartışması yapmadan diyorum ki, ne yapacaklarsa yapsınlar, ölümden öte köy var mı diye düşünüyorum. Dolayısıyla bence Türkiye’de İslami kesim sosyalistlerden daha materyalist. Çok fazla bu dünyanın hesapları ile karşı karşıyalar. Dolayısıyla bu dünyanın hesaplarıyla bu kadar karşı karşıya olursanız, sol ve İslam düşüncesi yan yana gelir mi? Gelir, şöyle gelir. Biz belli ölçüde haksızlığa karşı çıktığımızı, Gezide İhsan hocalarla, sizlerle yan yana geldik. Bir çok yerde geliyoruz, geliriz. Çünkü tartıştığımız şey Tanrının varlığı, yokluğu, emirleri yada başka bir şey değil. Çünkü siz diyorsunuz ki; Hacı amca bana oy verdi. Hacı amca ben AKP’den aday değilim, biliyorsun değil mi? diyorum. Olsun oğlum diyor. Bu zalimlere karşı çıktın ve bir laf söyledin ya diyor. Şimdi burada buluşabiliyoruz. Zalimin karşısında durabiliyorsan, sende zalimin karşısında durduğunda, Ebu Zer gibi servete ve şatafata karşı durabiliyorsan birleşiriz. İşte orada yan yana geliriz, bu olanak var. Türkiye’de gerçek anlamıyla dindarlar da bu temel var.
- Bu ülkede var olan inançları, felsefelerini görmezden gelerek, yok sayarak yol yürüyemezsiniz
Mesela Hala’ma soruyorum, sen hiç oruç tuttun mu? Yok tutmadım, biz Bektaşiyiz ya diyor. Hiç namaz kıldın mı peki diyorum, kılmadım diyor. Hala sen Müslüman mısın? Elhamdülillah Müslümanım o ne biçim laf diyor. Peki Hala bunları niye hiç yapmıyorsun diyorum, ben kimin malını çalmışım, kime kötülük yapmışım diyor. Şimdi İslamcıların veya İslamı kesimin kulak arkası ettiği bir şey var. Bu ülkede bir Alevi gerçeği var. Türkiye’de bir çok inanç var. Bu inançları siz kulak ardı ederek, ‘cümlenin muradı dünyada cennet gibi’’ diyen koskoca bir felsefeyi duymazdan gelerek yol yürüyemezsiniz. Şimdi tersinden bakarak bizde koskoca bir İslam kültürü, din kültürünü, o kadar camiler, dil, bunun üzerine çıkmış bir sürü külliyatı görmeden yol yürüyemeyiz haklısınız. Ama sizin de görmediğiniz şeyler var diyorum İslami kesime. İslam ve sol koalisyon kurar mı? Benim böyle bir hedefim yok, ben sosyalistim, sosyalist devrimden yanayım. Ama gerçek sosyalizm nedir, ne değildir tartışmasında bakıyoruz ki, dünyanın en büyük kapitalisti şu anda Amerika’yı da geçmiş durumda Çin. Burası sosyalizmle anılıyor ve ben ona sahip çıkmıyorum. Şu an diyorum ki, Çin emperyalist bir ülkedir, baskıcıdır.
- Yan yana gelebilmek için önce aramızdaki kılçıkları temizleyeceğiz
Bu ülkede ise ne yazık ki, mesela bugün haberlerde Leyla Şahin, 2004’de başörtüsü nedeniyle dava açmış AİHM’e. Başörtüsü mücadelesi vermiş ve bugün bir beyanat veriyor kendisi AKP yetkilisi olarak, ‘’Türkiye’de hiçbir insan hakları problemi yoktur, iki tane bile sayamazsınız’’ diyor. İşte burada bu konferansa, buraya gelirken insanlar, sen oraya gitme dediğinde, aslında bir veri tabanı var. Ayhan Bilgen ‘biz bin yıllık bir tartışma yapmayalım’ dedi, ama biz on yıllık bir tartışma yapalım. Biz solcular olarak, üniversiteye kız çocukları başörtüsüyle dediğimizde, şu anda kendimizi istismar edilmiş olarak hissediyoruz. Bunun bir kere öz eleştirisini vermek zorundalar. Ayrıca Alevi kökenli birisi olarak şunu bekliyorum, Sivas’ta onca insan katledildi yak yak diye, Allahu Ekber diyerek, ama ne Sünnilerden, ne İslami kesimden bir aydın ekip çıkıpta, biz Alevilerden özür diliyoruz diye bir metin yayınlayamadı şu koskoca ülkede. Dolayısıyla biz yan yana geleceğiz de, nasıl yan yana geleceğiz. Önce aramızdaki kılçıkları atarak. Sonra birbirimizi anlayarak. Ayrıca ben kendi içerimizde, şunu bunu beğenmiyorum diye öz eleştirilerimizi veriyoruz. İslami kesimde öz eleştirisini verecek. Düşünün ki Irak’ta pazar yerinde, pazarcı ile vatandaş kavga ediyor, vatandaşın canı sıkılınca Allahu Ekber diyor, geleneksel bir söz olarak, herkes canlı bomba var diye pazarı terk ediyor. Şimdi bu İslama, dine eziyet değil mi?
- Sosyalistler iktidar olursa şayet, yolsuzluk yaptıklarında, can siperane bunlara karşı mücadele etmezsem namerdim
Solun, sosyalistin çok hataları var, şimdi onlara girmeyeyim ama şunu söyleyeyim; hiç birimiz bir odada insanları kıstırıp yak yak diye bağırmadık bunu da söyleyelim. İslamcılarda bu eziyet var. Ayrıca Suriye’de, Irak’ta olanlara, bitenlere baktığımızda şöyle bir şey bekliyoruz, yürekten içten, bu IŞİD’in yaptığı Ahraru’ş Şam’ın yaptığı zulümdür diyebilecek bir damar bekliyoruz. Maalesef yok, böyle bir damar ne yazık ki çok cılız. Tabi ki siz varsınız ama çok cılız. Böyle yürekten gelen, gürül gürül gelen bir şey değil. Sosyalistler iktidar olursa şayet, bu hükümetin yaptıkları yolsuzlukları yaparlarsa, ben can siperane bunlara karşı mücadele etmezsem namerdim. Ama AKP’ye karşı laf söyleyebilen İslami kesim bir avuç. Bu da bizi düşündürmeli. Çünkü inandığı dinin emirleri yalan söylemeyeceksin, çalmayacaksın, öldürmeyeceksin diyor. Sen, yalan söyleyeni dert etmiyorsun, çalıyor ama çalışıyor diyorsun, benzeri bir sürü bahaneler üretiyorsun. Burada bir arıza var, cesaretle karşı çıkılmalı.
KHK ile ihraç edilmeden önce işyerlerinde sürekli şununla karşılaşıyordum, Cuma’ya geliyor musun? Sürekli bunu soruyorlar. Bir gün dedim ki, siz niye hiç birbirinize ‘zekatını verdin mi bu sene’ diye sormuyorsunuz?. Ben sorduklarını hiç duymadım. İhsan hocanın da sürekli dediği gibi öldürmeyeceksin emrini atlayıp namaza geliyor musun sorusuna takılmak, Türkiye’deki İslamcı kesimin sorunu.
- Solun sorunu, insanların gerçekliğini yarattığı kültürü belli ölçüde küçümsemektir.
Bizim sorunumuzda insanların gerçekliğini, yarattığı kültürü, belli ölçüde küçümsemektir. Bunun böyle olmasının temelleri var aydınlanmacı yaklaşımların üstenci, daha doğrusu 1789’un bize aşırı dikte edici tarzları var. Netice de biz modernizm içerisinden geliyoruz. Bunlar arızalarımız.
Son söz olarak Metin Göktepe duvardan düştü ben gördüm diyen bir imam var, yalancı bir imam var. Gezide içki içeni görmedim ben yalan söyleyemem de diyen de bir imam var. Şimdi iki yol var, ben şimdi bütün Müslümanlar yalan söylüyor gibi bir lafı söylersem büyük hata yapmış olurum. Ama ben ikisin ayrımını biliyorum ve şunu da biliyorum sosyalist olmak da direk ahlaklı olmak anlamına gelmiyor. Yani birisi solcu olduğunda direk iyidir, ben ona kefil oluyorum demiyorum. Kendi hayatımda da, cezaevi yaşantımda da nicelerini gördüm. Dolayısıyla biz aramızdaki örnekler üzerinden konuşalım, Metin Göktepe duvardan düştü diyen imam mı, yoksa ben içki içeni görmedim yukarıda Allah var diyen imam mı? Bunların ayrımını ortaya koyduğumuzda daha iyi bir yol alacağız,ı birlikte yol alacağız